Geçen haftaki yazımızı ?Yine de diğer hafif Romanları okuyacağıma DİRİLİŞ (tarihi roman) kitabını okumaya başladım. Başladım dedim ama köşemizde yer kalmadı. Biz en iyisi Diriliş konusunu haftaya anlatalım.? diyerek bitirmiştik.
Halbuki başlığı okuyan bir kimse normalde ne düşünebilir? Özellikle köşemizin müdavimi olan okurlarımızı kast ediyorum. Mesela ?Hım. Vay hoca görgüsüzlük yapmış! Hem muhalif görünür hem de Kemer`e Bodrum`a tatile gider. Sonrada muhalefete devam etmek için Dirilişten bahseder.? gibi düşünebilir.
Bilmez ki ülkemizdeki özellikle de meclisteki muhalefette hiçbir DİRİLİŞ emaresi yok! Belki meclis dışında kalmış Merkez Sağ bir Partinin yeniden yapılanması ve toparlanması ile bir Dirilişten bahsedebiliriz. Ama şartlar, ama basın, ama maddi sıkıntı gibi mazeretlere kimse sığınmasın. Bakın Çanakkale savaşında kimse mazeret üretmemiş.
Okuduğumuz kitaba gelmeden aslında görgüsüzlüğe devam mı etseydik? Geçen yazımızda Kemer?den övgüyle bahsetmiştik. Devam edelim. Kemerden çıktık yola Korkuteli üzerinden geçip Tavas?dan dönüp Muğla?ya oradan Bodrum`a geçelim dedik.
Neden Korkuteli üzerinden gidiyoruz? Çünkü Başbakanlık Yüksek Denetleme Baş Müfettişliğinden emekli dayımız Korkuteli- Bozova yaylasında oturuyor. Tam Selçuklu sultanları gibi kışın Antalya?da yazın Bozova?da yaşıyor!
İlginç değil mi? Dayımız memleketi Hatay Erzin?den vazgeçip Antalya?ya yerleşti. Bizde sırf ona bağlılığımızı bildirmek istercesine güzergâhı Korkuteli-Bozova yönünden ayarladık. Ziyaretimizi yapıp hasret giderdikten sonra yolumuza devam ettik.
Bodrum zaten son yıllarda her yaz gittiğimiz bir belde. Bodrum iyi hoş, güzel amma velâkin sokakları başıboş köpeklerle dolu! Nüfusu kadar köpek var desek abartmış olmayız! Konya ile tek ortak yanı da başıboş köpekler olmalı! Konya?mızda da öyle değil mi? Şöyle bir Zafer, Kültür Park gezmeye çalışın her tarafta başıboş köpekleri görürsünüz.
Bu gidişle konuları dağıtıp bir türlü DİRİLİŞ kitabına gelemeyeceğiz. Kitabı anlatmaya yukarıdaki başlığa 3 ekleyip gelecek haftaya mı bıraksak ki? Yok bırakmayalım! Zaten muhtevasından bahsedecek kadar yerimiz var.
Okuyanlar ve kitabı bilenler beni affetsinler. Ben ancak bu yaz okuyabildim. Diriliş kitabında gerçeği tahrif ederek piyasada dolaşan telezoflara verilen cevabı gördüm. Örneğin bir defasın da Konya?da bolca bulunan malum vakıf veya derneklerden birisi bir tarihçiyi(!) konuşmacı olarak getirmiş. Tesadüfen televizyon kanallarını zaplarken bizim Konya kanallarından birisine takıldım.
Konuşmacı dinleyen gençlere özetle şöyle diyordu; ? Çanakkale savaşında İngilizlerin en güvendikleri donanımlı ordusu Nor Folk vardı. Bu ordu Anafartalar cephesindeydi. İddia edilir ki Selanik taraflarından kalkan bir toz bulutu geldi ve bu Nor Folk ordusunu aldı yok etti!?
Bakın gençlerin beyni nasıl yıkanıyor? Yani orada Anadolu?nun Yiğit Mehmetçikleri ve onların Komutanlarından Mustafa Kemal dâhil orada armut topluyorlardı! Aslında sizlerde benzeri hurafe türü menkıbelerle karşılaşmışsınızdır. Mesela Çanakkale?de aksakallı, sarıklı ilahi güçleri olan mücahitler safsatası gibi masalları dinlemişsinizdir! Haydi, safsata ağır oldu diyelim ki anlatılanlara inananlar da olabilir.
Madem İlahi güç savaşta yer almış neden savaş 9 ay sürdü? Yani İngilizler, Fransızlar ilahi güçten hâşâ Allahütealâ?dan daha mı güçlüler ki savaş 9 ay sürüyor?(Diriliş?ten alıntı)
Alıntıya devam, neden diğer cephelerde savaşa müdahale etmemiş? Mesela Sarıkamış harekatında binlerce Müslüman Türk Askeri neden donarak şehit olmuş?
Soruları ve cevapları kitapta bulmanız mümkün. Çok akıcı bir üslupla yazılmış. Şu çılgın Türkler kitabı gibi herkesin okuması gereken bir eser. Eserde Çanakkale Savaşının Türk Milleti için neden DİRİLİŞ olduğu sorusunun da cevabını buluyorsunuz.
Çanakkale savaşını bir de akıl ve bilim açısından (Diriliş?i) okumaya ne dersiniz?