Chp`nin Ankara Mitingi

Chp`nin Ankara Mitingi

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan`ın kendisinden sonra şimdi de İsmet İnönü`ye saldırdığını savunarak, "Sen ananın karnına bile düşmeden bu millet bu devleti nasıl kurdu, ne çilelerden geçti biliyor musun? O İsmet İnönü, Türkiye`yi analarımızı, bacılarımızı savaşın tehdidinden korumak için nasıl diplomatik başarılar sağladı. İsmet Paşa`nın oğlunun kuyumcu dükkanı mı vardı? Bu memleketin dürüst kahramanlarına saygıyı öğren bari. İsmet Paşa`nın eserlerini satarak sen gününü gün ediyorsun" dedi. Baykal, yerel seçimlere bir hafta kala Ankara Tandoğan Meydanı`nda halka seslendi. Tandoğan Meydanı`na gelişinde halkın büyük ilgisiyle karşılayan Baykal, meydanın çok kalabalık olduğunu ve 360 derecelik bir miting yapacaklarını belirtti. Ankara`nın zaman zaman farklı görüşten belediye başkanları tarafından yönetildiğini ifade eden Baykal, "Ama bizim gözümüzde Ankara daima Mustafa Kemal`in Ankara`sı olmuştur. Kim gelirse gelsin, kim belediye başkanı olursa olsun, kim başbakan, cumhurbaşkanı olursa olsun;Ankara daima Mustafa Kemal Atatürk`ün Ankara`sıdır" dedi. Ankara`yı sadece sözüyle değil, özüyle de Mustafa Kemal`in Ankara`sı yapma sorumluluğunun bir kez daha Ankaralıların önüne çıktığını belirten Baykal, "Özüyle de sözüyle de Mustafa Kemal Atatürk`ün Ankara`sı olacak" dedi. Konuşmasında ekonomik kriz ve işsizlik konusuna da değinen Baykal, "Türkiye kalkınan, büyüyen bir ülke olmaktan çıktı, küçülen bir Türkiye dönemi başladı. Artık fabrika yapan değil, fabrikalar kapatan, fabrikaları satan bir Türkiye olduk" diye konuştu. Türkiye`de sanayi, ekonomi daralırken 70 milyon insanın sofrasındaki somun ekmeğin de küçüldüğünü kaydeden Baykal, sofra başındakilerin sayısının ise arttığını söyledi. Zenginleşmenin sofradaki somunu büyütmek ve yanına başka şeyler de koyabilmek olduğunu ifade eden Baykal, zenginleşmenin söz konusu olmadığını söyledi. Emeklilerin yüzde 4 maaş zammıyla idare ettiklerini, bu yetmezmiş gibi işsiz kalan çocuklarına ve torunlarına da yardım etmek zorunla kaldıklarını dile getiren Baykal, emeklilerin artık kahvehaneye bile `masama biri oturur da çay ısmarlamak zorunda kalırım` düşüncesiyle gidemediklerini savundu. Gençlerin de sorunlarını çözmek için muhatap bulamadıklarını belirten Baykal, siyasetin bu sorunları çözmek için var olduğunu kaydetti. Baykal, "Siz yoksulluktan söz ediyorsunuz. Hükümet `adam başı gelir 10 bir dolar` diyor. 5 kişilik bir aileye 50 bir dolar. Türkiye zenginleşti de bu zenginlik Ankara`ya, çiftçiye, esnafa, şoför kardeşlerime, toptancı haline, Siteler`e, emeklilere, gençlere, ev hanımlarına gelmedi mi?" diye konuştu. Hükümetin cumhuriyet tarihinde gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin toplam aldığı borçtan daha çoğunu aldığını savunan Baykal, bir yanda yoksulluk varken, bir yanda ise birilerinin para içinde yüzdüğünü söyledi. Bu borca rağmen iktidarın yeni fabrikalar kurmadığını, yeni tesisler yapmadığını belirten Baykal, "280 milyar dolar borcu alıp harcadılar, yetmedi. Cumhuriyet tarihinde işe yarar ne eser varsa tümünü ucuz pahalı demeden, yerli yabancı demeden sattılar. Kendi işsizliğinizi, ekonomik bunalımınızı değerlendirirken arkadaki bu büyük zenginliği gözden ırak tutmayın" dedi. Bu manzaranın mutlaka değişmesi gerektiğini ve bunların üzerine yürüyeceklerini ifade eden Baykal, bir yandan bu sıkıntılar varken bir yandan da yolsuzluklar olduğunu söyledi. Deniz Feneri Derneği davasında da değinen Baykal, "Zenginlikte çağ atlamadık ama yolsuzlukta çağ atladık" dedi. Eskiden yolsuzluk bir kişi tarafından gizlice yapılırken, şimdi oluşturulan çetelerle yolsuzluklar yapıldığını savunan Baykal, artık `dernekleşmiş, şirketleşmiş` yolsuzluklar olduğunu dile getirdi. Deniz Feneri dosyasının6 ay Almanya`dan gelmesini beklendiğini, şimdi de tercüme edilmesinin beklendiğini belirten Baykal, "Herhalde seçimlerden sonra tercüme işi biter. Bir de Deniz Feneri konusunu konuşmak yasak. `Olay mahkemeye intikal etti` diyorlar. Biz de konuşmuyoruz zaten. Deniz Feneri`ni konuşmak yasak diye karar aldılar da, Türkiye`de birçok kişi, neden tutuklandığını bile bilmeden 11 ay cezaevinde yattığında, her gün gazete manşetlerinde, televizyonlarda bir ruh hastasının ifadeleri doğrudur diye yazıldığında seninaklına niye yayın yasağı koymak gelmedi. Bunları yapanlar sadece o masum insanları değil, inançlarını, dini vecibelerini yerine getirmek için ayırdıkları parayı `ben senin dini vecibelerini yerine getiririm` diye alarak, o inanan insanların peygamberlerini, haşa Allah`ı da aldatmaya teşebbüs etmeye kalktılar. Bu kadar cüretkar, bu kadar çılgın bir yolsuzluk yapılabilir mi?" diye konuştu. "AMPULÜ GEÇ YANIYOR" Tüm bunların hesabının CHP iktidarında sorulacağını belirten Baykal, seçim kampanyalarındaki iki temel dayanağın, ekonomik sıkıntı ve yolsuzluklar olduğunu söyledi. Kendisinden ekonomi ile ilgili çare isteyen Başbakan Erdoğan`a 7 maddelik öneride bulunduklarını ancak Başbakan`ın kendisine `sen işine bak` dediğini belirten Baykal, buna rağmen ÖTV ile ilgili önerilerinin iki hafta sonra hayata geçirildiğini söyledi. Ekonomi ile ilgili önerileri aslında 2008 Eylül ayında yaptıklarını ama Başbakan Erdoğan`ın bunlara aldırmadığını söyleyen Baykal, "Bunun ampulü geç yanıyor, geç. 6 ay sonra uyguladı ama o arada olan oldu. Binlerce insan işinden atıldı, fabrikalar kapatıldı. Artık süreyi kısaltsın. Derhal Türkiye`de çalışan insanların üzerinden alınan prim ve stopaj yükünü azaltmak lazım. Sıfırlayalım demiyoruz, makul bir seviyede al" dedi. Sadece maliyeci zihniyeti ile ekonomik ve sosyal sorunların çözülemeyeceğini kaydeden Baykal, 2009 sonunda 1.5 milyon kişinin kredi kartı borcu sahibi olacağını tahmin ettiklerini anlattı. Baykal, derhal bu borçların dondurulması ve makul faizle 2 yıl eşit vade ile alınması gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan`ın `Ben bu kredi kartı borçlularını dürüst olduğuna inanmıyorum` dediğini belirten Baykal, "Onlar neden ödeyemez halde, işinden atıldığı için. O borcu zevk-i sefa için mi yaptılar. Haberlerde izlediniz. İşten atıldığı gün çocuğu olmuş. Bunun kredi kartı borcu olacak. Bu acı tabloları görüyoruz" dedi. Üçüncü önerisinin de çiftçilere yönelik bir tedbir paketi hazırlanması olduğunu belirten Baykal, "Köylünün sahibi yok diye, sesi çıkmıyor diye onu unutmaya hakkın var mı? Köylü için de acil tedbir lazım. Gecikme, bir an önce çiftçiye, kredi borçlusuna, fabrikada işçi çalıştırana sahip çık" şeklinde konuştu. "İÇİNDE, YÜREĞİNDE DENİZ BAYKAL VAR" Başbakan Erdoğan`ın söyledikleri karşısında sinirlendiğini ve işi gücü bırakıp kendisine sataştığını savunan Baykal, "Gece yatıyor Deniz Baykal`la, sabah yatağından Deniz Baykal`la kalkıyor. Aklı fikri Deniz Baykal. Sen Başbakansın. Bırak Deniz Baykal`ı, işine bak. Hayır. İçinde yüreğinde Deniz Baykal var. Ben Başbakana bu kadar takılmıyorum; içimde, yüreğimde bu kadar yer tutmuyor. Bu öyle değil, gece gündüz Deniz Baykal" dedi. Başbakan Erdoğan`ın şimdi de İsmet İnönü`ye saldırdığını savunan Baykal, şunları kaydetti: "Neymiş, 80 yıl önce İsmet Paşa vatandaşların nüfus cüzdanlarına `ekmek karnesi verildi` diye kaşe bastı diyor. Sana tarih mi öğreteyim, milli mücadele mi öğreteyim. Sen ananın karnına bile düşmeden bu millet bu devleti nasıl kurdu, ne çilelerden geçti biliyor musun? O İsmet İnönü, Türkiye`yi analarımızı, bacılarımızı savaşın tehdidinden korumak için nasıl diplomatik başarılar sağladı. Türkiye`yi 2. Dünya Savaşı`nın dışında tutmayı başardı. Senin aklın basıyor mu? O dönemde İngiltere`de, Almanya`da karne veriyordu. Savaş dönemi. 10 milyon insan cephede öldü. İsmet Paşa`nın oğlunun kuyumcu dükkanı mı vardı? Bu memleketin dürüst kahramanlarına saygıyı öğren bari. İsmet Paşa`nın eserlerini satarak sen günün gün ediyorsun." Baykal, Başbakan Erdoğan`ın hakkındaki hiçbir iddiaya cevap veremediğini savunarak, "Eğer Deniz Baykal`la konuşmak istiyorsan, davetim açık. Gel televizyona çıkalım. 70 milyonun önüne çıkalım. Ben senin arkandan konuşmak istemiyorum. Gözlerinin içine bakarak bunları söylemek istiyorum. `Meydana gel meydana` diyor. İşte meydan, işte Ankara, İşte CHP, ne olmuş?" diye konuştu. Başbakan`ın kendi meydanında konuşmasının yeterli olmadığını kaydeden Baykal, "Milletin önünde konuşalım. İstersen Uğur Dündar, istersen Ali Kırca, istersen Mehmet Ali Birand`ı çağıralım. İstersen o milletin sevdiği şovmen Mehmet Ali Erbil`i çağıralım. Mehmet Ali Erbil de bir şeyler dağıtmayı seviyor, program arasında dağıtımı yapsın. İstersen ATV`ye çıkalım ya da Deniz feneri parasıyla kurulmuş o kanala çıkalım" dedi. Baykal, Başbakan Erdoğan ve kendisinin dokunulmazlıklarının kaldırılması önerisini de yineledi. "MİLLET GETİRDİ, MİLLET GÖTÜRÜR" AK Parti`nin `bana oy vermezsen sana hizmet vermem` dediğini ifade eden Baykal, "Sen kimsin? Seni millet getirdi, millet götürür. Bu kadar şımarıklık, küstahlık yeter. Buna bir son vermek lazım" dedi. Başbakan Erdoğan`ın milletin parasıyla aldığı oyuncakları seçim otobüsünden çocuklara dağıttığını söyleyen Baykal, "Sen o çocuklara oyuncak dağıtacağına, babalarına iş ver. Senin yapman gereken o. O, çocuklarına oyuncak mı, çikolata mı, kitap mı alacak kendisin karar versin. Çocuğunu mutlu etmenin tadını onun elinden alma, devletin parasıyla" diye konuştu. Konuşmasında mitinge katılanların Nevruz`unu da kutlayan Baykal, Nevruz ve 1 Mayıs`ın devlet ve milletle hep birlikte kutlanması taleplerinin kabul edilmediğini söyledi. Baykal, Nevruz`un yenilenme demek olduğunu da belirterek, "Peki Ankara`nın o yenilenmeye ihtiyacı yok mu? Ankara`da yaşayan sevgili kardeşlerim; dünyanın en pahalı suyunu içmekten, elektriğini, doğalgazını kullanmaktan mutlu musunuz? En pahalı su, elektrik, doğalgazı kullanıyorsunuz, ama Türkiye`nin en borçlu belediyesinde yaşıyorsunuz.Türkiye belediyeciliğinin en parlak isimlerinden biri karşınızda, önünüzde dururken bunlara tahammül etmek kabul edilebilir mi?" dedi. Seçimlerde bütün Türkiye`nin gözünün Ankara`da olduğunu ifade eden Baykal, "Ankara`dan şu işi başlatalım artık" dedi. Baykal, CHP`li seçmenlere vatandaşlık numaralarına iyi bakmalarını ve oy kullanıp kullanamayacaklarını iyi öğrenmeleri gerektiğini de söyledi. Baykal, daha sonra belde ve belediye başkan adaylarını sahneye tek tek davet etti ve adaylarla birlikte karanfil atarak halkı selamladı.



Güncel 25.10.2016 05:49:02 0

İlginizi Çekebilir

1

Antalya'da "Yapay Zeka ve Oyun Teknolojileri Programı" düzenlendi

2

Yeni Renault Captur'un dünya lansmanı gerçekleştirildi

3

Türk Telekom'dan çevreci veri merkezi çözümleri

4

Arçelik Genel Müdürü Can Dinçer: "Antalya ve çevresi, yenilenebilir enerji dönüşümünde öne çıkacak"

5

Hava savunma sistemleri 2024'te vatanı uçtan uca koruyacak

6

Adanalı öğrenciler otonom su altı aracı "ALESTA" ile Singapur'da yarışacak

7

e-ATA, Türkiye'de ilk kez Gaziantep'te test edildi

8

Mipo Türkiye'de akıllı telefon pazarının yeni markası oldu

9

Bakan Kacır, TÜBİTAK 31. Bilim Olimpiyatları Ödül Töreni'nde konuştu:

10

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Antalya'da konuştu: