Ali TIRAŞ Yazıyor (alitirash@yahoo.com) Herkesin insan haklarını tartıştığı bu günlerde CHP Osmaniye İl Örgütü ve CHP Manisa ve temsili Osmaniye Milletvekili Özgür Özel dışında ?10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü? nü Osmaniye?den kimse hatırlamadı ve gündeme getirmedi. Biliyorsunuz, ben buradan sürekli yazıyorum. Bu kent halkı, tutuculuğa mahkum edilmiş bir kent. Sözde sivil örgütleri de var ama, sizin deyiminizle ?Bu kentte yaşayanlar muhafazakardır. İnsan haklarından söz etmek tehlikelidir? Hani bu kent, MHP lideri Devlet Bahçeli?nin de kalesi ya, bakıyorum çok rahatsınız. Tutucu, milliyetçi bir lideriniz var. ?Yaşanabilir kentler? araştırmasında, ?Osmaniye?de işlenen suçlar? hanesine, ?Açıklanması istenmiyor? diye yazdıran polis kökenli bir valiniz var. Oh, ne rahatsınız. Size ne insan haklarından. Dünya insan hakları gününden. Siz rahatınıza bakın efendim. İnsan onuru çiğneniyormuş size ne. İnsan sağlığı başta olmak üzere, insan hakları, adalet, yargı, ayaklar altındaymış size ne. Keyfi olarak birbirinizi suçlamaya ve bu arada da insan haklarını bildiğiniz, yaşadığınız gibi savunmaya devam edin? Burada, 30 maddelik dünya evrensel insan hakları bildirgesini, madde madde, tek tek yazmama gerek yok. Bu yazıyı internetten okuyorsunuz, merak ediyorsanız, google amcanızdan indirir okursunuz evrensel insan haklarını? Ben, yıllardır İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi?nin tam metnini cebimde taşırım, insan haklarından her söz edene, çantamdan, cebimden çıkarır, ?Al kardeşim? derim, ?Mademki insan haklarından söz ediyorsun dünya gezegeninde sahip olduğun hakları oku.? Cebimdeki en sonuncu bildiriyi, 10 Aralık 2011 tarihinde, İstanbul?dan beni ziyarete gelen çok sevdiğim bir arkadaşıma bu günün armağanı olarak verdim. *** Ben bu yazıyı, ?İnsan Haklarının neresindeyiz?? diye yazmaya başladığım anda telefonum çaldı. Osmaniye Gazeteciler Cemiyeti?nden arıyorlardı. Bir sivil örgüt, cemiyetimizi ziyaret edecekmiş. Dernek sekreteri gelmemi rica etti. Gittim. Cemiyetimizi ziyarete gelen dernek, ?Osmaniye Ahlak ,Çevre ve Kültür Derneği? imiş. Üstelik 20 yıllık bir dernekmiş? Ben yıllardır bu bölgede gazetecilik yaparım, sosyal, sanatsal, kültürel etkinlikler de düzenlerim, hatta bu Çukurova bölgesinde bir çevre platformumuz bile var, birçok sivil örgütün de üyesiyim, buna rağmen, Çukurova bölgesindeki hiçbir çevre eylemimizde, sorunumuzda bu dernek üyelerini yanımızda göremedim. Üstelik konuşmaları boyunca, sivil örgütlerin bir tabeladan ibaret olduğunu ileri sürmesinler mi, bir de durup dururken, insan haklarından da söz etmesinler mi. Ben de, doğal olarak, ?Bugün Dünya İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin yıldönümü? dedim. Vay efendim, bunu söyleyen sen misin. Yine ?Günah keçisi? ilan edildim. Dünya?de evrensel bir insan hakları günü varsa, o da ? Hz. Muhammed?in Veda Hutbesi? imiş. ?Beyler? dedim, ?Ben buraya uzaydan düşmedim, bu dünyada yaşıyorum, üstelik 2011 yılının son günlerinde yaşıyoruz, bütün dünya sorunlarına dinsel bakamazsınız.? Tabii, araya din konusu girince, ikilik doğuyor, yalnız kalıyor, suçlu duruma düşüyorsunuz? O gün de dinsizlikle suçlandım, hakir görüldüm. Evet, bu çağda, bu bilgi çağında, halen bu tür konularla uğraşıyoruz? Ben, bu yerel siteden, Başak Gazetesi internet sitesinden, gazeteci-yazar Ali Tıraş olarak sesleniyorum. Ve bir tartışma başlatıyorum: 2000?li yıllarda yaşadığımıza göre artık günü ve zamanı gelmiştir diyorum. Ben, bütün inançlara saygılıyım. Kendi döneminde insanlara çok faydalı olan Hz. Muhammed?e de saygılıyım, ondan önceki Musa?ya, İsa?ya da. Ama, lütfen, 1400 yıl öncesinin şartlarını günümüze de uyduralım. İnanalım, ama bu kadar fanatik olmayalım? Her dönemin yetenekli insanları bizim hemcinsimiz. Dünyayı değiştiren tüm insanlarımıza saygı duyalım. İnsanlık tekamülü ile bakalım onlara. Şimdi, biz yurdumuzu kurtaran, yeni bir devlet kuran Atatürk?ü bir peygamber mi yapalım? Hayır. Bütün faydalı insanlar -burada tek tek sıralamaya gerek yok- , bugünkü çağdaş dünyanın, şuan sizlerle paylaştığımız yaşamın, bu çağın, bilgi, iletişim, internet çağının temelini atmış insanlardır. Artık bu güzel ülkemizde son yıllarda yaşadığımız bu fanatik dinsel doğmatizme bir son verelim. Örneğin, bu çağda hiçbir özelliği kalmayan İmam Hatip Liselerimizi, İlahiyat Fakültelerimizi kapatalım, artık devletimiz, dinden elini eteğini çeksin. Bu çağda her inanç sahibi, her dinsel kurum, özgürce kendi inancıyla, finansıyla var olsun, özgürce yaşasın. Atatürk?ün kurduğu laik toplum anlayışı artık yaşama geçsin. İnsanlarımız, inancında, düşüncesinde, en önemlisi de insan hakları konusunda daha özgür bir dünyada yaşasın. Ezeli dinsel buyruklar, ezeli emirler çağı, kalksın üzerimizden. Yaşamımızda hiçbir şey tabu olmasın artık. Dinimiz de, Hz. Muhammed de tartışılabilsin. Çağımızın insan felsefesi hayata geçsin. İslam dini de sevgi ve barış dini olarak değişsin, Anadolu Kültürü?nün bu çağdaki evrimine uygun şekilde yaşanabilsin. *** Ben, 2012 yılına 20 gün kala, Çağımız Evrensel İnsan Hakları Bildirisini, Sözcük Sözcük Özetleyerek Yazdım Bu Yazımı. Siz Bana Katılır ya da Katılmazsınız. Bu Ülkenin Yasaları Henüz Buna Hazır Değilse de Yeni Anayasamızın Hazırlandığı şu Günlerde Ben düşüncelerimi Özgürce Yazıyorum. Siz de Korkmayın, Özgürce Haykırın Düşüncelerinizi!
