Birkaç gündür ortalık toz duman, bağırıp çağırmalara zaten alışık bir millet olduğumuz için, bu kargaşa ve karışıklık ortamı bizlere bir şey anlatmıyor. Sadece seyirci olarak izliyoruz. Nedir bu telaş, nedir bu celallenme? Hem de kime, neye karşı bu hiddet? Efendim iktidar partisi yandaşları sahibinin sesi gazetelere, kökten ABD ve AB taraftarı olan yazarlara, aydınlara bakarsanız zannedersiniz büyük bir tabii afetle karşı karşıyayız. Alt tarafı "Ankara`da hâkimler, savcılar ve hukuk var." dedirtecek cinsten bir olay olmuş. İktidar partisi aleyhine kapatma davası açılmış? Açılamaz mı? Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olmayan bir yetki mi kullanmış, savunmayı almadan partiyi mi kapatmış! Aksine bir takım iddialara karşı savunma isteniyor. Bu belki de demokrasinin güzelliği, iktidar partisi bile bağımsız Türk adaleti karşısında hesap verebilecek! Suç unsuru yoksa gerçekten Aklanacak, değilse sonucuna katlanacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını bu onurlu görevini yaptığı için kutlamak lazım. Dava muhatabı kesimlerin sanki suçlu telaşı ile nerden çattık bu kayaya hem de Yalçın kaya`ya düşüncesiyle Türk Adaletini yıpratmaya yönelik sözleri ve davranışları sadece ülkemize zarar verir. Ulaşmaya çalıştığımız Avrupa medeniyetinde geçtiğimiz yüzyıllarda yaşanan bir olayı hatırlarsak bu olayı daha iyi değerlendiririz diye düşünüyorum. " Prusya kralı bir kır gezisinde doğal güzellikleri olan bir yerde bir değirmen görür. Değirmeni değerinin üstünde bir para teklif ederek almak ister. Değirmenci kabul etmez. Kral kimliğini açıklar hatta gerekirse zor kullanarak değirmeni alacağını söyler. Değirmenci ise aynı kral döneminde yapılan hukuk reformuna dayanarak, ` Zorla da olsa değirmenimi alabilirsiniz, ama BERLİNDE HÂKİMLER VAR !` der. Bunun üzerine Kral Frederik hukukun kendisi içinde geçerli olduğunu düşünerek daha ilerde bir yer alır ve oraya saray yapar. Saraya da o değirmencinin adını verir. Sans-soci Sarayı !" Bizde bu çağda, hatta bugün aynı olay ülkemizde olsaydı, kendisini seçilmiş kral zanneden kişi veya kişiler eminim ki değirmenciye " Artistlik yapma lan. Al Ananı da git !" derdi. Hukuk istiyorsak, adalet istiyorsak adalet mekanizmalarını çalıştıralım. Bir gün herkese lazım olur. Adı ister Abdurrahman YALÇINKAYA olsun ister başka bir isim, bizler bilmeliyiz ki Ankara`da hâkimler, savcılar ve hukuk var, ülkemizin her tarafında olduğu gibi. Alman köylüsünün yüz, iki yüz yıl önce söylediğini bugün bizde gururla söyleyebiliriz. "Ama Ankara`da hâkimler var."