?Ayran Çiğnemez?

?Ayran Çiğnemez?

?Dedem bir gün okuldan arkadaşlarıyla kaçtığında, kimse yokken ayağını suya sallandırıp balıklarla konuşmuş da olabilir! Ne demişti ki? Balıklar ona el sallamış olabilir mi? Ama balıkların elleri olmaz ki! Ya başlarını ya da kuyruklarını oynatabilirler. Ağızlarını ?Osman!? deyip yuvarlayarak. Titrete titrete. Serçelerin omuzuna konup zıp zıp zıplamasını da hayal edebilir. Kulağına mit mit şarkılar söylemiş olabilir miydi? Kıskanan kelebekler alıp başını öbür tarafa geçmiş olabilir mi sahi? Siz hiç küsen kelebek gördünüz mü??

Yukarıdaki satırları yazar Sayın Esin Tepebaşılı?nın ?Ayran Çiğnemez? isimli kitabının arka kapağından aldık. Daha önce yazarın diğer iki kitabı hakkında yazmıştık. ?Bohçadaki Kanaviçe? ile ilk çıkışı yapmıştı. İkinci kitabı ise ?El aşı, el kuşu? adını taşıyordu.

Kendimize göre yazarın üç eserini sınıflandıracak olursak doğal olarak birinci eser çıraklık, ikincisi kalfalık ve üçüncüsü ise ustalık dememiz gerekir! Ama demeyeceğiz. Çıraklık, kalfalık ve ustalık bu kadar kolay kazanılan unvanlar mıdır? Mesela Mimar Sinan`ı düşünelim. Bir köprü yaptı çırak, ikinci köprü yapımında kalfa, üçüncü köprü yapımında usta oldu, öyle mi? Tabii ki öyle değil!

Yazarın kendisine sormadık, ama eminiz ki sorsak kendisi kendinin daha çıraklık döneminde olduğunu söyleyecektir. Düşünün daha çıraklık döneminde birbirinden değerli üç hikâye kitabı sunan bir yazar kim bilir diğer aşamalarda nasıl eserler verir.

Türk edebiyatının ?ede-biat? anlayışıyla kısırlaştırıldığı bir dönemde böyle yazarların ortaya çıkması Türk Hikâyeciliği için bir nefes olmaktadır. Yaygın basında gördüğümüz ?ede-biat? kavramını biraz açalım mı? Biraz karikatürize edelim. ?Ede? özellikle Kahramanmaraş taraflarında ?ağabey, büyük? anlamında kullanılır. ?Biat? ise malum biat etmekten gelir. Yani itiraz etmemek, boyun eğmek hatta hiç sorgulamamak olarak da açıklayabiliriz.

Şimdi tekrar yazalım ?Türk ede-biatı?! Ne ruhsuz bir ifade değil mi? Zannedersiniz modern Türk Edebiyatına alternatif bir akım yaratılmak isteniyor!  Sahi son yıllarda insanı düşünmeye sevk eden, hayal gücünü genişleten eserler görüyor musunuz?  Kime biat ederse etsin biatçi zihniyete sahip yazarların eserleri insanın düşünmesine, sorgulamasına engel olur. Hayal gücünü bile artırmaz! İnsanı düşünmeye sevk etmez!

Hâlbuki Türk halkının Cumhuriyetle birlikte başlayan Uluslaşma/Milletleşme sürecini tamamlaması için diğer alanlarda olduğu gibi Edebiyat alanında da Milli düşünen yani halk gibi düşünen yazarlara ihtiyaç var. Eserlerinde kendimizi göreceğimiz yazarlara ne kadar da hasretiz, değil mi? Milli kültürümüze özellikle de Türkçemize sahip çıkılmalıdır.

İşte Sayın Tebpebaşılı kitaplarında Türkçemizi çok iyi şekilde kullanmış. Hikâyelerini okuduğunuzda olay örgüsü gözünüzde canlanıyor. Ne canlanması sanki bir ressam uyumlu çizgiler ve renkler kullanarak size hikâyeyi somut bir şekilde çiziyor. Türkçe?ye böyle hâkim olmak, kelimelerle ?beş taş? oynamak her insanın yapabileceği bir şey değildir. Akıcı bir üslupla yazılmış hikâyeleri hemen bir solukta okuyuveriyorsunuz. Hem de kendinizi hikâyenin bir parçası olarak görüyorsunuz.

Bazı hikâyelerin başlıklarını verelim mi? Ayrıntılarına girmeden sadece başlıklarını verelim! ?Gürgür Baba?, ?Ebedi Dağ?, Bacadaki Resim?, ?Al Papazı Ver Kızı? gibi birbirinden güzel hikâyeler sizi üzüntülerinizden uzaklaştıracaktır. Montesquieu?nun sözünü hatırlayalım. ?Okumakla üzüntülerimi gideriyorum.?

Kitabın adı çok ilginç değil mi? ?Ayran çiğnemez? ne ola ki? Bizim Osmaniye?de bu terim kullanılır. Hangi bağlamda kullanıldığını biliyorduk ama yine de babamıza sorduk ve teyit aldık. Rahmetlik dedemizin ?Ne haber bük(çalı) çakalı?? dediğini hatırlıyoruz. Ya da büyüklerin bırakın şu ?ayran çiğnemezi? dediklerini de biliyoruz. Tıpkı kovboy filmlerinden alıntı ?at hırsızı? ifadesi gibi!

Kitabın 69. sayfasında ? Allah var yine de efendi adam! Biraz ayran çiğnemez o kadar? diye iki satırlık bir ifade var. En iyisi ayrıntıda boğulmadan burada bırakalım! Nasıl olsa kitabı sizler okursunuz. ( ayran çiğnemez / Çizgi Kitabevi yayınları)   

NOT: Bu hafta Ramazan  Bayramı dolayısıyla bir "sılayı rahim" yapacağız. Bize Osmaniye yolu göründü. Daha sonra ise birazcık tatil. Fazla değil. Eylüle kadar. Eylül de görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.



Güncel 25.10.2016 05:54:06 0

İlginizi Çekebilir

1

Türk Telekom'dan çevreci veri merkezi çözümleri

2

Arçelik Genel Müdürü Can Dinçer: "Antalya ve çevresi, yenilenebilir enerji dönüşümünde öne çıkacak"

3

Hava savunma sistemleri 2024'te vatanı uçtan uca koruyacak

4

Adanalı öğrenciler otonom su altı aracı "ALESTA" ile Singapur'da yarışacak

5

e-ATA, Türkiye'de ilk kez Gaziantep'te test edildi

6

Mipo Türkiye'de akıllı telefon pazarının yeni markası oldu

7

Bakan Kacır, TÜBİTAK 31. Bilim Olimpiyatları Ödül Töreni'nde konuştu:

8

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Antalya'da konuştu:

9

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Antalya'da Türk Telekom'un toplantısında konuştu:

10

Çukurova 16. Kitap Fuarı'nın TEKNOFEST standına yoğun ilgi