?Bohçadaki kanaviçe?

?Bohçadaki kanaviçe?

    ?Çocuklar hakikati bilmeden oyun olarak oynarlar.

      Yetişkinler onu acısıyla tatlısıyla yaşarlar.

         Hatta bazen sonuçlarını bile bile?

     Hayat kendini tekrarlar bu oyunlar içinde.

         Bazen bizimle bazen başkalarıyla.

Bunu biliriz bilmesine de niyeyse duygularımıza yenik düşeriz.

       Anladığımızda da heyhat oyun çoktan bitmiştir.

Büyüyünce oyunumuzu yeni maskelere büründürürüz.

            Hakikatin hallerini anlatan bu hikâyeler gibi.?

Yukarıdaki satırları su gibi okuduğum bir kitabın arka sayfasından aldım. Yazar Esin Hanım nereden (!) esinlendi ise birbirinden güzel hikâyeler yazmış.

Bizlere düşen de tabiî ki okumaktır. Hani Montesquieu diyor ya ?Okuma ile üzüntülerimi gideriyorum.? Bizde öyle yapmaya çalışıyoruz. Yani üzüntülerimizi giderelim istiyoruz.

Çok şükür vatandaş olarak ülkenin gidişatından duyduğumuz kaygıdan başka üzülecek bir şeyimiz yok. Onun içinde çok okumalıyız!

Okumak ve ülkenin gidişatı arasında ne ilişki vardır ki diye aklınıza gelmesin. Gelse de hemen okumanın hayatın anlamını kuvvetlendirdiğini hatırlayınız. Dahası okumanın insanda hayatın farkında olma yeteneğini artırdığını unutmayınız. Okuyan insan hayatın ve gidişatın farkında olan insan demektir.

İyi de ne okuyacağız? Okunacak kitap mı var? Sanki Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Erol Güngör, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mustafa Necati Sepetçioğlu gibi yazarlarımız mı var? Sahi yok mu?

Eyvah hiç kadın yazar ismi yazmamışız! Hemen aklımıza ilk gelen Halide Edip Adıvar, Emine Işınsu, Samiha Ayverdi, Sevinç Çokum gibi isimleri yazalım.

Bizler genelde bizden bir şey olmaz mantığına sahibiz. Yani genel anarşiye kendimizi kaptırırız. Negatif düşünmeyi eleştirel düşünce zannederiz.

Mesela ?O kitabı kim yazmış, bir kadın mı? Esas mesleği neymiş? Okumak karın doyurmaz, yüz güldürmez. Geç onu geç.? Gibi sözleri sıkça duyarız.

İşte bütün bu ön yargılı düşünceleri kırmak gerekir. İnsanlarımızın beynini okumaya teşvik yönünde kanaviçe işler gibi işlemeliyiz.

Şu komikliğe bakınız. İlk emri ?Oku? olan bir Dinin mensuplarına okumanın öneminden bahsetmeye çalışıyoruz!

En iyisi biz yukarıdaki alıntıyı yaptığımız kitabı tanıtalım. Kitabın ismi ?bohçadaki kanaviçe =hikâye= ? yazarı Esin Tepebaşılı. Çizgi Kitapevi yayınlarından çıkmış. Bu cümleler zarfa ait ifadeler. Esas olan mazrufa bakmaktır.

Mazrufa bakacak olursak kitap birbirinden güzel hikâyelerle dolu. Sizleri bir bakıyorsunuz Kahramanmaraş?tan almış Suriye sınırına götürmüş zannederken, kendinizi Osmaniye?de buluyorsunuz.

Bir başka hikâyede kendinizi görüyorsunuz. Hele güzel akıcı bir ifade sizi esir ediyor. Bir diğerinde hikâyeyi ucu açık bırakıyor, siz ister istemez hikâyeye dâhil oluyorsunuz.

Hikâyelerde yapılan tasvirlere de değinmeliyiz. Yer tasvirlerini okurken sanki gözünüzün önünde o yer resmediliyor.

Olay kahramanlarının tasvirleri de yer tasvirlerinden aşağı kalır değil. Bu tasvirlere örnek vermek isterdim ama biraz merak ediniz! Ya da kitabı okuyup kararı sizler veriniz.

Yepyeni bir üslup, yeni bakış açısı ile yeni bir kadın yazar doğuyor. Doğuyor değil doğmuş demek daha uygun. İnşallah diğer potansiyel kadın yazarlarımıza da örnek olur.

Yazar Esin Tepebaşılı hanımın yeni eserlerini bekleyelim. Yazımızı da ona başarılar dileyerek bitirelim.



Güncel 25.10.2016 05:54:08 0

İlginizi Çekebilir

1

TÜBİTAK Araştırma Projeleri Adana Bölge Yarışması Sergisi açıldı

2

Çocuklar Akkuyu NGS'yi gezerek, nükleer enerji hakkında bilgilendirildi

3

Antalya'da denizde mahsur kalan genç, insansız cankurtaran ile kurtarıldı

4

Antalya'da "Yapay Zeka ve Oyun Teknolojileri Programı" düzenlendi

5

Yeni Renault Captur'un dünya lansmanı gerçekleştirildi

6

Türk Telekom'dan çevreci veri merkezi çözümleri

7

Arçelik Genel Müdürü Can Dinçer: "Antalya ve çevresi, yenilenebilir enerji dönüşümünde öne çıkacak"

8

Hava savunma sistemleri 2024'te vatanı uçtan uca koruyacak

9

Adanalı öğrenciler otonom su altı aracı "ALESTA" ile Singapur'da yarışacak

10

e-ATA, Türkiye'de ilk kez Gaziantep'te test edildi