Bakan Çiçek Kırşehir`de

Bakan Çiçek Kırşehir`de

KIRŞEHİR - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Millet ne derse o olur. Ama bugün olmuyor. Bugünkü anayasada egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olmadığı ortada" dedi.`Demokrasi İçin Evet Platformu`nun daveti üzerine geldiği ile Kırşehir`in Mucur ilçesinde konuşan Cemil Çiçek, "Türkiye önemli bir ülke. Birleşmiş Milletler`e bağlı 191 ülke var. Bunlar üç ayrı gruptadır, lig gibidir. Türkiye çok şükür üçüncü dünyaları arasında değildir. İkinci sınıftaki ülkelere ise bunlara gelişmekte olan ülkeler diyoruz. Bunlar emekleme safhasındadır, düşe kalka yürür. Bazen demokrasi var gibi gözükür, arkasından darbeler gelir, sil baştan her şey sıfırdan başlar. Bir yere gelir bir darbe, bir iç savaş, bir başka kargaşa, biraz düşer, biraz kalkar, orada da böyle bir yapı vardır. Dünyanın bir çok ülkesi de bu sınıftadır. 191 ülkenin içinde bir kısmı da birinci sınıf, birinci ligde oynayan ülkelerdir. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasındayken, sizlerin katkı ve desteği ile bugün birinci sınıf ülkelerdir. 20 ülke vardır bunlarda gelişmiş ülkelerdir. Bu 20 ülke arasında bir de şampiyon olmuş 7 ülke vardır. Türkiye bugün gelişmiş 20 ülkeden bir tanesidir. Hedefimiz geliş 7 ülke arasına girmektir. Biz istiyoruz ki cumhuriyetimizin kuruluşunun 100`üncü yılında yani 2023`te şampiyonluğa oynayan ilk 10 ülke arasında olsun. Milletimiz buna layıktır, devlet olarak bunu hak ediyoruz. Bu gelişmiş yedi ülkeye baktığımız da bunların tamamı demokrasi ülkesidir. Hem de birinci sınıf demokrasiye sahiptir. Bu ülkeler Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Kanada. Hiç birisinde diktatörlük yoktur, hiçbirisinde darbe lafı telaffuz edilemez. Hiçbirisinde milletin kararına karşı ona hizmetle mükellef olan hiçbir kurum ve kesim millete saygısızlık edemez. Orada söz de milletindir, karar da milletindir. Millet ne derse odur. Bu nedenle dünyada gelişmiş ülkeler arasındır. Türkiye bu yönde çok büyük engeller oldu, bugün de zaman zaman bir çok sıkıntılarla karşı karşıyadır. Bu nedenle 12 Eylül birinci sınıf demokrasiye sahip olabilme noktasında önemli bir aşama olarak görülmektedir. Bu milletimizin kararıdır. Eğer malzemeniz üçüncü sınıfsa, birinci sınıf inşaat olmaz. Üç gün sonra boyasıda, cilası da dökülür. Çatısı da akar. Eğer biz birinci sınıf takım isek, birinci ligde oluyorsak, toprak sahada oynayamayız. Tribünü olmayan, aydınlatması olmayan, giyinme soyunma odası olmayan bir sahada oynatmazlar, böyle bir lige de almazlar. Türkiye halen demokrasisi ağır aksak yürüyen, bir çok noktada sıkıntı olan, bir çok noktada engeller olan bir ülkedir. Soğanın acısını yiyen değil, soyan bilir derler. Devleti yönetenler hep şikayet etmişler, belli bir süredir devleti yönetenler bu sıkıntıyıhissetmişlerdir" dedi."Bir ülkenin sorunlarının temel kaynağı anayasadan başlar" diye devam eden Çiçek, "Eğer anayasanın üçüncü sınıf bir anayasa ise birinci sınıf demokrasi, ve devlet yönetimi işlemez. Bugün dünyada yürürlükte olan ve hamlen tartışılan bir anayasa var o da 12 Eylül 1982 anayasasıdır. Hem bu anayasa yürürlüktedir, hem şikayet edilir. Bu anayasaya her siyasi parti şikayetçi olmuştur. Herke bu anayasa bize dar geliyor demiştir. Bu anayasanın değişmesi gerektiğini söylemeyen yoktur, siyasi partiler, meslekörgütleri, sendikalar herkes söylüyor. Ama anayasa değişikliği konusunda Türkiye`nin gündeminden çıkartamıyoruz. Bu nedenle bu anayasanın her yerinde bir ses geliyor. 28 yıldır yürürlükte olan bu anayasa 16 defa değişmiştir. O kadar çok tamirhaneye gitmiştir. Bir gün egzozundan ses geliyor, gürültüden patırdır gidilmiyor, onu değiştirtmişiz. Ertesi gün motorundan ses geliyor onu düzeltiyoruz, ertesi gün kaportası bozulmuş onu yaptırıyoruz. Dikiz aynası uymuyor, lastik kabak olmuş. Öyle bir anayasa ileTürkiye yoluna devam edemez, etmesi mümkün olmaz. Çünkü 16 defa değişmiş. Kim değiştirdi? İktidara gelenler. Anayasa değiştirmeyince de iş yapamazsınınız. 83`ten bu yana 16 defa değiştirme, bu arabayı. Bu anayasanın değişmesi konusunda bir mutabakat var. Herkesin konuştuğu, herkesi tartıştığı, fikirlerini paylaştığı, uzlaştığı bir anayasa olsun istiyoruz. Ama bugüne kadar yapamamıştır, bu siyaset kurumunun eksikliği ve ayıbıdır. Bundan herkes payını almalıdır. Ama bu anayasa sorunların kaynağıdır. Bir kısımgerginliklerin, kırgınlıkların yumruk sıkmaların temel kaynağı bu anayasadır. Bu anayasa değişmezse rejim bunalımı olur dendi, ama bu yapılmadı. Bu nedenle e-muhtıralar oluyor. O ne diyecek, bu ne diyecek diye değişlik yapılmamıştır. Millet ne diyecektir? Biz millet adına iş yapıyoruz. Kayıtsız şartsız milletindir diyoruz. Kayıtsız şartsız filanca kurumun, filanca kesimin demiyor ki. Ben millete hesap veriyorum. İşin sahibi millettir, rejimin sahibi millettir, devletin sahibi millettir. Onun dışında hiç kimsenin özel garantisine, sigortasına ihtiyaç olmaz. Bu anayasada herkesin söz hakkı var, herkese özel imtiyaz var, herkese özel imkanlar verilmiş, yasanın imtiyazı var, yürütmenin imtiyazı var, yargının imtiyazı, ayrıcalığı var, imtiyazı olmayan tek imtiyazı olmayan hakkı yok. Diğer yandan kayıtsız şartsız milletindir. E değil, kayıtsız şartsız milletin değildir. Oraya buraya vermişler ama millete vermemişler" ifadelerini kullandı.Millete güvendiğini ifade eden Cemil Çiçek, "O şimdi her şeyi bildiğini zannedenler var ya, doğru kararlar verdiğini zannedenler var y,a onlara buradan tek bir şey söylüyorum; benim insanımın feraseti, sağduyusu onların diplomasından elli defa daha kalitelidir, daha geçerlidir. Benim milletim hiçbir zaman yanlışın arkasında olmadı. o yanlışı yapanlar iki anahtara sahip olanlardır. Ama onlar size hesap vermezler, bu meydana gelip konuşmazlar. Zaten siz onları göremezsiniz. Onlardan şikayet edecek olsanız`git, bildiğiniz yere şikayet edin` derler. Zaten o zaman da sakalı bıyığa şikayet etmiş olursunuz. Bunun için birinci ligte olan ülkeler anahtarın üçü de milletin elinde olduğu ülkelerdir. Sözü de söyleyen de odur, milletin dediği de odur. Bir metrelik bir daire çizmişler, siyasetçilere ülkeyi yönetenlere diyorlar ki `bu dairenin dışına çıkamazsınız` diyorlar. Ama bu çap yetmiyor artık, Türkiye büyük bir ülke haline geldi. Bunda herkesin katkısı var herkese teşekkür ediyoruz" dedi.Türkiye`nin şu anda bir günde 750 milyon kilovat saat elektrik tükettiğini kaydeden Çiçek, "Türkiye kırık dökük bir anayasa ile bu kadar enerji tüketir hale geldi. Türkiye 2023 yılında hedefimiz günde 750 milyon kilovat saat tüketmektir. Enerji demek güç demektir, enerji demek refah demektir. Gücünüz yoksa, takatınız yoksa acımasız dünyada düşene gelen bir tekme vurur, giden vurur. Hesabımızı buna göre yapacağız, kitabımızı buna göre yapacağız. Siz buna göre hesap kitap yaparsınız, ihale yaparsınız ihaleyi durdurma kararıyla sizin işini çıkmaza sokar. Bunun zararını kimse yapamaz. Türkiye 1983`le birlikte bir devrim yaptı. Özelleştirmeyi başlatan Türkiye PTT`nin T`sini 25 milyar dolara satacaktı. Bu öz kaynakla Türkiye belki bugünkünden en az bir misli daha güçlü olurdu. Özelleştirmeyi yapamadı, devletin 25 milyar doları gitti, 57`nci hükümet döneminde bunu 2-3 milyar dolara satıldı. Bu kayıpların sorumlusu kim? İktidarlar yapmak istedi, yapamadı. Nereden kaynaklandı? Anayasadan kaynaklanıyor. 12 Eylül 1982 anayasası bize dar geliyor. O zaman giydiğimiz ayakkabı 38 numaraydı, bugün42 numara oldu. 38 numara ayakkabı ayağını sıkıyor, dar geliyor, nasırdan yürüyemezsiniz" diye konuştu.



Güncel 25.10.2016 05:45:49 0

İlginizi Çekebilir

1

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Mersin'de konuştu:

2

"İyilik Korosu" Türkan Şoray ile Mersin'de aynı sahneyi paylaşacak

3

Hatay'da tır dorsesinde 220 bin adet uyuşturucu hap ele geçirildi

4

Bozyazı ilçesinde kamyonetle çarpışan motosikletin sürücüsü yaralandı

5

Dünya 9-17 Yaş Grupları Hızlı ve Yıldırım Satranç Şampiyonası Antalya'da başladı

6

Hatay'da Türk Kızılay ve Kore Kızılhaçından depremzede çocuklara etkinlik

7

Akdeniz'de görülen Hint-Pasifik kökenli oluklu yengeçler İskenderun'da inceleniyor

8

Kahramanmaraş'ta lise öğrencilerine Sahil Güvenlik Komutanlığı tanıtıldı

9

Burgan Bank, Great Place to Work Sertifikası'nın sahibi oldu

10

Borusan Otomotiv sektörel dönüşümü değerlendirdi