SAMSUN - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Susurluk olayıyla yakından uzaktan ilgisi olmayan kişilerin bir bahaneyle Ergenekon soruşturmasında sorgulamanın içine dahil edilmesinden ciddi endişe duyduklarını söyledi. CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, CHP Samsun İl Başkanlığı`nı ziyaret ederek, partililerle biraraya geldi. Partililere hitaben konuşma yapan Kılıçdaroğlu, gündemdeki konulara değindi. AK Parti hükümetinin demokrasi anlayışının farklı uyguladığını belirten Kılıçdaroğlu, "Güçler ayrımı ilkesi Türkiye`de büyük ölçüde zedelenmiştir. Yasama, yargı ve yürütme arasında kurulması gereken demokratik dengenin yürütme organı lehine büyük ölçüde bozulduğunu görüyoruz. Özellikle Başbakan`ın Ergenekon davasının savcılığını üstlenmesi, yargının ve yürütmenin ne kadar baskı altında olduğunu açıkça göstermektedir. Halkın haber alma özgürlüğünü büyük ölçüde kısıtlanmaktadır" dedi. Başbakan`ın sosyal devlet ile `sadaka devleti`ni karıştırdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "İnsanlara sadaka dağıtarak oylarını etkilemek Orta Çağ`da rastlanan bir yönetimdir. 21. yüzyılda Başbakan böyle bir modelin arkasına sığınıyorsa, sosyal devlet kavramına ihanet ediyordur" ifadelerini kullandı. Ergenekon operasyonuna da değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Sürekli aydınlık için 1 dakika aydınlık kampanyası başlatılmıştır. CHP destek vermişti. Susurluk olayı tüm çabalara rağmen aydınlatılmadı. Susurluk kavramı içinde değerlendirilip pek çok faili meçhul cinayetin ortaya çıkaracağı deliller ele geçirilirse öncelikle mutlu olacağız. Şu endişeyi henüz üzerimizden atamadık; Susurluk olayı ile birlikte bu olayla ilgili yakından uzaktan ilgisi olmayan kişilerin bir bahane ile bu sistemin, sorgulamanın içine dahil edilmesinden ciddi endişe duyuruyoruz. Yargının bağımsızlığı üzerinde özellikle bu noktada durmak istiyoruz. Yargı siyasal iktidarın baskısı ve güdülemesi altında çalışmamalıdır, savcılık kurulu bunu böyle yapmamalıdır. Başbakan, `yargı ve yürütme iyi bir işbirliğiyle çalışmaktadır` diye açıklama yaptı. Yürütmeyi anladık da yargı ile yürütmenin beraber çalıştığı bir model hiçbir ülkede, yerde yoktur. Yargı bağımsızdır. Başbakan yargı ve yürütmenin uyum içersinde çalıştığını hangi gerekçeyle söylüyor. Suçlular yargılanmasın diye endişemiz, kaygımız, önerimiz yok. Suçlular yargılanmalı, adaletin önüne çıkarılmalı; ama suçlular yargılanıyor diye hükümete karşı olanları da intikam duygusuyla o sistemin içine alıp gece yarıları tutuklayıp mahkemelere çıkarmak, ertesi gün serbest bırakmak doğru değildir. Bakın Sabin Kanadoğlu, Yargıtay Başsavcılığı yaptı. Yargıtay Onursal Başsavcısı titrini taşımaktadır. Evinde arama yapılıyor, TRT 2`de tutuklandığına ilişkin haber yayınlanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Hangi gerekçeyle yapılıyor? Düşünün içerde pek çok insan yatıyor, ortada iddianame yok. Bunun adı hukuk olamaz. Delilden sanığa gideceksiniz dediler AB sürecinde. Baktığımız modelde önce sanığa ulaşılıyor, arkadan deliller gelsin, biz arkadan delillerini toplarız şeklinde hareket ediyorlar. Bu hiçbir çağdaş ülkenin kabul etmediği model. Bu kaygı duyulan bir durum."
