Nereden aklımda kaldıysa ?Yalnız ve Güzel Ülkem? sözünü bu günlerde dilimden düşürmüyorum. Gerçekten ülkemiz güzel ve yalnız! Şimdi Türkiye?mizin güzelliğini anlatmaya doğduğum Toprakkale?den mi başlasam acaba? Yoksa büyüdüğüm Osmaniye?den mi? Yok, yok 1970?li yıllarda yüksek okul eğitimi için gittiğim Diyarbakır?ı anlatsam nasıl olur? Kalan eğitimimi Ankara?da tamamlamıştım.
Ankara?nın güzelliğini anlatmakta yanlış olur. Çünkü herkes bilir ki diğer şehirlerin adı var Ankara?nın tadı var! Olmadı bir farkı var diyecektim. Diyecektim ama maalesef geçen Cumartesi yapılan katliam aklıma geldi. Kaç kişi hayatını kaybetmişti? Son resmi açıklamalara göre 97 kişi intihar bombacılarının kurbanı olmuşlar. Yine de Ankara farklı bir muhteşem kent olarak zihinlerimizde kalsın.
Eyvah ben de mi olayları kanıksadım ki? Sanki sıradan bir olay yani ?vakayı adiye? gibi bir katliamı (!) es geçiyorum. Tıpkı önceki gün bir korucu, dün iki Mehmetçik, bugün bir Polis teröristlerce şehit edildi haberi veren yaygın basına döndüm herhalde! Sanki her şey sıradanlaştı!
Bana göre hayat artık rutinden çıktı. Aslında hiçbir şey sıradanlaşmadı. Türk milleti yeryüzünde sıradan bir millet mi ki gidişatı ölçüp biçmesin? Bu millet muhasebe, muhakeme yapamaz mı ki kolayca kandırılsın? Koskoca bir milleti uyutabilmek mümkün müdür? Önümüzde Erken Genel Seçimler var. Herhalde necip Milletimiz gidişat iyiyse Seçimlerde mevcut Siyasi İradeyi ödüllendirecektir! Ya kötüyse? İşte o zaman da siyaseten cezalandıracaktır.
Malum milletin bu kararına Milli İrade diyorlar. Herkesin Milli İrade sonuçlarına saygı duyması gerekmektedir. Sizce Seçimlerde Millet ne yapacaktır? Ödül mü ceza mı? Müneccimliğe gerek yok. Bekleyip göreceğiz. İnşallah hakkımız da hayırlısı olur.
Ülkemizin güzelliklerinden söz ederken konu otomatikman ülkenin kötü gidişatına ve seçimlere kaydı. En son Ankara?dan bahsediyordum. Ankara?dan ilk görev yerim Artvin?e geçsek nasıl olur? Nerdeyse 40 yıl önce (1976) Artvin Erkek Öğretmen Lisesinde göreve başlamıştım. Bir daha gitmek nasip olmadı.
Benimkisi de tereciye tere satmak gibi oldu. Bu ülke insanına ülkenin güzelliğinden bahsetmek istemek de ne oluyor? Esas yalnızlığından bahsetmeliyiz. Sahi ülkemiz yalnız mıdır? Bize anlatılanlara göre Ortadoğu ve Balkanlarda hatta Kafkaslarda büyük bir güçmüşüz! Yine telezoflara göre biz bölgemizde oyun kurucuymuşuz! Telezof kelimesini anlamışsınızdır. Haber programlarında her şeyi bilen "akademisyen veya gazeteci kılıklı" kişiler için uydurulmuş bir kelimedir.
Görevli telezofları bir yana bırakalım. Türkiye?mizi siz de yalnız bir ülke olarak görmüyor musunuz? Siz de ne oldu bizim Yurtta Barış Dünyada Barış düsturumuza diye soruyor musunuz? Yurtta Sulh Cihanda Sulh diyenleri pasif politika izlemişler diye düşünmeyelim. Hatay Cumhuriyetinin tek kurşun atılmadan Türkiye?ye iltihakını (1939) barış politikasını izleyenler sağlamışlardır. Yine aynı zihniyetin devlet adamları Kıbrıs?taki soydaşlarımızı barış harekâtıyla (1974) hürriyetlerine kavuşturmuşlardır.
Şimdi gelelim günümüze. Ülkemizin komşularıyla arasında "sıfır sorun" mu yoksa ?sırf sorun? mu var? Komşulardan vazgeçtik. Dünyanın süper güçleri Amerika ve Rusya ile ülkemizin ilişkileri nasıl? Haydi, onlardan da vazgeçelim. Avrupa Birliği ülkeleriyle ilişkilerimiz ne âlemde? Unuttuk. Ortadoğu ülkeleri ile Türkiye?nin arası nasıl?
Ne kaldı geriye? Geriye sorgulamamız kaldı! Evet, telezoflar kadar bilgili (!) olamasak ta bir şeylerin kötü gittiğinin farkındayız. En azından ?bu tapelerin montaj olduğunu hissediyorum? diyen bir Bilim ve Teknoloji Bakanı kadar biz de hissediyoruz! Hislerimizi bir tarafa bırakalım. Ey yalnız ve güzel ülkemin güzel insanları aklımızı ve mantığımızı kullanalım. Umudumuzu yitirmeyelim. Şunun şurasında 1 Kasım Genel Seçimlerine ne kaldı?
