2008 yılı Ocak ve Şubat aylarında bir kadın derneği ile ilgili yazı yazmışız. Daha sonra 2011 de ?Kadın Dernekleri? başlıklı bir yazı daha kaleme affedersiniz klavyeye(!) almışız. O yazımızda o dönem faal bazı kadın derneklerimizi eleştirmişiz. Aslında kadın derneklerinin ülke meselelerine vaziyet etmelerini istemişiz. Gidişat kötü kadın dernekleri ülkenin her sorunuyla ilgilenmeliler demişiz. Herkesin bildiğini bir de biz hatırlatmışız. Sorumlu bir vatandaş olarak vatandaşlık görevimizi yapmışız.
Şimdi sorgulayalım mı? Sivil Toplum Kuruluşları (STK) olarak kadın dernekleri gerçekten neler yapmışlardır? 2011 tarihli yazımızda görüyoruz ki bazı kadın dernekleri neredeyse Cumhuriyetle yaşıt! Bazıları özel izinle dernek isimlerine ?Türk? kelimesini ekliyorlar, bazıları da kamu yararına dernek statüsü kazanarak bir takım muafiyetler alıyorlar.
Sonuç? Sahi bunca kadın dernekleri var iken hangisi hangi ülke meselesinin çözümüne katkıda bulunmuşlardır? Eğer biz bulunduk diyenler çıkarsa biz o açıklamaları köşemizde yayımlarız diye peşinen belirtiyoruz. Gerçi 2008 ve 2011 yıllarında da demişiz ama kadın derneklerinden hiç ses çıkmamış!
Bugünlerde ise kadın dernekleri temsilcileri televizyon kanallarına çıkıp büyük laflar ediyorlar. Konu ne mi? Kadına şiddetmiş! Malum geçen hafta içerisinde Mersin-Tarsus?ta Özgecan isimli üniversite öğrencisi bir kızımız vahşice öldürülmüştü. Bu ölüm üzerinden sanki varlıklarını ispata çalışırcasına konuşuyorlar.
Genel basından okuduğumuza göre 2014 yılı içerisinde 300?e yakın kadın şu veya bu sebepten öldürülmüş! Neyse istatistiğe girmeyelim. Onun yerine kadına şiddet konusunda tedbir alma konumundaki Siyasi İradeyi eleştirelim. O zaman ta 2002 yılına kadar geri gitmemiz lazım. O kadar da uzun boylu değil. Hem ileri (!) demokrasilerde böyle eleştiriler yapılıyor mu? Ama eminiz ki normal demokrasilerde mutlaka yapılıyordur.
Dini söylemlerin günlük hayatta bu kadar terennüm edildiği bir dönemde Allah?ın verdiği canı neden insanlar almaya kalkışırlar? Hani nerede kaldı muhafazakârlık, nerede ?yaratılanı yaratandan dolayı? sevme zihniyeti? Bunca İmam Hatip Okulları açılmasına, türban gibi sorunların kalmamasına rağmen toplumda yükselen bu sevgisizlik niye?
Sahi niye? Buna cevabı sizler bulmaya çalışın. Hadi bir iki ipucu verelim. Mesele zihniyet meselesidir. Mesele kadına bakış açısıdır. Kadının toplumdaki hak ettiği yerdir. Kadını nasıl gördüğünüzle ilgili düşünceleriniz davranışınızı etkiliyordur.
Eğer bir kimse ?Çalışan kadın fuhşa zemin hazırlıyor? diye düşünüyorsa ondan siz ne beklersiniz? Eğer bir başkası ?anasının dizini gören bir erkek çocuğu anasından tahrik olur? gibi bir düşünceye sahipse o insana ne dersiniz? Hele bir diğeri ? 7 yaşındaki bir kız ile 25 yaşındaki bir erkek evlenebilir veya tersi de doğrudur? diye düşünüyorsa o insanı nasıl tanımlarsınız?
Daha fazla soru cümlesi kurmayalım. Töre cinayetleri konusuna girmeyelim. Kadın cinayetleri ile ilgili davalarda ?iyi hal veya tahrik? gibi gerekçelerle gidilen ceza indirimlerini de es geçelim. Cezaların caydırıcılığını da biz sorgulamayalım.
Biz daha kolay olanı yapalım. Yani STK?ları özellikle de Kadın Derneklerini eleştirelim. ?Ey Kadın Dernekleri? sizler bugüne kadar nerelerdeydiniz? Neler yaptınız? Hangi projeleri hazırladınız? Ne tür faaliyetlerde bulundunuz?
Şimdi biraz şeytanın avukatlığını yapalım. Varsayımlarda bulunalım. Mesela derneklerinizde konken partileri düzenlediniz! Kokteyller verdiniz! Sosyete umreleri tertiplediniz! Hakkınızı yemeyelim. Dostlar alışverişte görsün misali birkaç üniversite gencine aylık 50TL harçlık verdiniz. Soran olursa da veya yeri geldiğinde de öğrenci okuttuğunuzu söylediniz! Siyasi İrade ile zinhar ters düşmediniz!
Şimdi diyeceksiniz şeytanın avukatlığını yapmak veya varsayımlarda bulunmak bu köşeye hiç yakışmıyor. Pekâlâ, bizde inanıyoruz ki yakışmıyor. Ha bu arada unutmadan, Konya?da var mı bilmiyoruz ama inşallah ülkemizde Kadın Dernekleri vardır!