Tam da bu günlerde sorgulayan, eleştirel düşünen gençlere ne kadar çok ihtiyacımız var. Aklı ve bilimi temel almış bir Cumhuriyetin çocukları elbette sorgulayacaktır. Elbette ?fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür? nesiller okur, araştırır, aklını kullanır, düşünür ve muhakeme eder. Yani sorgular. Zaten ?Biatçi? gençlerden en büyük farkları da budur.
Bir ülkenin vatandaşı olacaksınız hem de genç olacaksınız ve gidişatı derin derin düşünmeyeceksiniz? Daha sonra sorgulamayacaksınız! Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Her Türk genci ülkemizin kurucu lideri Atatürk?ün ?Gençliğe Hitabesini? mutlaka okumuştur. Ne okuması eminim her satırının taşıdığı anlamı kavramıştır.
Zaten yanlış hatırlamıyorsam Kültür eski Bakanlarından ve DP eski (2012) Genel Başkanlarından Sayın Namık Kemal Zeybek Gençliğe Hitabe için ?Milli Amentümüz? diye bahseder. İlginç bir ifade değil mi? DP?nin ilk (1946) Genel Başkanı ve 3. Cumhurbaşkanımız merhum Celal Bayar da ?Atatürk seni sevmek Milli İbadettir? demişti.
Burada amacımız sadece Gençliğe Hitabe ve Atatürk sevgisinden bahsetmek değildir. Zaten güzel ve süslü laflarla, ?Vatan, Millet, Sakarya? edebiyatı ile ülke kurtulacak olsaydı ülke bugünkü durumda olmazdı. Ne var durumda demeyin?
Mesela Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, Milliyetçiler/Ulusalcılar işin özüne inmeden edebiyatla uğraşırken birileri de ağabeyler, ablalar, evler, dershaneler, yurtlar, okullar, üniversiteler vasıtasıyla gençleri devşiriyorlardı! Sadece gençleri devşirme değil diğer basın, finans, sivil toplum örgütleri gibi alanlarda da faaliyetleri vardı. Şimdi diyeceksiniz evet öyle bir yapılanma vardı ama Devletimiz ve Siyasi İrade Paralel Yapılanma ile var gücüyle mücadele etmektedir.
Tabi ki yüzlerce yıllık Devlet Geleneği olan Türk Milleti kendisine karşı olan yapılanmaları, kalkışmaları tarih boyunca yenmesini bilmiştir. Gerek Paralel Yapılanma ile gerekse Bölücü Terörle mücadelenin galibi elbette Türk Devleti yani milletimiz olacaktır. Bundan hiçbir şüphemiz yoktur. İdarede hangi Siyasi İrade olursa olsun bu mücadele Türkiye Cumhuriyetinin birliğinin ve dirliğinin güçlenmesiyle sonuçlanacaktır.
Madem öyle burada biz ne yazmaya çalışıyoruz? Aslında bir özeleştiri yapalım istiyorum. Paralelci denilenler insana yatırım yapıp gençleri devşirirlerken, bölücüler gençleri ayrışma konusunda zehirlerlerken bizler ne yaptık? Siviller olarak ne yaptık? Sivil Toplum Kuruluşları ne yaptılar? Öğretmenler ne yaptılar? Üniversiteler ne yaptılar? Soru sormayı ve soru işaretini sevdim ha! Sormaya devam edelim mi?
Kendilerini Atatürkçü olarak tanımlayanlar önemli günlerde Anıt Kabir?e gitme dışında
ne yaptılar? Ülkücüler şehit cenazelerinde ?Şehitler ölmez vatan bölünmez? sloganı atma dışında ne yaptılar? Ülkücüler olunca açıklama yapmak zorundayız. 1980 öncesi gibi bir kardeş kavgası ortamı yaratılsın diyen yok. Ya tıpkı paralelcilerin yöntemiyle basın, yayın, evler, dershaneler, yurtlar, okullar vasıtasıyla Türk gençlerine sahip çıktılar mı?
Özeleştiriye devam. Milliyetçiler/Ulusalcılar Ulus/Üniter Devleti korumak ve geliştirmek için neler yaptılar? Sahi Türk Milletinin Uluslaşmayı/Milletleşmeyi tamamlaması için ne yaptılar? Bu soru sorarak derdimi anlatmakta güzel oluyormuş! Ya Cumhuriyetçilere, Sosyal Demokratlara ne demeli? Özellikle de Milliyetçi, Muhafazakâr Merkez Sağ (DP, AP, ANAP ve DYP) geleneğin mensuplarına ne demeli?
Çare nedir? Çare tabii ki insana yatırım yapmaktır. Hani bir söz vardı. Neydi o? Hatırladım. ?Bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir.? Bu sözün üzerine de bir şey söylenmez ki! Bizim baştan beri anlatmaya çalıştığımız tek cümlede özetlenmiş. Bu sözü yukarıda özeleştiri yapalım dediğimiz kesimler şiar edinmelidirler.
.Türkiye Cumhuriyetinin ilk 100. yılına kaç yıl kaldı? Yoksa ilk paragrafta bahsettiğimiz aydın, aklını kullanan, okuyan, araştıran, düşünen ve sorgulayan gençlik yetiştiremedik mi? Siz bakmayın eleştirilerime. Aslında sorgulayan gençlik var. Mesele yok!