Chp Genel Başkanı Baykal Bursa`da

Chp Genel Başkanı Baykal Bursa`da

BURSA - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti hükümeti zamanında yolsuzlukların çağ atladığını, işsizliğin arttığını ileri sürerek, "Kriz Amerika`da çıktı deniyor. Ama benim fabrikam, tesislerim kapanıyor. Türkiye bunalıma, sıkıntıya giriyor. Bu hükümet zamanında yolsuzluklar çağ atlamıştır. Eskiden yolsuzluk kişisel olarak yapılırdı, şimdi topluca yapılıyor. AKP ile gelenler APS ile giderler" dedi.Bursa`da, partisi tarafından Fomara Meydanı`nda düzenlenen mitingde konuşan CHP lideri Baykal, Bursa`nın sanayide ve tarımda öncü bir şehir olmasına rağmen her kesimin sıkıntı içinde olduğunu, işsizlerin sayısının hızla arttığını ifade etti. Baykal, "Bugün sanayideki 10 tezgahın 4`ü kapandı. Oradan ekmeğini çıkaran işçiler var, mühendisler var. 2008 Kasım`ı itibarıyla 1 yılda resmi rakamlara göre işsiz sayısı 1 milyonu aştı. Daha aralık, ocak, şubat hesapta yok. Bugün Türkiye`de işsizliğin yüzde 22 seviyesine geldiğini, çalışması gereken 4 kişiden 1`inin işsiz duruma geldiğini görüyoruz. Bu acı bir tablo. Bu, bir tıkanma, bir sosyal bunalım tablosu. Hani biz dünyanın zengin ülkeleri içine girmiştik? Hani biz 10 bin dolar milli gelir sahibiydik? Bu zenginlik Bursa`ya gelmedi mi? 5 kişilik ailede 50 bin dolar var mı? Bu hükümet, 85 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca en büyük borcu yapan hükümet oldu. 85 yılda toplam 220 milyar dolar borç yapıldı. Bunlar 7 yılda 280 milyar dolar borç aldılar. Bu kaynaktan Bursa`ya ne geldi? Esnafa ne geldi? İşe girmek için boynu bükük bekleyen, elinde diplomasıyla duran genç kardeşime ne geldi? Türkiye`nin 200 bin öğretmen açığı var. Öğretmenlik diplomasına sahip on binlerce gencimiz ortasında, ama hiç birinin tayini yapılmıyor. Para nereye gidiyor, nereye harcanıyor?" dedi.Baykal, "Türkiye büyük kaynak kullandı, büyük harcama yaptı, eldeki avuçtakini sattı. Ama o 80 yılda yapılanın yapıldığını söylemek mümkün mü? Hani nerede yeni fabrikalar? Nerede yeni limanlar? Limanları sattınız, bir tane bile eklemediniz. Türkiye`nin gerçeği bu. Türkiye, büyüyen Türkiye olmaktan çıktı, küçülen Türkiye olmaya doğru geldi. Türkiye büyüsün ki, çocuklarımıza iş verelim. Emeklilerimiz de çalışsın. Avrupa`nın emeklileri dünyayı dolaşıyor, bizim emeklilerimiz kahvehaneye gidip orada arkadaşına bir çay bile ısmarlayamıyor. O paralar yeni fabrikalar yapılmaya, tarım topraklarının sulanmasına harcansaydı bugün bu sıkıntıları yaşar mıydık?" şeklinde konuştu."KRİZ ABD`DEN ÇOK TÜRKİYE`Yİ VURDU"Krizin ABD`den daha fazla Türkiye ekonomisini etkilediğini belirten Baykal, "Kriz Amerika`da çıktı deniyor. Ama benim fabrikam, tesislerim kapanıyor. Türkiye bunalıma, sıkıntıya giriyor. Sen ne tedbir aldın? Çıktı dedi ki Başbakan, `Yok canım, bizde önemli bir şey yok, bizi teğet geçti` dedi. Bunu duyunca bir çiftçi arkadaşımız, `Ne teğeti, o beşli dirgeni böğrümüze soktular, sırtımızdan çıkardılar` dedi. Kriz Türkiye`yi vurdu. İşten çıkarılanlar borçlarını ödeyemez hale geldi. Ocak ayında 138 bin kişi borcunu ödeyemez hale gelmiş. Yılın tümüne bakarsak belki 1,5 milyon olacak. Başbakan`a ben bunları anlatıyorum. `Bir çare biliyorsan söyle` dedi. 7 tane çare söyledim. Kızdı, sinirlendi, `Bir fırın ekmek ye` dedi. `Sana mı soracağız` dedi. Yani boş laflar. Bu çareleri biz 2008`in Eylül ayında söyledik. `Gelin tedbir alın, yoksa fena vuracak Türkiye`yi` dedik. `Biliyorsan söyle, siyasi hayatımı bitiririm` dedi. Ya siyasi hayatını bitirmeye gerek yok. Olumsuz laflar, canım sıkıldı, ben de hak ettiği cevabı verdim. İktidar olmak ayrı, adam olmak ayrı. Şimdi bizim o 7 çareden bir tanesini uygulamaya başladı. Biz, `Sanayinin çarklarının yürümesi lazım, vergi yükünü indirmek` lazım diyorduk. `Vatandaşı rahatlat. Senin aldığın bu vergiler diğer ülkelerde alınmıyor. İndir bunu, 6 ay indir` dedik. O 3 ay indirdi. Şimdi bir canlanma var. Herkes stoktaki arabaları satıyor, ne güzel diyor. Satarsın tabii. Deniz Baykal bunu sana eylül ayında söyledi" diyerek krize hükümetin tedbir almakta geciktiğini ileri sürdü.İşçi üzerindeki vergi yükünün kaldırılmasını, istihdamın teşvik edilmesini isteyen Baykal şunları söyledi:"Hükümet, işverene, `Madem senin paran var, o işçiye verdiğin paranın yarısı kadar bana ver` diyor. O işveren o işi sürdüremez, işçi işini kaybeder. Bizde yüzde 50`ye varan vergi var. `Yahu işçi üzerinden bu kadar vergi almayın. İşçi çalıştırmayı cezalandırmayın, ya da makul yapın, dünyadaki gibi yapın` diyoruz. Kriz zamanında o vergi alınır mı o adamdan? Başkaları normal zamanda almıyor. Bu yanlıştır. Kardeşim yıkılmadan yap. Şimdi üretene destek veriyor, `İşçi çıkarma, bir miktar vereyim` diyor. Eski kuruluşlarına ve yeni kurulacak olanların tümüne bunu uygulayacaksın. Bir eve ekmek götürülmesine fırsat vermek kadar güzel bir şey yok. Bunu yapan bir maliye bakanının alnından öpülmesi lazım."Kredi kartı borçlularına kolaylık sağlanması gerektiğini belirten Baykal, "Konuta girmiş, taksiti var. Birden işten çıkınca bunlar ödenemez oluyor. Ne yapıyor? Kredi kartına yükleniyor. Bir süre sonra kredi kartı ödenemez hale geliyor. Bu insanları anlamak lazım. Kredi kartında aylık yüzde 5 temerrüt faizi var. Kimse bunu ödeyemez. Avrupa`da yıllık yüzde 1, bizde aylık yüzde 5. `O duruma düşmüş insanları, temerrüde sokmadan, makul bir faizle 2 yıllık eşit taksitlerle ödeme imkanı getirin` dedi. O aile, o ekonomi perişan olmasın. Başbakan, biz tam tersini söylemişiz gibi, `Ben kredi borçlularının dürüst olduğuna inanmıyorum` diyor. Başbakan`a sormak lazım: Sen işsiz kalmanın ne demek olduğunu bilir misin? Akşam evine ekmek götürememenin ne demek olduğunu bilir misin? Onların halinden anlamazsa, ızdırabından anlamazsa bu ülkenin sorunları çözülebilir mi? Ama kendi damadının başında bulunduğu şirkete, devlet bankalarından 750 milyon dolar ATV ve Sabah`ı satın almak üzere verebiliyor. Bu mu dürüstlük?" diyesordu."YOLSUZLUKLAR ÇAĞ ATLADI"Baykal, halkın yuhalaması üzerine, "Mahkeme kararı olmadan kimse için bir şey söylenmez" dedi. Bu hükümet döneminde yolsuzlukların çağ atladığını iddia eden Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu gerçekleri biliyorsunuz. Bu hükümet zamanında yolsuzluk çağ atlamıştır. Eskiden yolsuzluk kişisel olarak yapılırdı, şimdi topluca yapılıyor. Eskiden yolsuzluk yapan mahcup olurdu, bunlar hiç utanmıyorlar, sanki devlete, millete hizmet etmiş gibi konuşuyorlar. Yolsuzluk artık şirketleşti, teşkilatlandı, dernekleşti. Adam Almanya`da cami cami dolaşıyor, ağzından bal akıyor, `Fitrenizi, zekatınızı bize verin` diyor. Sonra da çantayla Türkiye`ye taşınıyor. Kim taşıyor? RTÜK`ün başındaki kişi taşıyor. Ogelen paralarla birilerinin hesabına şirket kuruluyor. Televizyon kanalı kuruluyor. Kanal, `Recep Tayyip Erdoğan gibisi yoktur. AK Parti gibi yoktur` diyor. Bunu Almanlar anlıyor, mahkum ediyor. `Asıl elebaşları Ankara`da` diye yazıyor. Niye o televizyon kanalını soruşturmuyorsun? Dosya geldi. Başbakan şu cevabı veriyor: `Çıkmış elinde dosya gösteriyor. Kırtasiyelerde kırmızı kaplı dosya çok` diyor. Sen dosyanın içine bak. Geniş adam, rahat adam. Böyle bir yolsuzluk gerçekten olabilir mi? Hükümetin tutumu ne? `Tanıyor musun bunları?` dedim. Sonradan ortaya çıktı ki, çocukları bacanaktır. Bunu yapanlar bunlar. Hükümet ne yapıyor bunlara? `Kamuya yararlı dernektir` diyor. Bunlara vergi kolaylığı getiriyor. Bu ülkenin barışı, huzuru için şehit olmuş ya da bacakları uçmuş gazilerimizin ailelerine yardım için kurulmuş Mehmetçik Vakfı`na tanınmayan vergi kolaylığını bunlara tanıyor.""MİLLETİMİZ YALAN SÖYLEYENİ GÖZÜNDEN ANLAR"Başbakan Erdoğan`a televizyonda tartışma çağrısını tekrarlayan Baykal, "İşsizliği, intiharları anlattı mı? Onları söylemiyor. Yolsuzlukları söylemiyor. Ben Başbakan`a teklifimi yaptım: Ben senin arkandan konuşmak istemiyorum. Sen de benim arkamdan konuşma. Bildiğin bir şey varsa televizyona çıkalım, bildiğimizi birbirimize söyleyelim. Vatandaşlar da izlesin. Bizim milletimiz, kim yalan söylüyor, kim sahtekarlık yapar gözünden anlar, gözünden. Başbakan`a kaçmak yakışıyor mu? `Gel diyorum`, gelmiyor. İster Uğur Dündar, ister Ali Kırca, ister Mehmet Ali Birand, istersen Mehmet Ali Erbil`e teklif edelim. O şovmen, eğlenceli olur. Ama başbakan artık onu kabul etmez. O olmazsa öbürlerinden seç. Eğer televizyona çıkmıyorsan, `Bu iş kanun işi, mahkeme işi` diyorsan Meclis`te 550 milletvekili var, bunların tümüne dokunmayalım. Ama gel, ikimizin dokunulmazlıklarını kaldıralım. Televizyonda yok, yargıda yok. Ne diyor, `Meydana gel, meydana gel` diyor. İşte geldim" dedi."Belediyenin son sefasını sürsünler" diyen Baykal, kendisinin halkın arasında olduğunu belirterek, "Ben eskortla, etrafımda güvenlik güçleriyle, damlara yerleştirilmirş keskin nişancılarla dolaşmıyorum. Bursa`ya anamın babamın evine gelir gibi geliyorum. Benim halktan korunmam için bir sebep yok. Ben haram yemedim, yetim hakkı yemedim. Milletin parasını yolsuzlukla başkalarına aktarmadım. Oğlumun da hesabını veriyorum, kızımın da hesabını veriyorum, torunumun da hesabını veriyorum, ailemin de hesabınıveriyorum. Millete yalan söylemedim, milleti aldatmadım. Sıkışınca gömlek değiştirmedim. Hikmetyar`ın önünde diz çöküp sonra Anıtkabir`de durmadım. Ben bu milletin bir parçasıyım" şeklinde konuştu."MİLLETİN KARARI IRGALIYOR MU IRGALAMIYOR MU GÖRECEĞİZ"AK Parti`nin valiler eliyle yardım dağıttığını anlatan Baykal, "Bu karda kışta buz dolabı, çamaşır makinesi, üçlü kanepe dağıtıyor. Sen bunu Bursa`daki yoksullara da dağıtsana? Seçime iki hafta kala, vali bu işlerin başında, buzdolabı dağıtıyor. Başbakan da, `Ben valimin arkasındayım` diyor. Yüksek Seçim Kurulu, `Bu kanuna aykırı` diyor. Ancak bu başbakanı ırgalamıyor. 29 Mart`ta seçim yapın da milletin kararı ırgalıyor mu ırgalamıyor mu görelim" açıklamasını yaptı.Bursa`da gördüğü ilgiden memnun kalan Baykal, "Sevgili Bursalılar, bugün bizi onurlandırdınız. Siz buraya yevmiyeyle mi geldiniz? Vali size yazı mı yazdı? Öyle değil, değil mi? Bakanlar çıkıyor, `Bizim adayımıza oy vermezseniz hizmet alamıyorsunuz` diyor. Milleti tehdit ederek bir yere varmak mümkün mü? Milletin oyuyla iktidar oldular, şimdi milleti tehdit etmeye kalkıyorlar. Haddini bildirin bunlara, derslerini verin bunlara. Valiler, bürokratlar, herkes aklını başına alsın. Türkiye bir hukuk devletidir. `Ben sırtımı AK Parti`ye dayadım, Başbakan`a dayadım` diye kimse güvenmesin. AKP ile gelenler APS ile giderler. Oyuncak dağıtmak Başbakan`ın işi değildir. Başbakan o çocuklara oyuncak dağıtacağına, babasına iş versin. Versin ki, baba çocuğuna çikolata, şeker alabilmemin mutluluğunu yaşasın. Milletin parasıyla oyuncak dağıtıyor. Tarlanın taşıyla tarlanın kuşunu vuracak. Dert çok. Derman da var. Dermanı da biliyoruz. Ben camdan konuşmuyorum, candan konuşuyorum. İçimden ne geçerse onu söylüyorum.Önümüzdeki yerel seçim bir fırsat. Bunu en işi şekilde değerlendireceğiz" diyerek Bursalılardan iktidara ders vermesini istedi.Belediye başkan adaylarını Bursalılara tanıtan Baykal, iş başına gelmeleri halinde kapatılan belde belediyelerini açacaklarını söyledi.



Güncel 25.10.2016 05:49:04 0

İlginizi Çekebilir

1

Antalya'da "Yapay Zeka ve Oyun Teknolojileri Programı" düzenlendi

2

Yeni Renault Captur'un dünya lansmanı gerçekleştirildi

3

Türk Telekom'dan çevreci veri merkezi çözümleri

4

Arçelik Genel Müdürü Can Dinçer: "Antalya ve çevresi, yenilenebilir enerji dönüşümünde öne çıkacak"

5

Hava savunma sistemleri 2024'te vatanı uçtan uca koruyacak

6

Adanalı öğrenciler otonom su altı aracı "ALESTA" ile Singapur'da yarışacak

7

e-ATA, Türkiye'de ilk kez Gaziantep'te test edildi

8

Mipo Türkiye'de akıllı telefon pazarının yeni markası oldu

9

Bakan Kacır, TÜBİTAK 31. Bilim Olimpiyatları Ödül Töreni'nde konuştu:

10

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Antalya'da konuştu: