ISTANBUL (AA) - Uzmanlar, kisinin hayatini olumsuz etkileyen agrilarin ilaç, istirahat ve fizik tedavi yöntemleriyle geçmemesi halinde girisimsel yöntemlerle yüzde 90'a kadar azaltilabilecegini belirtiyor.
Bayindir Saglik Grubu'ndan yapilan açiklamada, bireylerin uyku düzenini, aile ve sosyal yasantisini, is verimini ve günlük yasam aktivitelerini sürdürmesini etkileyerek yasam kalitesini düsüren agrilarin, hayati pek çok anlamda olumsuz etkiledigi bildirildi.
Bu nedenle agrinin kontrol altina alinmasinin; bireyin rahatlamasi, yasam kalitesinin yükseltilmesi ve komplikasyonlarin azaltilmasi açisindan büyük önem tasidigi anlatildi.
Çesitli sebeplerle yasanan agrilarin kisilerin hayatlarini pek çok anlamda olumsuz etkiledigi kaydedilen açiklamada, su bilgiler yer aldi:
"Insanlarin geçmisteki deneyimleriyle baglantili, duyusal, hos olmayan bir duygu olan agri, bireyleri fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden etkiledigi için kontrol altina alinmali. Kronik agrilar hastalarda anksiyete, hareketlilikte azalma, istah bozuklugu, sosyal bozukluklar, depresyon, uyku bozuklugu ve is hayatinda kisitlamalar gibi pek çok fiziksel ve psikolojik etkiye yol açarak yasam kalitesini düsürüyor. Bu yüzden kroniklesen agrida, psikolojik mekanizmalar agirlikli olarak rol oynuyor ve tibbi tedaviler öncesinde siklikla psikolojik-psikiyatrik degerlendirme gerekli oluyor."
Açiklamada, agrilarin genellikle süresine göre akut ve kronik agri olarak ikiye ayrildigi belirtilirken, akut agrinin doku hasariyla olustugu ve iyilesme sürecine uyumlu olarak ortadan kalktigi bildirildi.
Hastalik veya hasar ortadan kalktigi halde agrinin devama etmesi halinde gerçek sebebin arastirilmasi gerektigi vurgulanan açiklamada, "Hastalik ortadan kalktiktan sonra agrinin üç aydan daha fazla devam etmesi halinde ise buna kronik agri deniyor. Kronik agri, iyilesme sürecinden sonra da devam eden agri olarak biliniyor." uyarisinda bulunuldu.
- "Girisimsel yöntemlerle agrinin yüzde 90'i yok edilebilir"
Açiklamada konuya iliskin görüsleri yer alan Bayindir Içerenköy Hastanesi Agri Merkezinden Uzm. Dr. Serdar Çatav, agri çeken bir hastaya ilaç, istirahat ve fizik tedavi yöntemleriyle yeterince yararli olunamamasi ve hastaya cerrahi girisim yapilamamasi halinde girisimsel yöntemlerin ideal bir çözüm olabilecegini bildirdi.
Girisimsel yöntemlerin fizik tedaviye ya da ameliyata alternatif olmadigini kaydeden Çatav, "Bir hastada girisimsel tedaviye karar verilebilmesi için daha önce agri kesiciler ve diger ilaçlarla çesitli tibbi tedavilerin denenmis ve sonuç alinamamis olmasi gerekir." ifadesini kullandi.
Çatav, girisimsel agri tedavisinde amacin, farkli tekniklerle agriyi ileten sinir yollarindaki iletinin durdurulmasi oldugunu belirterek, su bilgileri verdi:
"Girisimsel agri tedavisi alaninda her geçen gün yeni teknolojik gelismeler olmakta, buna bagli olarak da sinirlerin iletisini durdurmak için yapilan girisimlerdeki basari yüzdesi artmaktadir. Günümüzde agri bilimin geldigi noktayla agrilarin yaklasik yüzde 80-90'i tedavi edilebilmektedir. Is hayatinda aktif çalisma yasi olan 25-45 yas arasinda özellikle is gücü kaybi göz önüne alindiginda, agrinin ivedilikle tedavi edilmesi, yasam kalitesinin hizla geri getirilmesi amaçlanmalidir. Çünkü kisinin hayati boyunca, yemek yeme, yürüme, uyku gibi en insancil ihtiyaçlari ancak agrisiz yasanti ile saglanabilmektedir."
- "Ilaçlar yerini girisimsel tedavilere birakiyor"
Bayindir Sögütözü Hastanesi Agri Merkezinden Uzm. Dr. Ismail Gökyar, agri tedavisinde kullanilan yöntemlerin basinda gelen ilaç tedavilerinin halihazirda yerini girisimsel tedavilere birakmaya devam ettigini belirterek, su açiklamalarda bulundu:
"Daha önceki zamanlarda girisimsel tedavi yöntemleri ancak ilaç tedavisi etkin olmadiginda yapilirken günümüzde durum çok farkli. Bazi durumlarda ilaç tedavilerinin yetersiz kalmasi ve yüksek dozda uzun süre ilaç kullaniminin vücuda verdigi zararlarin da hiç azimsanmayacak kadar fazla olmasi, hastalari girisimsel tedaviye yönlendiriyor. Ilaç veya girisimsel tedavilerden hangisinin öncelikle kullanilacaginin hastaliga, siddetine, kisiye göre birçok faktör göz önüne alinarak karar verilmesi gerekiyor. Agrinin türüne göre nöropatik agri tedavisi, kanser agrisinda tedavi, myofasial agri sendromu tedavisi, siyatik agrisi tedavisi, akupunktur ve lazerle agri tedavisi gibi tedavi yöntemleri bulunuyor."
- "Bel fitiginda ne zaman girisimsel tedavi yöntemleri tercih edilmelidir?
Uzm. Dr. Ismail Gökyar, bel fitiginin tedavisinde ameliyatin ya da girisimsel yöntemlerin ne zaman tercih edilecegine deginerek, "Bel fitiginda uzamis agrinin uyusukluk veya güçsüzlük sinire basinin göstergesidir. Tedavide temel prensip basinin ortadan kaldirilmasi veya azaltilmasidir." ifadelerini kullandi.
Basinin iki nedeni olabilecegini anlatan Gökyar, su bilgileri verdi:
"Fitigin veya ödemin sinir üzerine basisi. Basi siddetli ise güçsüzlük gelisebilir. Güçsüzlük gelismesi ve artiyor olmasi genellikle ameliyat gerektirir. Güçsüzlük yoksa ameliyatsiz girisimsel yöntemlerle tedavi ihtimali yüksektir. Sonuç olarak fitigin boyutu, agrinin siddeti aslinda açik ameliyat için neden degildir. Muayenede güçsüzlügün tespiti ve artiyor olmasi durumunda açik cerrahi düsünülmelidir. Tüm hastaliklarda oldugu gibi fitigin tedavisinde de vücuda mümkün oldugunca zarar vermeyen, vücudun fizyolojisine uygun tedavi yöntemi ideal ancak geri dönüsümsüz sinir hasari ihtimali oldugunda cerrahi tedavinin en uygun sartlarda uygulanmasi gerekmektedir."
