Öğretmenliğimin ilk yıllarını hatırlıyorum da nerdeyse kahvehaneye alışacaktım! Allah?tan ki Tavla oynamaktan ileri gitmemiştim. O yıllarda kurulan Hürriyetçi Öğretmenler Derneğine (HÜR-DER) üye olmuştum. Daha sonra o derneğin yönetiminde görev aldım. Dernek meşguliyeti beni kahvehane müdavimi olmaktan alıkoymuştu. HÜR-DER Türkiye çapında teşkilatlanmış ÜLKÜ-BİR ve TÖB-DER arasına sıkışmış öğretmenlere soluk aldıran bir dernek idi. O zaman bir birine zıt gibi görünen ÜLKÜ-BİR ve TÖB-DER üyeleri memleket meselelerine kayıtsız kalmayan bilinçli öğretmenlerdi. Hak hukuk, adalet, ülke kalkınması gibi konularda görüşleri olan ve bu fikirlerini halkla paylaşan bir anlayışa sahiplerdi. Aynı şekilde HÜR-DER üyeleri de öğretmenlerin milli hedefler doğrultusunda bilinçlenmesi için gayret sarf ediyordu. Sonra ne mi oldu? Hani duvar yazılarında gençler yazar ya, ?Buzdan evimiz, tuzdan aşımız, ateşten aşkımız vardı ve bir gün yağmur yağdı!? diye onun gibi ve bir gün 12 Eylül Darbesi oldu! Bütün diğer dernekler gibi öğretmen dernekleri de kapatıldı. Sonuç mu? Türkiye?nin bugünkü durumundan belli değil mi? Düşünen, bilgi sahibi dolayısıyla fikir sahibi, konuşan kaç öğretmen var? Aslında soruyu değiştirerek tekrar sormalıyım. ?Söylenen değil söyleyen? kaç öğretmen var? Belki de yüzlerce (!) vardır da tanıdığım birinden bahsedeyim.Yazılarından tanıyacağınızı umduğum bu öğretmenimizi Konya mahalli televizyonlarından ktv de yayınlanan Empati Programıma birkaç defa konuk ettim. Bu hocam İmamlık yapmış, İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi mezunu. Meslek hayatında ise Din Bilgisi Öğretmenliği yapmış, Halk Eğitim ve İmam Hatip Lisesi Müdürlüklerinde bulunmuş. Şu anda emekli, emekli ama ülke sorunlarından kendisini emekli etmemiş bir hocamız. Emekli öğretmenlerimize, hani camiden eve, evden camiye giderek gün dolduran hocalar var ya, onlara hiç benzemiyor! Okuyor, araştırıyor, düşünüyor, Sivil Toplum Kuruluşlarında aktif görevler alıyor, yazıyor, seminerler veriyor. Bir yerde zekâsının ve bilgisinin zekâtını dağıtıyor. Hem de hiç evirip çevirmeden düşüncelerini okuyanlarıyla, dinleyenleriyle paylaşıyor. Hocayı daha iyi tanımak için konferansları, televizyon programları ve yazılarında işlediği bazı konu başlıklarını liste halinde vermek daha yararlı olur diye düşünüyorum. ?Konya?nın Amerikancıları?,?Atatürk ve Din? , ?İmam Hatip Liseleri ve Din Eğitimi?, ?Din Pazarı?, ?Mehdiciler ve Uyutulan Müslümanlar? ?Orduyu eritme planı?, ?TSK yakın takipte?, ?Pasif Zalimler Ekibi? ve ?Huzurun Hasreti? gibi onlarca konu başlığını sıralamak mümkündür. Peki, bu emekli öğretmen kimdir? Adını hâlâ söylemedik mi? Bu hocamızın adı Yusuf Dülger?dir. Yusuf hocamı ilk olarak aynı gazetede (Manşet Gazetesi) yazmaya başladığımda tanımıştım. Fikirleri çok ilginç gelmişti. Gerçekten dindar, milli/ulusal konularda hassas aydın bir İlahiyatçıyı tanımak insana ?Dinci ile Dindar? arasındaki farkı öğretiyor. ?AB(D) İslamcısı? gibi davranan, her gün ?Peygamber Ocağı?nı? söndürmeye çalışanları görünce Yusuf Dülger gibi hocaları Allah eksik etmesin, onlara uzun ömür ve güç versin temennisinde bulunuyorum. Eminim sizlerde aynı dilekleri paylaşıyorsunuzdur. Değil mi?
