Dr. Alaiddin Koşar


Susuzluk

Susuzluk


Değerli okurlar, bildiğiniz üzere daha önce çevreyle, kirlilikle ve su tüketimi ile ilgili yazılarım vardı. Geçen günlerde Amerika’da yapılan bazı bilimsel çalışmalar şu sonuca ulaştı: Grönland’ta 3 günde 18 milyar ton buz eridi. Çok kısa sürede bu erimeyle birlikte dünyada deniz suyu yüksekliği 27 cm. artacak, tatlı su ve tuzlu su birbirine karışacak. En önemli sonuç ise dünyada içilebilir su oranı %1 azalacak!

Dünya nüfusu hızla artmasına rağmen içilebilir suların gerek küresel ısınma sonucu gerekse bilinçsiz kullanımı ve kirletilmesi sonucu her geçen gün içilebilir su oranı istikrarlı olarak azalacak ve ne yazık ki ortalama 20 yıl sonra bunun kötü etkilerini hissetmeye başlayacağız. Bugün günde 2 lt. su içiyorsak 20 yıl sonra 1 lt. içeceğiz.

Bu durum böyle devam ederse 50 yıl sonra günde 1 lt. değil belki yarım lt. içebileceğiz. Şu an 50 yaş ve üzeri olanlar bu sorunu hissetmeyecek belki. 30-50 yaş arası olanlar kısmen hissedip yaşlılıklarında su sıkıntısı çekecekler. Ancak bugün yeni doğanlar, çocuklar, gençler bu sorunu çok derinden hissedecek. Bunlar da bizim çocuklarımız, torunlarımız olacak.

Peki çözüm ne? Bireysel olarak çözümleri aslında 27 Ocak 2022 tarihli yazımda anlatmıştım. Tekrar uzun uzun yazmama gerek yok. https://basakgazetesi.com/kose-yazilari/su_sikintisi-59265.html linkinden ulaşabilirsiniz. Ama bireyselden ziyade ülkelerin bu konudaki adımları çok daha önemli ve etkili. Yılda bir iki defa toplanıp belirli hedefler koyarak (ki %90’ına ulaşılamayan hedefler), imzalar vs. atarak bu sorunu çözme zamanı geçti gibi. Daha köklü daha somut ve kısa vadede sonuç alınabilecek adımlar atılmalıdır.

GIDA FİYATLARI

Gıda fiyatlarındaki artışın ilk başladığı dönemlerde uyarmıştım. 1 sene önce 12 Eylül 2021 tarihli yazımda. O yazıma da https://basakgazetesi.com/kose-yazilari/fahis_fiyatlar_ve_kiralar-59218.html linkinden ulaşabilirsiniz. O günden bugüne istikrarlı bir şekilde artışlar oldu. Hükümetin bazı çabalarına rağmen aç gözlü bir kesimin varlığı ve belirlenemeyen bazı faktörler bu fiyat artışlarını durduramadı. Kırmızı mercimeğin çıkış noktasındaki fiyatı 3 TL iken marketlerde 17 TL ise bunu sadece benzinle, dolarla vs. açıklamak cahilliktir. Çünkü temel mantık bir ürünün üretim noktasının fiyatı X TL ise market fiyatı en fazla 3X TL olur. Yani ortalama 3 katından fazla olursa birileri mutlaka aç gözlülük yapmaktadır. Şu son bir seneyi çıkartın ve önceki zamanları düşünün. Hepimiz biliyoruz aslında değil mi. Tarladan domatesi 2 TL’ye alıyorsak pazarda 3,5-4 TL’ye buluruz; markette ise 5-6 TL civarı olur.

Geçen sene bu zamanki benzin fiyatı ile şimdiki benzin fiyatı karşılaştırıldığında ortalama %140’lık bir artış var. Çok istatistik ve teknik bilgi ile boğmak istemem sizleri ama benzindeki bu artışa bakıldığında ürünlerde ortalama %40-50 dolaylarındaki artış makuldur. Ancak çay %100, yumurta %82, süt %161, ayçiçek yağı %100 artmışsa bu işte bir tuhaflık var demektir. Yani kur ve benzinden başka bu zamları etkileyen başka faktörler de var. Bunları konuşmak lazım. Bunlara çözüm üretmek lazım. Yıkıcı değil yapıcı eleştiri lazım. Kısa vadeli değil uzun vadeli çözüm lazım.

Bir sonraki yazımda yine bir sorun olan ve daha önce değindiğim kira konusuna, yaşanan gelişmelere ve bunların özellikle öğrencilere ve eğitime olan etkisine değineceğim.

  • Cuma 22.8 ° / 12.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 22.7 ° / 11.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 22.8 ° / 9.6 ° Güneşli