Prof. Dr. Mehmet Cihangir


Osmaniye İçin Üç Anekdot? Üç Çözüm


İlk anekdot ?Osmaniye Sahipsiz mi 2 : Karaçay Deresi? adıyla Akdeniz Gazetesi?nde yayınlanan yazımızdan. Öncesinde Karaçay?ın ıslahı halinde şehre yapacağı güzelliklerden bahsedilmiş. Yazının sonuna ise bir anekdot konulmuş. Yıl 2011. Buyrun? ?Ve yürürken kahrolduğum bir görüntü? Dereobası tarafından şehrin doğu yakasına çayın üstüne karşı tarafta oturan vatandaşların yaptığı tahta köprü. Köprü sözünün bile köprüye hakaret olduğu bir görüntü. Televizyonlarda Doğu?nun köylerinden görüntüler veren medya mensubu kardeşler. Arabanıza bile binmeyin. Yürüyün 5 dakika sonra çıkar karşınıza. Görün oradan işine giderken yalpalayarak köprüden geçmeye çalışan garipleri. Hele içlerinden tutunamayıp suya basmak zorunda kalan genç kızın size mahcubiyet ve de öfkeyle bakan görüntüsünü de yakalarsanız. O  zaman karar verin? Bu şehir 3. Dünya ülkelerinin bir kenti mi? Yoksa 5.inci hatta 10.ncu sınıf bir geri kalmış dünya kenti mi? O vakit anlar halkımız hala neden Şırnak ile baş çektiğimizi. Ve de neden hala Şırnak?la yol arkadaşlığı yaptığımızı? Anekdot bitti? İkinci anekdot 11 Ocak 2011 tarihinde yine Akdeniz Gazetesinde yayımlanan yazıdan.. Yazı başlığı ?Düzenin Veya Düzensizliğin Sorumluları? Aynen alıyorum. ?Osmaniye İlinin tam da ortasından şehirler arası yolun geçmesinin şehir trafiğini ciddi biçimde olumsuz etkilediği bir gerçek? Şehrin güney ve kuzeyine yapılan çevre yollarının tam olarak verimli ve etkin kullanılamamasının da bir sonucu olsa gerek, şehrin bir başından diğer yanına geçmek kelimenin tam anlamıyla bir eziyet, bir zulüm? Düşününüz ki, bir ilin içinden geçen yol en fazla 5-6 km. uzunluğunda? Ve bu mesafede tam 10 (yazıyla da yazayım on) tane trafik lambası var? Yani bölge trafikten başlıyorsunuz, Karaçay?ı geçtiğiniz noktaya kadar bu sayı? ? Aylar önce yine bölgesel bir gazetede yazmış ve hemen sınır komşumuz Gaziantep?in bu sorunu çok şık biçimde çözdüğünü belirtmiştim. Yine tekrarlıyorum? Antep şehri bizimle aynı kaderi paylaşıyor. Şehirlerarası yol şehrin orada da tam ortasından geçiyor. Şehir bir baştan diğer yana yaklaşık 16-17 kilometre. Ancak ne kadar güzel ki; bu şehirde trafik sinyal lambası yok. Şehrin girişinde ve çıkışında var birer tane. Sadece o kadar... Şehre ne zaman girdiniz, nasıl çıktınız farkına bile varmıyorsunuz? Ancak belirtmek zorundayım ki, Şanlıurfa?dan Adana?ya hareket eden bir sürücü, Osmaniye?den geçerken çekeceği sıkıntıyı düşünüyor? Elbette bu sıkıntıyı her gün yaşayan ve çilelere katlanan yerli halkı uyarmaktır amacımız. Yoksa yetkililerin cevaben ?Urfa?dan Adana?ya geçen şoför de Kuzey çevreyolunu kullansın? biçimindeki cevaplarına zemin hazırlamak değil? Belediyenin Gaziantep örneğini mutlaka incelemesi gerekir? Öneriyoruz. Bu anekdot da bitti. Soracaksınız neden anlatıyorsun. Üçüncü ve son anekdotu sunayım. Sonra birlikte kritik yapalım. Yıl yine 2011 ve aynı gazetede yayınlanan bir yazı ve başlık ?Osmaniye?yi Gezdim?? İlginç gözlemlerden sadece birini alıyorum buraya. ?Öğleden sonra Osmaniye ? Toprakkale yol kavşağından başlayıp Doğuya doğru devam eden Kuzey çevre yolunu kullanarak açılamayan Osmaniye Otogarına ulaştım. Düşünen, projesini yapan ve uygulayan insanlara minnet duygularımla derin düşüncelere daldım. Kadirli Yolu?ndan çarşı içerisine doğru geçtim. İmam-ı Azam Camii önüne güzel sayılabilecek ancak çok kısa olan bulvarı geçerek İbn-i Sina Hastanesi civarına geldim. Amacım ara yolları ve etrafı görüp Güney Çevre Yoluna ulaşmaktı. İkinci amacım ise, yapımı yılan hikayesine dönen Osmaniye Kanlıgeçit duble yolunun durumunu görmekti. Ancak İbn-i Sina Hastanesi civarında çirkinlik gösteren bir dere dikkatimi çekti. Dere Askerlik Şubesinden aşağı devam edip, Hamusa doğru devam eden bir çukurdan ibaretti. Yağmurun yokluğundan derede öyle bir pislik ve kirlilik vardı ki? Bir an bu bölgenin muhtarı, bu memleketin belediye başkanı yok mudur diye düşündüm. Her şeyden de önemlisi medyası yok muydu bu şehrin? Çevrede oturan halka sordum. Öyle bir ?ahh? duydum ki sorumluların altından kalkamayacakları ses tonuyla. Bu dere Osmaniye?nin yaz kış bütün atık ve yağmur su yükünü çeken bir dere imiş. Altından kocaman borular da geçiyormuş. Kalan sular ise bu dere aracılığıyla aşağılara akıyormuş. Ancak derenin üstünü yetkililer bir türlü kapatmıyormuş. Yazın insanlar sinekten ve pislikten çevrede oturamaz hale gelmelerine karşın kimsenin bir şey yaptığı yokmuş. Bazen göstermelik mazot sıkıyorlarmış etrafa? O kadar?? Neden bu üç anekdotu aldım yazıya. Çoğu yazar gibi şahsım da yazılarımızdaki belirttiğimiz eksikleri yetkililerin çok da takmadığından yakınır. Bu nedenle yazmayı bırakanlar bile olur. Bazen de ?gerçekleri yazmaktansa yemek tarifi yaparım? tarzında sitemler görürsünüz. Ama bu yazı böyle bir ümitsizliğin çok da doğru olmadığını vurgulamak için hazırlandı. Karaçay Deresi ve çevresinin ıslahı için yaptığımız yoğun yayın. Dereobası Köyünün tahtadan yapılmış köprücüğünden düşen hanım kardeşimiz için yazdığımız yazılar. Ve bugün. Karaçay Deresi ıslahı bitmek üzere. Çay üzerine yapılan Dereobası Köprüsü için yöre halkına ve Osmaniye?ye adeta inciden bir kolye. Bir de çevre düzenleme biterse. Sağolun sayın bürokratlarımız. Vilayetimiz, siyasilerimiz, belediyemiz. Anekdot 2. Israrla söylediğimiz şuydu. Osmaniye?nin içinden geçen yol Gaziantep tarzı yer altına alınmalı. Yıl 2011. Israrla ve defalarca yazmışız. Ve bugün. Başlandı. Proje nasıldır bilmiyorum. Beklentim Kadirli Yolundan başlayıp Fakıuşağı yol ayrımına kadar devam etmesidir. Ancak eksik de olsa. Mutlaka sonu gelecektir. Teşekkürler yine emeği geçen Belediyemize, vilayetimize, siyasilere ve diğer emekçilere. Ve üçüncü anekdot. Çok uzun süre bitmeyen Osmaniye Kanlıgeçit duble yol çalışmasına sitem etmişiz. Bugün harika biçimde yol kullanımda. Kuzey Çevreyolunu projeleyip yapanlara teşekkür ederken, uzun süredir asfaltlama yapılmamasına sitem etmişsiz. Bugün eksik kalsa da harika bir yol ve kullanımda. İbni Sina Hastanesi civarı üstü açık dereden dolayı sitemimizi Belediye sonlandırmış. Kapatmış derenin üstüne. Bir uçtan diğerine. Yine teşekkürler sayın yetkililerimize. Tecrübemiz şu olmuştur. Devletin eli de işi de ağırdır. Tahammül etmek ve yönlendirmek gerek. O halde devam. Zannedilmesin ki biz yazıyoruz oluyor. Hayır. Ancak farkındalık oluşturabiliyorsak ne mutlu bize. Yılmadan, usanmadan yazmaya devam. Bırak bu tür yazıları sen akademik yaz diyen dostlarıma bir tavsiye ile devam. Google Akademik yazıp girin o siteye. Bulacaksınız onlarca akademik çalışmamızı. Ama doğduğumuz, büyüdüğümüz, yetiştiğimiz ve halen rızkımızın verildiği bu şehre borcumuz çok. Yazarak bir nebze olsun katkımız olsundur beklentimiz. Birilerine kızsak da, küssek de, darılsak da. Şehrimize sitemimiz yoktur. Tıpkı Cemal Süreyya?nın dediği gibi. ?Ne demiş uçurumda açan çiçek? Yurdumsun ey uçurum!? Mutlu haftalar dileklerimle..
  • Perşembe 23.2 ° / 8.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 23.4 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 26.3 ° / 12.5 ° Güneşli