Daha önce ?Uyanacak bir Türkiye? ve ?Yaşanacak bir Türkiye? diye yazmıştık. Uyanacak bir Türkiye bir bakacak ki bazı değerler bozulmuş! Yine bir bakacak ki bazı kavramlar anlamını yitirmiş. Milli ve manevi değerlerimiz masal olmuş! Masal olmasa bile sadece lafta kalmış. O zaman ne yapmak gerekir?
Elbette ?Toplumsal onarım? yapmak, devamında ise ?Huzurlu bir gelecek? sağlamak gerekir. Bu tırnak içinde verilen ifadeler Meclisteki ikinci Muhalefet partisinin seçim beyannamesinden alınmıştır. Hatta herhalde beyanname başlığıdır. ?Toplumsal onarım ve huzurlu bir gelecek? başlıklı beyannamenin hepsini köşemize alacak değiliz.
Kimse kusura bakmasın ama lideri ile aynı memleketli (Osmaniyeli) olduğumuz bir Siyasi Partiyi tarafsız yani objektif bir şekilde anlatamayız. Hem tarafsızlık ta neymiş? Siyasi partiler arasında nasıl objektif olunur ki? Durun yahu, aklımıza bir tarafsızlık örneği geldi.
9. Cumhurbaşkanı Sayın Demirel?i örnek verebiliriz. Şimdi diyebilirsiniz o bir devlet adamıydı. O tarafsız olabilir. Zaten görevine gelirken tarafsız olacağına dair ?namusu ve şerefi? üzerine yemin etmişti. Dolayısıyla liderliğini yaptığı Merkez Sağ hareketin ve eski partisinin çökmesi pahasına tarafsız kalmıştı. Söyledik ya o bir Devlet Adamıydı.
Biz ise sıradan bir vatandaşız. Hem yazmaya başlarken tarafsız yazacağımıza dair ?namus ve şerefimiz? üzerine yemin de etmedik. Gönlümüzde baba dede partisi yani demir kırat partisi olsa bile doğruya doğru demek durumundayız. Allah için meclisteki iki muhalif parti de bu sefer iyi hazırlanmışlar. Üçüncüye yorum yok!
Sizce meclisteki ikinci muhalefet partisi neden toplumsal onarım demiştir? Onarım ne için ve ne zaman olur? Bir arıza, bir bozulma var ise onarım şarttır. Yukarıda da bozulan değerler ve anlamını yitiren kavramların farkına varmaktan bahsetmiştik. Dahası uyanacak bir Türkiye bu bozulmanın farkına varır demiştik.
Şimdi yine sorulara yüklenelim. ?Dindar, dinci, yolsuzluk, hırsızlık, tarafsızlık, darbe, israf, rüşvet, adam kayırma, hukuk, adalet, eşitlik, kul hakkı, Türk, Milliyetçilik, Devlet, Millet, Demokrasi, Kadın ve ahlâk? gibi kelimeleri bir düşünün. Son yıllarda bu kelime ve kavramlarda anlam kayması oldu mu?
Mesela soralım ?dindar? deyince kafanızda ne şekilleniyor? Ya sizce ?dinci? ne demektir? Sadece bu kelimler ve kavramlarla sınırlı kalmayalım. Milli ve manevi duyguları düşünelim. Kutsallarımızı ele alalım. ?Hakara Bakara? hikâyesini hatırlayın. ?Her Cuma google?dan bir ayet sallıyorum? diyen bir zihniyeti düşünün. Dahası Kutsal kitabımızı ve Müslümanların kıblesi Kâbe?yi Pasta şeklinde yaparak yiyenleri unutmayın! Ama esas, İstanbul?da portatif Kâbe maketi yapanlara ne diyelim?
Şimdi diyebilirsiniz toplumda bozulmayan ne kaldı ki? Ahlaken toplumumuz daha iyiye gidiyor diyebilir miyiz? ?Çalıyorlar ama çalışıyorlar? efsanesi sosyal medyada çoktan yerini aldı. Bu efsaneyi yine sosyal medyada ?bizim kız kötü yola düştü ama eve para getiriyor? şeklinde de görebilirsiniz!
Toplumda rüşvet, yolsuzluk, israf gibi konularda bir duyarlılık olmalıdır. Var mı? Elbette diyebiliriz. Pekâlâ, yeterli mi? Eğer birileri ?ama eskiden de bunlar oluyordu, biraz da başkaları yapsın? derlerse, yani ?yolsuzluğu haram saymama? havasına girerse, vay halimize?
Milli konularımız bu anlattıklarımızdan farklı mıdır? Ege?de Yunanistan?ın el koyduğu iddia edilen adalar konusunda milli bir hassasiyet görüyor musunuz? Milli birliğimizi sürdürme konusuna ne dersiniz? Bir zafiyet var mı?
Eğer bir toplumda milli ve manevi değerlerde erozyon başladıysa o toplumda derhal bir onarıma gitmek gerekir. Yoksa Allah muhafaza sonumuz kötüye gider. Milli ve manevi değerlerdeki bu bozulmayı ancak ülkeyi idareye talip Siyasi Partiler onarabilir.
Nasıl mı onaracaklar? Onu ancak onlara Seçim Beyannamelerini hayat geçirme fırsatı verdiğimizde görebiliriz. Denenmişleri tekrar denemenin sizce bir anlamı var mıdır? Karar sizin. Toplumsal bozulma devam mı etsin, onarılsın mı?
