?Yepyeni bir üslup, yeni bakış açısı ile yeni bir kadın yazar doğuyor. Doğuyor değil doğmuş demek daha uygun. İnşallah diğer potansiyel kadın yazarlarımıza da örnek olur. Yazar Esin Tepebaşılı hanımın yeni eserlerini bekleyelim. Yazımızı da ona başarılar dileyerek bitirelim.?
Yukarıdaki satırları ?Bohçadaki Kanaviçe? adlı kitabı tanıtırken yazmışız. Dahası 16 Ocak 2013 tarihli yazımızın son satırları. Son satırımızda başarı dilerken yeni eserler beklentimizi, başka bir deyişle temennilerimizi dile getirmişiz.
Sağ olsun yazar Esin Hanım temennilerimizi boşa çıkarmamış. İkinci eserini okuyucularına sunmuş. Sular seller gibi akıcı üslubuyla yine yapacağını yapmış. Arka arkaya hikâyelerini sıralamış. Kullandığı dil deseniz Anadolu kokuyor. Dilde hiç yapaylık yok. Her kelime doğal bağlamında kullanılmış.
Kitaptaki bazı hikâyelerin başlıklarını hatırlatalım.?Ihlamur kokulu ev? ?Bir aşk masalı? ?Çiğ köfte çiğ köftedir? ?El aşı el kuşu? bunlar ilk anda gözüme takılan başlıklar. El aşı el kuşu başlıklı hikâyeden birkaç satır alalım.
?Bir gün Aliye, döndü dolaştı konuyu Emine?ye getirdi.
----Eninde sonunda olacak. Allah?ın emri. Bu kızlar el aşı el kuşudur. Kısmeti çıkarsa ver de kurtul! Allah korusun çok da güzeller, yaşı da on dört olmuş. Sen bakacağına sahipleri baksın. Babalarından ümidini kes.
----Yaşadıklarımız yetmedi mi, demiş Emine.
----Ziyan olmadan, ver gitsin demiş Aliye.?
Daha fazla uzatmayalım. Hikâyenin tamamını kitaptan okursunuz. Bir de kitabın arka sayfasındaki sözlere bakmaya ne dersiniz?
?Develer pirelenirken, pireler devleşmiş. Bunları gören kör zaman ile topal talih birbirinin omuzuna binmişler. Biri görmüş göstermiş, öbürü yürümüş gitmiş. Deve ile pire kala kalmış, tıngır mıngır analarının beşiğinde.?
Aslında bu satırlar neyin ifadesidir, bilir misiniz? Anadolu hikâyeciliğinin geldiği noktanın ifadesidir. Tam anlatamadım gibi geldi! Türk hikâyeciliğinde yeni bir soluk filizleniyor demek belki daha uygun olur. Bu ikinci kitap olduğuna göre artık yeni soluk filizlendi de diyebiliriz.
Esas mesele nedir bilirsiniz. Milletin ufkunu açacak bilim adamlarına, yazarlara, aydınlara, sanatçılara ihtiyaç var. Okuyan, araştıran, düşünen ve sorgulayan nesiller ancak bu milleti gelecek yüzyıllara taşıyabilirler.
Pekâlâ, bu nasıl gerçekleştirilecek? Herhalde biat kültürü ile yetişen (eğer var ise!) nesillerle olacak değildir. Hali anlayan ve istikbali görebilen ufku geniş yazarlar elbette geleceğimizin şekillenmesinde önemli rol oynayacaklardır. ?Fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür? nesillerin yetişmesi sadece öğretmenlerle sınırlı olamaz, herhalde.
Şimdi diyeceksiniz ki hepsi hepsi iki hikâye kitabı olan bir hanım yazara ne kadar fonksiyon yüklediniz? Aslında öyle değil, bu satırlar diğer bey veya hanım yazarlar için de geçerlidir.
Ama ?Marifet iltifata tabidir.? sözümüzü unutmayalım. O söze göre diğer hanımlara örnek teşkil edecek bir çalışmayı övmeyi bir görev addediyorum
Övmek belki biraz hafif bir tabir oldu. Çünkü övgüden öte bir tabir kullanmak daha uygun düşerdi.
Yazımızı yine sayın yazara başarılar dileyerek bitirelim. Sadece başarı dilemek yetmez, yeni eserler de beklediğimizi bildirelim.
Not: ?El aşı, el kuşu? =hikaye= Esin Tepebaşılı Çizgi Yayınları 2013