04.01.968 yılında Komünist bölücüler tarafından şehit edilen Osmaniyeli Ruhi Kılçkıran?ı her yıl Ocak ayında mutlaka anarım. İlk Ülkücü-Milliyetçi şehit olarak bilinir. 07 Ocak tarihi de hatırlanmasını istediğim bir tarihtir. Şimdi diyeceksiniz hoca ne bencil Osmaniye?nin Kurtuluş tarihi olan 07.01.1922 yi dile getirmeye çalışıyor. Tabii ki niyetim öyle değil.Ya niyetim Demokrat Parti(DP)?nin kuruluş günü olan 07 Ocak 1946 tarihine mi vurgu yapmaktır? Çok Partili hayata geçişin ilk adımını hatırlasak ne olacak hatırlamasak ne olacak?Sahi yukarıdaki olayları ve tarihlerini bilsek bize ne faydası olacaktır ki?Ülkücülüğü-Milliyetçiliği/Ulusalcılığı-Vatanseverliği ?Şehitler ölmez Vatan bölünmez? sloganından ibaret zannedenler için yukarıdaki tarihlerin fazla bir anlamı olmayabilir. Aynı şey Atatürkçülüğü 10 Kasımlarda Anıtkabirde ?Atam sen kalk ta ben yatam? sloganı atmak zannedenler için de geçerlidir!Sizce kendilerini Ülkücü-Milliyetçi/Ulusalcı-Vatansever/Yurtsever-Atatürkçü diye tanımlayanlara ağır eleştiride mi bulunuyorum? Adı geçen bu sosyal grupların Gazeteleri, Televizyon Kanalları, Dergileri, Fikir Adamları, Yazarları, Çizerleri, Dernekleri, Vakıfları var mıdır? Pekâlâ, gençlere sahip çıkacak girişimleri var mıdır? Yurtlar, Dershaneler, Okullar?! Ya ekonomik güç olacak teşebbüsleri var mıdır? Ülke ve Millet için ileriye dönük bir projeleri var mıdır?İleriye dönük projeden vazgeçtik, kısa vadeli meselelere çözüm üretiyorlar mı?Neyse onları vicdanlarıyla baş başa bırakıp kendimiz ?bize ne faydası olacaktır ki?? sorusuna cevap bulmaya çalışalım.İlk olayı ele alalım. Merhum Kılıçkıran?dan sonra 1980 yılına kadar 5000 den fazla Vatan evladı kara toprağa verildi. Ciddi anlamda o olayların tahlili yapıldı mı? Bilimsel anlamda Üniversitelerimiz o yılları mercek altına aldılar mı? Sorgulayalım! ?Hubbül vatan min-el iman? vatan sevgisi imandandır demekle her şey hallolmuyor. İkinci olayı göz önüne alalım. 7 Ocak 1922 tarihini bir şehrin düşman işgalinden kurtuluşu olarak ele alırsak yanlış yapmış oluruz. Burada Emperyalizme karşı verilmiş bir savaşı görmeliyiz. O günün şartlarında silahlı işgal ile yapılan Emperyalizmin bugün Kültür Emperyalizmine dönüştüğünü anlamamız ve anlatmamız lazımdır. O zaman kurtuluş bayramlarını Emperyalizme karşı savaşın zaferi olarak düşünürken, Kültür Emperyalizmine karşı da almamız gereken tedbirleri bulabilmeliyiz. Üçüncü tarihe gelecek olursak; çok partili siyasi hayatın kıvılcımının atıldığı tarihi unutmak ileride başımıza gelecekleri hak etmek demektir. Haydi, 1950 öncesine gidelim! Tek Partili rejimden bunalmış halk kitleleri bir soluk istiyorlar. İstedikleri soluğu da DP de buluyorlar. DP?li yıllar sadece 1950?1960 arası olarak aklınıza gelmesin. AP (Adalet Parti)?li, ANAP(Anavatan )?lı ve DYP(Doğru Yol parti)?li yıllar da Türkiye?nin DP zihniyetini devam ettirdiği yıllardır. Okula, Camiye ve Kışlaya Siyaset girmesin anlayışındaki Menderes?li, Özal?lı , Demirel?li yıllar. Büyük Türkiye sevdası onlara bu ülke için neler yaptırmadı ki!Neden tarihi üç olayı ele aldım? ?Tarihini bilmeyenlerin Coğrafyalarını başkaları çizer? sözü bana çok gerçekçi gelir de, ondan! Mutlaka tarihimizi bilmeliyiz. Sadece bilmekte yetmez. Tarihin tekerrür etmemesi için de gereğini yapmalıyız! Bunun da ilk adımı okumak, anlamak, muhakeme etmek ve sorgulamaktır. Mesela son on yılı sorgulamaya ne dersiniz?