Derin bir yara ince bir sızı, sırf lidere olan sevdadan süregelen bir başarı belki ancak yetersiz. Daha iyisi daha fazlası olabilecekken yetinmekle sınırlı kalan gelenlerin oyu bana mı verdiniz sanki deyip ilgilenmediği telefonlarını dahi açmadığı sonuçta ezilenin, kimsesiz kalanın kendi evlatları, kendi halkı olduğu bir Osmaniye.
Uzun süredir yazmayı düşündüğüm fakat en güzel, en sade, en anlaşılır şekilde olmasını istediğim için yaptığım ve yaptırdığım anketlerle de tezimin desteklendiği ki bakan gözün gördüğü gerçekleri ölçüp biçip tekrar tekrar düşünüp sonunda yazdığım bu yazı ile dile getirmeye çalıştım. Başından sonuna kadar dikkatli bir şekilde okumanızı ve kendinize, kendinizden olana en güzel şekilde, en gür seda ile sahip çıkmanızı ve bunu tabiri caizse söküp almanızı temenni ediyorum.
Ak Parti siyaset arenasına çıktığı günden itibaren kendisine ait bir tarz oluşturdu. Aslında bu tarz bize yabancı olmayan yani halkın isteklerini, taleplerini her şeyin önüne koyan bunu her fırsatta belirten, senin, benim, bizim gibi konuşan bizden bir yapı ile gündemde olarak halk tarzı bir parti oldu yahut olmaya çalıştı.
İlk döneminde kendi içlerinde gönül vermiş olan insanlarında tabir ettiği üzere ?? hadi ben gidiyorum Milletvekili adayı olup geleceğim?? diye evden çıkanların Milletvekili olduğu yeni kurulan ve kitle partisi olması hasebiyle kimsenin yadırgamadığı bir durumla adaylarını koydu ve tek başına iktidar oldu. Çıraklık döneminde küçük görünemeyecek ve kimsenin inanmadığı bir kalıcılıkla ikinci dönemine girdi. Hani derler ya ilk elin günahı olmaz doğruyla yanlışla ilk eli günahsız saydık.
Ak Parti ikinci döneminde taşların daha fazla yerine oturduğu ve lider etkisiyle halkı kucaklayan bir yapıyla radikal değişikliklere gidip farklı bir yapıya büründü sanki Cumhuriyet tarihinden beri var olan bir parti gibi ayakları yere basan bir görüntü çizdi. Bu dönem tabir edildiği üzere kalfalık dönemiydi. Çıraktan daha fazla bilgi sahibi olunan ve daha fazla yetişmiş adama sahip olunan bu dönem Türkiye?nin kendi var olma mücadelesini verdiği kaçmaktan vurmaya eli değmeyen bir görünüm sergiledi. Bizler ise dedik ki tamam Türkiye?nin belli başlı problemleri var ve bunların aşılması lazım bunlar aşılırsa eğer Türkiye, İmparatorluk geçmişine sahip bir devlet olduğunu hatırlayıp her konuda çığır açan hamleler gerçekleştirebilir. Yine seçilenlerden çok yapılanlar ön plana çıktı. Sizler beni bilirsiniz benim Ak Partiyle olan mesafemi de beni tanıyanlar çok iyi bilirler fakat ne demişler ??Yiğidi öldür hakkını yeme.?? yine verelim hakkını Türkiye?de bir çok alanda yapılması hayal edilemeyecek şeylere imza atıldı. Arkadaşlar ya abi sende çok oluyorsun demeyin üniversitelerde başörtüsüne özgürlük bizler aramızdan ayrımcılığı kaldırdık bunu gelip başka bir hükümet değiştirmeye çalışacaktı düşünün hele bir ya çadıra sokarlar düşürürler, ya tankları yürütür düşürürler, ya piyasalarda manüplasyon yapar düşürürler bir şekilde illa ki düşürürlerdi.
Ak Partinin üçüncü dönemine bakacak olursak sevelim yahut sevmeyelim Türkiye tarihindeki en büyük liderlerden biri olan Recep Tayyip Erdoğan seçim startını verdiğinde bizlere bir söz vermişti bizi heyecanlandıran işte ustalık dediğin dönem böyle olur dedirten. Neydi o söz: ?? sizin istediğinizi aday edeceğim.?? Osmaniye çapında bizi ilgilendiren kısmı ile duruma bakacak olursak eğer yapılan anketler ve temayül yoklamasından birinci sırada çıkan Mücahit Durmuşoğlu, temayül yoklamasında ikinci sırada çıkan Hüseyin Karalar listeler açıklandığında listede yoklardı. Şimdi sorarım size hadi biri olmadı dediğimizin peki ya ikisi birden neden olmadı?
Mücahit Durmuşoğlu?nu ele aldığımızda ikinci dönemde yapılan temayülde de birinci sırada çıktığını biliyoruz. Sıraya koyulmamasına rağmen teşkilatları tek tek gezip küslük yok parti bizim partimiz sahip çıkacağız diyen, hastamıza sağlık dileyen varsa bir durum elinden geleni yapan, aşımıza ve işimize göz diken değil yardımcı olan, bizim içimizden biri senin benim gibi çapa yapmış 21 senedir Ankara?da olmasına rağmen bayram seyran kaçırmamış, telefonları 24 saat açık olan dişimiz ağrısa acaba ne yapabilirim diye dertlenen, yanına gittik mi güler yüzünü esirgemeyen en azından sekreterine telefonunu açtırıp ??yok de?? dedirtmeyen, açamadığı zaman mutlaka geri dönen, öğrencisinden, ihtiyarına, mağdurundan, amasına bizimle sevinen, bizimle üzülen gözleri bizim gibi bakan bir Osmaniye sevdalısına verilmeyen şansı kısaca bizim istediğimize ??yok kardeşim olmaz?? diyen bir durumu ne ile anlatmanın mümkün olduğunu açıklamak namümkün.
Artık zamanı geldi!
Osmaniye?nin evladını yine Osmaniye?nin beklediği hizmete kavuşması için, Osmaniye?de de Adana, Kahramanmaraş, Hatay gibi değişimin yaşanması devletten beklediği desteğin alınması, adına yakışır şekilde değerlendirilmesi için halkın istediğinin yapılmasını arzu ediyoruz.
Ak Parti?nin Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan?ın Cumhurbaşkanı seçilmesi ile arkasında kuvvetli bir lider algısı olmadığının hepimiz farkındayız ve Ak Parti?ye Türkiye?nin yüz karası olan ??Darbe Anayasasını?? değiştirmesi için kişilerinde potansiyelleri lazım. Osmaniye?mizde potansiyeli olan, sadece ilçesi olan Kadirli ile sınırlı kalmaksızın her yere yetişmeye çalışan Mücahit Durmuşoğlu?nu aday olarak bekliyoruz.