Bu yaz döneminde üç kitap bitirdim. Dördüncüsünü (Kültür ve Dil, 1982, Mehmet Kaplan) okumaya başladım. Montesquie ?okuma ile üzüntülerimi gideriyorum? diyor. Ben anlam veremedim. Sahi sizlerde üzüntülerinizi gidermek için mi okuyorsunuz?Aslında Okuma Alışkanlığımız hobiden öte bir şey olsa gerek! Bakınız Okuma amacımızı Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyelerinden birisinin sözlerinde bulabiliriz. Prof.Dr.İbrahim Ortaş okuma alışkanlığı ile ilgili bir yazısında ?Yaşamın farkına varmak, olayları sentezlemek veya analiz etmek için, belirli bir bilincin oluşması, yaşamdan zevk almak için okumak ve mutlaka okumak gerekir. Aksi takdirde Uğur Mumcunun meşhur sözü olan ?bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunur?.Maalesef birçok kişinin TV ekranlarında veya birilerinden duydukları bir iki ifadeyikullanarak uluorta konuştukları görülmektedir.? diyor.Bu yaz sezonunda zevkle okuduğum ilk kitap Eğitimci-Yazar Nazım Peker?in ?Almanya?da Türk olmak (Türke zu sein in Deutschland)? adlı kitabıydı. Öncelikle kimdir Nazım Peker? Selçuklu Türklerinin başkenti Konya?nın yetiştirdiği değerli bir eğitimcidir. Emekli bir öğretmendir.Bilirsiniz Camiden eve, evden Camiye zaman öldürüyoruz diyen, aslında kendi ölümlerini bekleyen emekli öğretmenler var. Birde Öğretmen evinde zaman geçiren emekli öğretmenlerimiz vardır. Allahtan ki Peker hoca iki guruba da girmez. O bu millete hizmet etmek istiyorsan, elinden gelen işle başla diyen Gaspıralı İsmail?in izindedir. Yani ona emeklilik yoktur. Okur, yazar, araştırır seminerler verir. Çeşitli konularda araştırmalarını yapar bir gün bakarsınız bir Sivil Toplum Kuruluşunda sohbette, başka bir gün yerelde de olsa bir TV programındadır. 1983?1989 yılları arasında Almanya?da Öğretmenlik yapan Peker hoca oradaki Türklerin sorunlarını da inceler. Yurt dışına çıkan her vatandaşda olduğu gibi onun da Milli ve Manevi duyguları had safhadadır. ?Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti? söylemini Nazım Peker hocanın Almanya?daki yaşantısında görebilirsiniz.Buna en güzel örnek gittiği şehirdeki Camide geçen olaylardır. İsterseniz sözü Peker Hocaya bırakalım.Sayfa 8: ?? Ara sıra da kim olduğu belli olmayanlar cüppeyi giyip minbere çıkıyordu. Bu çıkanların çok azı normal namaz kıldırıyor, ekserisi de siyaset yapıyor, cemaat propagandasında bulunuyordu. Bazıları öyle ileri gidiyor ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, hakarete varan küfürlü sözler söylüyordu. Devletin ?kâfir Devlet? olduğunu bile söyleyenler vardı. O zamanın Devlet ve Hükümet Adamlarına Sayın Özal ve Sayın Demirel?e galiz küfür ve hakarette bulunanlar bile çıkıyordu. Bütün bunları sineye çekiyorduk.? Sayfa 9: ?Bizim caminin kürsüsünden, Rahmetli Özal?a ?Domuz?, Demirel?e ?kâfir? diyenlerde olmuştu. Buna çare bulmalıydık. Zaman zaman müdahale ediyordum.? Daha fazlasını kitaptan okuyabilirsiniz. Ama yinede duramayacağım. Bizim hoca zekâsını ortaya koyar. Konya?ya geldiğinde Öğretmen evinde bir arkadaşını bulur. Ondan hutbede okunması gereken duaları Türkçe olarak yazdırıp getirmesini ister. Almanya?ya tekrar dönünce, ne mi olur?Konya bozkırlarından giden Türk Öğretmen azimle çalışıp bir irade ortaya koyar. Bölücüler, bozguncular, istismarcılar artık değil minbere çıkmak o camiye bile gelemezler.İlginç, akıcı bir üslupla yazılmış bu kitabın yazarıyla iletişim için telefon ve e-posta adresi; e-posta : nazimpeker@mynet.comCep Tel : 0532 327 4860