Günlük hayatımızda ?empati yapmak? tabirini duyarız değil mi? Pekâlâ Empati yapmak ne demektir? Aslında herkes bu tabiri bilir. Hani kendinizi başkasının yerine koymak anlamında kullanılır. Bu nasıl mümkün olabilir ki?Nasıl mümkün olabiliri düşünmeden önce bu kavramın yerine Türkçemizde o anlamda ?duygudaşlık? diye bir kelimenin olduğunu duymuşsunuzdur. İlk öğrendiğimde yok duygudaşlık empati kelimesinin yerini tutmaz diye düşünmüştüm.Şimdi biraz da vicdanımı rahatlatmak istiyorum herhalde! Çünkü bazı gazete ve internet sitelerinde köşelerimin ve ayrıca Konya Yerel Ktv kanalında programımın adı ?EMPATİ? olsun istemiştim. Daha sonra Türk Dil Kurumu ne diyor diye baktığımda ?duygudaşlık? kelimesiyle karşılaşmıştım. Şimdi sanki duygudaşlık kelimesini daha çok benimsedim gibi geliyor. Ne dersiniz artık televizyon programımın ve bazı gazete köşelerimin adını duygudaşlık olarak değiştirsem mi?Bir taraftan bu değiştirme işini düşünürken, ilk paragrafta sorduğumuz soruya geri dönelim! Kendinizi bir başkasının yerine nasıl koyabilirsiniz? Yani nasıl duygudaşlık yapabilirsiniz?Diyelim ki yaptınız bunun ne faydası olacak ki?Bir düşünelim bakalım! Kendimizi bir dilenci yerine koyalım. Yok, yok iflas etmiş bir esnaf yerine koyalım. Herhangi bir sebepten gözaltına alınmış birisinin yerine koyalım. Sınıfta kalmış bir öğrenci yerinde olduğumuzu düşünelim. Oldu olacak ne kadar olumsuzluk varsa kendimizi o olayların mağduru yerine koyalım!Yukarıdaki olumsuz örneklemelerin benim gibi hayata her zaman olumlu bakan birine yakışmadığının farkındayım.Yinede bir an için duygudaşlık yapalım. Yani kendimizi başkasının yerine koyalım. İşte o zaman o kişiyi daha iyi anlarız. Allah korusun diyelim ki kendimizi iflas etmiş bir esnaf olarak düşünelim.Gerçekten iflas etmiş bir kişi ne yapar? Akrabaları, arkadaşları, meslektaşları ona nasıl davranırlar? Ya alacaklıları var ise, o ne ile borçlarını ödeyecek? Ne yiyecekler? Ne ile geçinecekler? Bir de çocukları var ise o kişinin halini hayal etmeye çalışalım!Bütün bu soruların cevapları bizi onu anlamaya götürür. Dolayısıyla davranışlarımızı da ona göre düzenleriz. Ona olan yakınlığımızın gereğini yapmaya çalışırız.Anne-baba ve Kardeşlerin olaya yaklaşımı ile elbette kan bağı olmayan kişilerin yaklaşımı farklı olacaktır. Gerçi kardeşleri olanın düşmanlara ihtiyacı yoktur sözünü mırıldandığınızı duyar gibi oluyorum! Ya da Ataol Behramoğlu?nun ?Öğrendim ki akrabalık biyolojik değilmiş? dizesini aklınızdan geçirdiğinizi hissediyor gibiyim! Sakın ha, her zaman ve herkes için geçerli olmayan o sözleri aklınıza bile getirmeyin!Neyse konuyu dağıtmadan duygudaşlık yapmak kişileri anlamamıza yarar. Anlamak ise bizi doğru davranışlara götürür. Doğru sonuçlara ulaştırır. İnsanları anlamak demek insanları sevmek demektir! Yani insanı sevmenin yolu onu anlamaktan geçer! Anlamak için ise duygudaşlık yapmaya ne dersiniz? Faydası olur mu? Deneyelim ne kaybederiz ki?