KONYA - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, ABD güçleri Irak`tan çekildiğinde Türkiye`nin Barzani ve Talabani`nin güçlerine yapılması muhtemek saldırılara karşı `Koruyuculuk` yapacağını iddia etti. MHP Konya İl Teşkilatı`nın Kurban Bayramı nedeniyle Bera Otel`de düzenlediği bayramlaşma törenine, Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Mersin Milletvekili Akif Akkuş ve partililer katıldı. İl Başkanı Ali Yücel`in selamlama konuşmasının ardından kürsüye gelen Konya Milletvekili TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Mustafa Kalaycı, 2010 yılı bütçesine bakıldığında yeni vergi ve zamların geleceğini bildirdi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal ise konuşmasında, `Demokratik açılım`a değinerek hükümeti eleştirdi. `Analar ağlamasın şehit kanı akmasın` sözlerinin milletin yüreğinde oluşturduğu sıcaklıkla bir ihanetin içine girildiğini savunan Bal, "O ihanet, meseleye yanlış bir teşhisle kasıtlı olarak bir etnik unsur ilave edilmek suretiyle `Kürt açılımı` adının verilmesidir. Bin yıldır Kürt kardeşlerimizle birlikte iç içe yaşamaktayız. Birbirimize kız alıp vermekteyiz. Bin yılda böyle bir kardeşlik harcıkurulmuştur. Bin yılda kurulan bu kardeşlik harcı `Kürt açılımı` adıyla ayrıştırmaya kalkmak memlekette yapılacak en büyük ihanettir" dedi. Faruk Bal, ABD`nin Irak`tan çekilmesiyle ülkede şiddet olaylarının daha da artacağının tahmin edildiğini ve Türkiye`nin de Irak`a çekilmek istenmeye çalışıldığını bildirerek, "Türkiye, Barzani ve Talabani`ye ABD`nin müttefiki olan güçlere koruculuk, bekçilik yapacak. Neye rağmen, 40`a yakın Arap ülkesini, dünyada yaşayan milyonlarca Müslüman insanı karşımıza hasım olarak almamıza rağmen. Bu yüz yıl içerisinde Türkiye`nin yapabileceği en büyük yanlıştır, bu yanlıştan bugün dönülmesi gerekmektedir" diyekonuştu. Danıştay`ın katsayı kararına da değinen Bal, sözlerine şöyle devam etti: "Eğer siz bu eşit davranılmayışın altında yatan temel hukuk kurallarını, ayrımcılığın önlenmesi noktasında bir düzenlemeye tabi tutmadan dayatma uğruna YÖK kararıyla getirirseniz Danıştay da elindeki kanuna göre, meseleyi bir daha çözülemeyecek şekilde karar verir ve bu kararla eliniz kolunuz bağlanır. Sayın Başbakan Danıştay`ın bu kararının ideolojik olduğunu söylüyor, kendisinin tavrı ideolojik değil mi? Hatta ideolojiyi suiistimal etmek değil mi?"
