?İstanbul Atatürk Hava Limanından saat 00.45 uçağı ile Dubai?ye doğru yola çıkacağız. Çukurova Üniversitesinden gelen iki akademisyen ile beraber pasaport işlemlerini yaptırıyoruz. Bu arada Dubai?yi kendimizce tanımlamaya çalışıyoruz. Gerçi Dubai ile ilgili bilgiler internette zaten mevcut. Mevcut ama biz yine de yorum yapıyoruz.
Bir arkadaşımıza göre Dubai gökdelenleri ile New York?a benzer, modern bir şehir olmalıydı. Malum Dünya?nın en yüksek binası Dubai?deydi. Diğer arkadaş ise ?Çölün vahaya dönüşmüş halini göreceğiz.? diyordu. ?Yani her taraf cennet gibidir? diye devam ediyordu. Öyle ya petrol zengini bir ülkede neler yapılmazdı ki? Petrol geliri bir şehir devleti görünümündeki Dubai?yi ihya etmeye yeterdi.
Yaygın iletişim araçları Dünya?yı tanımamıza müthiş katkıda bulunuyorlar. Gazeteler, televizyonlar ve internet ile bilgiye ulaşmanın en kolay olduğu bir dönemdeyiz. O zaman Dubai bizler için bir muamma olamazdı. Yani yolculuğumuz bir muammaya değil maluma doğru olacaktı.
Yolculuğun ilk adımı olarak THY uçağına giriş yaptık. Birde ne görelim çok büyük bir uçağa binmişiz. Böyle büyük bir uçağa ilk defa 1982 yılında ABD?ye giderken binmiştim. Hostese uçağın kaç kişilik olduğunu sordum. Cevap yaklaşık 350 kişilik oldu! İç hat uçaklarının iki ya da üç kat büyüklüğünde devasa bir uçakla uçacağız.
İlginç olan bir şey varsa o da uçağın zınk a zınk dolu olmasıydı. Daha güzeli ise uçağımızın tam saatinde hareket etmesiydi. Kaptanımızın dediğine göre 4 saatlik, İran üzerinden yapacağımız yolculukla Dubai?ye mahalli saatle 07.00 civarında varacaktık. Bu varış saatinden bahsederken iki ülke arasındaki 2 saatlik farkı da unutmayalım.
Şunu itiraf etmeliyiz ki THY herhalde Dünya?ya örnek olacak kalitede bir hizmet sunuyor. Eğitimli personeli, modern uçakları ve lezzetli ikramları ile yolcularından tam not almayı hak eden THY gururumuz olmaya devam ediyor. Demek ki isteyince, çalışınca başarı kendiliğinden geliyor.
Sabah 07.00 gibi yani kaptanımızın dediği saatte Dubai Hava Alanına iniyoruz. İnişe geçtiğimiz sırada görebildiğimiz kadarıyla sürpriz yaşamıyoruz. Çölün bütün özellikleri göz önünde olunca, dahası manzara çöl olunca yanlış yere gelmemişiz diyorsunuz!
Öyle ne cennet gibi bir yere ne de masalımsı, esrarengiz bir yere benziyor. Bir olağanüstülük yok. Tipik bir Orta Doğu şehrine benziyor. Cümleye bakın. Tipik bir Orta Doğu şehri! Mübarek sanki Orta Doğu uzmanı olmuşuz. Veya yıllarca Orta Doğu?da yaşamışız!
Merhum Uğur Mumcu?nun ifadesiyle biz de anlaşılan ?bilgi sahibi olmadan fikir sahibi? olanlardanız. Daha Dubai hakkında bilgi sahibi olmadan fikir ileri sürüyoruz. En iyisi bu gecelik yazmamıza ara verelim. Yarın gece yazmaya devam ederiz.?
Şu işe bakın günlük defterime ilk gece uyumadan önce yukarıdaki notları yazmışım. El yazısıyla nerdeyse üç sayfa yazdığım notlar bilgisayarda bir sayfa bile etmedi. İyisi mi bir daha ki sefere bir tarafa gidersem notlarımı bilgisayarda yazayım. Mesela bir tablet bilgisayar işimizi görür!
Bizim bu Dubai yazıları böyle giderse eski askerlik hatıralarına benzeyecek. Hani eskiden, ama bayağı eskiden insanlar köyden neredeyse sadece askerlik için çıkarlarmış ya. Sonra da köye tekrar döndüklerinde askerlik hatıralarını anlatmaya başlarlarmış. Ama öyle ki ballandıra ballandıra, hikâyeyi uzatır da uzatırlarmış.
Köyden yürüyerek kasabaya, kasabadan at arabasıyla ilçeye oradan eğer var ise kara trene binip bilmem kaç saatte şehre varırlar oradan bir türlü nizamiye kapısına gelemezlermiş. Bizim Dubai gezisinin anlatımı da biraz eski askerlik anılarına benzeyecek gibi görünüyor.
Aslında fena da olmuyor. Gerçek gündemi takip etmemiş oluyoruz. Yanlış oldu elbette gerçek gündemi takip ediyoruz. Ediyoruz da yazılarımıza konu etmiyoruz.
Sahi Dubai?de katıldığımız Dil Bilim kongresini anlatmaya daha sıra gelmedi. Aslında sıra gelmese de olur. Sizler için sıkıcı olabilir. Onun için biz Dubai?yi anlatmaya devam edelim.
