Bugünlerde ne kadar çok tatlı su kahramanları(!) olduğunu öğreniyoruz. Bunlar kesinlikle darbe karşıtı, demokrasiden yana, askeri vesayetten, milli iradeden dem vuran aydınlarımız! En azından kendileri öyle diyorlar. Onların bu sözlerine bakacak olursanız sanki birileri de askeri darbeden, diktadan, cuntalardan yanaymış diye düşünürsünüz. Hâlbuki bugün Askerler bile askeri darbelerin çözüm olmadığını dile getirmektedirler. Aslında yarım asır önce vuku bulmuş ve kimsenin tasvip etmediği bir darbeyi de ilim adamlarına ve tarihçilere bırakmak var iken birileri çıkıp duygu sömürüsü yapıyorlar.Duygu sömürüsünden de öte televizyon tartışmalarında ve köşe yazılarında 27 Mayıs bahanesiyle Türk Ordusunu yıpratma gayretlerini görmek mümkündür. Hiçbir vatansever gerçek DP?(Demokrat Parti)linin böyle yaptığını veya yapacağını zannetmiyorum. Böyle bir düşmanlık içerisinde olsalar idi DP?nin devamı olan AP(Adalet Partisi) iktidarlarında gereğini yaparlardı! Aksine Onlar kavga yerine kalkınma yaptılar. Ordu Milletin ordusudur. Hata yapan bazı kişilerden dolayı Orduyu yıpratmaya hakkımız olabilir mi? Kaldı ki DP Genel Başkanı Sayın Cindoruk?a göre ?27 Mayıs darbesi sadece DP?ye yapılmış değildi. Ordu içinde de yüzlerce çeşitli rütbede subay emekli edilmişti.? Aynı mantıkla soralım; Birkaç imam yanlış yaptılar diye Diyanet İşleri Teşkilatını suçlayabilir miyiz? Veya bazı üniversite hocalarının görevlerini kötüye kullanmalarından dolayı bütün Üniversite Hocalarına hakaret yağdırmamız hangi akla mantığa sığar?çekmek istiyordum. Bu yazacağım konuyu malum ?yandaş? denen medya mensupları bilirler fakat dile getirmezler! Hani şu ?Menderes alıp Menderes satma? meselesi! Hikâyeyi sizlerde bilirsinizdir ama tekrarda fayda vardır diye düşünüyorum. İmam hatipliler ?Et tekrarı Ahsen, velevkane yüz seksen!?diye boşa dememişler.14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonra merhum Menderes Başbakanlık görevine başlar. Başbakanlığının ilk yıllarında Üniversiteyi yeni bitirmiş büyük oğlu Yüksel Menderes gelir, babasına bir arkadaşıyla şirket kurup ticarete atılacağını söyler. Bir yerde Başbakan olan babasına hem akıl danışır, hem de müsaade ister. Baba Menderes ?bir düşüneyim sonra fikrimi söyleyeyim? der. Neyse daha sonra oğlunu çağırır. Oğlum sen ticarete başlarsan yapacağın iş ne olursa olsun ?Menderes alıp, Menderes satarsın!? der. Yani bu ne demektir? Sen Başbakanın oğlu olduğun için sen istemesen bile insanlar bu durumu istismar etmek isteyebilirler. Onun için kusura bakma ticaret yapamazsın der. Yüksel Menderes de babasını haklı görerek mesleğiyle ilgili bir kurumda kâtip olarak memuriyet görevine başlar.Türk vatandaşlarının kalbinde yer almış merhum Başbakan Menderes için duygu sömürüsü yapanlara sormak istiyorum. Cümleyi şöyle kursam daha iyi olacaktır. Ey ?Menderes alıp Menderes satan? Zamanımızın aydınları(!) Menderes?in gerçek hikâyesinde gösterdiği feraseti ön plana çıkarmayı hiç düşündünüz mü? Hatta onun bu davranışını örnek alarak kendi vicdanlarınızda sorgulama yaptınız mı?Aslında bu yazımda başka bir konuya dikkat Birden unuttum mahalli gazetede yazdığımı! Gerçi gazetelerin İnternet Sayfaları onları yerellikten çıkarıyor. Ama internetten veya gazeteden yazımı okuyan siz değerli okurlarıma sorayım. Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yoksa ?bal tutan parmağını yalar? sözü o dönemde bilinmiyor muydu? Ah ülkem, vah ülkem! Nereden nereye!
