Yıllar önce bir açılış yemeğinde vatandaşın birisi Süleyman Demirel ölünce kurban keseceğim demişti! Şimdi kurban kesti mi bilmiyoruz! Herhalde kesmemiştir.
Aslında hikâyeyi baştan anlatmak daha iyi olur. Birkaç yıl önce bir konut tanıtım programına davet edilmiştik. O konutların ahşap işlerini yapan firmanın sahibi ile yan yana oturuyorduk. Masamızdaki bazı kişiler anlaşılan önceden tanışıyorlardı. Konu hemen politikadan açıldı. Derken o firma sahibi nedense yukarıdaki kurban kesme lafını etti. Biz bu lafın altında kalır mıyız? Yeni tanışmış olsak bile yanlışa yanlış demek bizim hakkımız.
Hemen o kişiyi tasdiklercesine konuşmaya başladık. ?Evet, Demirel bunu hak ediyor. Seydişehir Alüminyum Fabrikasından Konya TÜMOSAN Fabrikasına, Demir Çelik Fabrikalarından Petrol Rafinerilerine, 1.Boğaz Köprüsünden Keban Barajına, (Güney Anadolu Projesine) GAP?a kadar enerji ve sanayileşme için yapılan her şeyde imzası vardır. Türkiye Otomotiv Sanayisine onun döneminde girmiştir.? Dedik.
O kişi ?aman hocam biz babadan dededen DP, AP geleneğinden geliyoruz. Beni Demirel düşmanı zannetme? demişti. İlginç değil mi?
Bir defasında da başka bir Üniversiteden Selçuk Üniversitesine ziyarete gelen bir öğretim üyesiyle benzer bir diyaloğumuz olmuştu. Selçuk Üniversitesi kampusundaki bir binada Süleyman Demirel ismini görünce o kişi ?aslında bu ismi binalardan silmek gerekir? demişti. Biz yine aynı taktik ile ?haklısınız zararlı (!) fikirleri vardı? dedik. Sadece bir örnek verdik. ?Camiye, Kışlaya ve Okula siyaset girmemelidir.? İkinci örnek verecek olsak onun kalkınmış ?Büyük Türkiye? idealinden bahsederdik.
Zaten verdiğimiz bir örnek bile o öğretim üyesinin ettiği laftan pişmanlık duymasına yetmişti!
Başka anekdotları da anlatalım mı?
Haydi anlatalım. Farklı görüşlere sahip iki akademisyen arkadaşın bizden istekleri olmuştu. Onların derdi merhum Demirel başbakan iken ona haksızlık yaptıklarına inanıyorlardı. Onlara ?Nasıl yani?? diye sormuştum. Öyle ya onun başbakanlığında arkadaşlarım öğrenciymişler. Öğrenciler bir başbakana nasıl haksızlık yapabilirler ki? Sonradan öğrendik. Meğerse onun aleyhine çok konuşmuşlar!
Arkadaşlarım gençliklerinde merhumun ne icraatlarının farkına varabilmişler ne de onun söylemlerini anlayabilmişler! Ancak yaş haddinden emekli olacakları dönemde merhumun değerini anlamışlar! Bundan dolayı ondan helallik dilemek istiyorlardı.
Tabi biz böyle bir helalleşme ortamı sağlayacak durumda değildik. Onun ölümünden sonra o emekli akademisyenler bizi arayıp hem baş sağlığı (!) dilediler, hem de helalleşemedikleri için üzüntülerini dile getirdiler. Sizce de ilginç değil mi?
Elbette merhum Demirel ?sözde, sıradan bir devlet? adamı değildi. Gerçek bir devlet adamıydı. Mesela şöyle bir felsefeye sahipti. Hatırladığımız kadarıyla sözlerini aktarmaya çalışalım. ?Devlet baş, hükumet ise şapkadır. Şapkayı yıpratabilirsiniz ama başınızı yani kafayı yani Devleti korumak lazım? derdi.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra Merkez Sağ Geleneğinden gelen hem kendi partisi (DYP) Doğru Yol Patisine hem de (ANAP) Anavatan Partisine karşı tarafsız durdu. Aslında bütün partilere ?Tarafsızlık (Cumhurbaşkanlığı) yemininin? gereğini yaptı. Hepsine eşit mesafede olduğunu gösterdi.
Hürriyetçi bir düşünceye sahipti. Örneğin ? Yollar yürümekle aşınmaz? sözünün değerini bizler anladık mı? Demokratik hakkını kullanarak sokakta hak arayanlar o sözün anlamını eminim son yıllarda daha iyi anlamışlardır!
Hürriyetçi dedik ya sizce onun dönemlerinde Hür Basın var mıydı? Yazarlar, gazeteciler, onun aleyhine bir şey yazabiliyorlar mıydı? Karikatüristler onu eleştiren çizimler yapabiliyorlar mıydı? Onun zamanında Demirel-okrasi değil Demokrasi vardı desek çok mu abartmış oluruz? Türk Milletinin Başı sağ olsun, Türk Siyasetinin Babasına Allah rahmet eylesin.