Şehidim, aslanım, yiğidim, dün biz Osmaniyelileri korumak için çıktığın Zorkun Yaylası Haçbel mevkiinde hainlerin açtığı ateş sonucu şehit düştün.Bizde görevimiz gereği hastanede seni bekliyorduk. Ambulansın kapağı açıldı resim çekmek için yaklaştığımızda cansız bedenini gördük, hainler seni kafandan vurmuştu. Biz gazeteciyiz, böyle olaylara çok alışkın olmamız gerekirken hala alışamamışız. Ağladık senin için, hem de hüngür hüngür.Üzüldük, kahrolduk. Hastane önünde bekleyen kalabalıktan herkese sordum, "bu şehidin annesinin veya babasının yerinde olmak ister misiniz?" dedim. Kimse kabul etmedi. Çükü şehit anası ve babası olmak çok zor be, aslanım, yiğidim. Annenin ve babanın yerinde olmak çok zor. Daha cenazen Konya`ya varmadan, kara haberi alan annen ve baban yıkıldı bitti. Yetkililere biz yeter demekten bıktık, ama onlar hala aynı şarkıları söylüyor. Yeter artık yeter, Rıfkı`lar, Ahmet`ler, Mehmet`ler ölmesin.Ben bir gazeteci olarak bu ülkede terörün ancak yetişmiş elemanlarla yapıldığı zaman biteceğine inanıyorum. Bu iş içinde herkes elini çabuk tutmalı. Çünkü başka şehit haberini kaldırabilecek gücümüz kalmadı. Şehidim, aslanım, canım, yiğidim, bugün Konya`da toprağa verileceksin. Yattığın yer nur, mekanın cennet olsun. Ama biz seni hiç mi hiç unutmayacağız. Bu işin sonu geliyor. İnşallah Osmaniyeliler olarak sen son şehidimiz olursun.