Hafta sonu konferans dinlemeye bir özel okula gittik. Konferans sonrası bir arkadaşımızla bahçede sohbet ediyorduk. Sohbet demeyelim de konferansın kritiğini yapıyorduk. Yakınımızda bir hizmetli çöpleri topluyordu. Etrafı süpürüyordu. Düğün değil bayram değil, hizmetli bize seçim sonuçları ne olur diye sordu.
Çok ilginç değil mi? İki kişi konuşurken üçüncü kişi bambaşka konuda onlara soru soruyor! Biz ?Konya evladına sahip çıkar. Konyalı Başbakanını destekler? türünden laflar ettik. Hatta biraz abarttık ?İnşallah AKP Konya?da siler süpürür belki de 14 te 14 milletvekili çıkarır.? dedik.
Biz zannediyoruz ki adam mutlu olacak, belki de bizlere AK Parti değil de AKP dediğimiz için kızacak! Ama nerde? Adamın yüzü turşu gibi oldu. ?Siz öyle sanın? dedi. ?Ne yani Konyalı kendi hemşerisi Başbakana destek vermeyecek mi?? diye biz sorduk. Hemen cevabımızı da aldık. Cevap kendisinin oy vermeyeceği şeklinde idi. Nedenini sorduk.
Cevap bildiğiniz özgür, tarafsız, yaygın basında bahsedilen nedenlerdi. Zaten o nedenleri yandaş basında bulamazsınız. Özgür basında yer alan sorunları sıralayalım mı? İlk akla gelenler; ?asgari ücret, israf, Saray, ayakkabı kutuları, Suriyeliler, hayat pahalılığı, Dövizdeki yükseliş, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar? gibi sorunlar.
Bir çiçekle yaz gelmez misali bir vatandaşın Siyasi İradeye olumsuz bakması genele elbette teşmil edilemez. Biz Konya geneline bakmalıyız. Sokakta, dolmuşta, kahvehanelerde, öğretmenevinde, öğretmen odalarında, Sivil Toplum Kuruluşlarında neler konuşuluyor onlara bakmalıyız. Etrafımızda gördüğümüz kadarıyla bir kırılma yaşanıyor. Bir kızgınlık var. Bir hayal kırıklığı var. Bir homurtu var. Bu sandığa nasıl yansır dersiniz?
İşte burada muhalefet partilerinin de tutumu çok önemlidir. Özellikle Konya?da bir şehir efsanesi dolaşıyor. Muhalefet Partileri sürpriz şekilde oy patlaması yapacaklarmış. Dahası Konyalı ağırlıklı olarak MHP ve CHP?ye yüklenecekmiş!
Acaba mı derken bir yerde MHP Milletvekili adayı Sayın Sait Gönen ile karşılaştık. Neşesi yerindeydi. Etrafında heyecanlı, terbiyeli bir grup insan vardı. Aslında biz onu Sait hoca diye bilirdik. İsminin başında bir de Mustafa varmış. İsmini tam yazacak olursak Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen. Kafamıza takılanları sorduk.
Cevapları çok hoştu. MHP?nin Konya?da büyük bir sıçrama yapacağına inanıyordu. En az 5 Milletvekilliği beklediklerini söylüyordu. En fazla kaç beklediklerini sormadık. En komiği ise kendilerinin en büyük rakipleri olan partinin 4 adayını Aziziye Camisinin önüne bırakın kaybolurlar demesiydi. ?Ben odunu aday göstersem seçtiririm? devri artık bitti diyordu!
Başbakanın Konyalı olmasının kendileri açısından dezavantaj olup olmadığını soramadık. Ama böyle bir soruya Konya?nın en köklü yerel kanalında muhatap olmuştu. Cevabı çok ikna ediciydi. Hatta keyifliydi. Zannedersiniz Başbakanın Konyalı olması kendilerinin lehlerine bir durumdu. Soruyu soran da aldığı cevap karşısında çok bozulmuştu!
Sait hocanın görüşleri taraflı diyebilirsiniz. Tabi ki öyle konuşacak diye düşünebilirsiniz. Pekâlâ, yerel basında yandaş bir yazarın yazdıklarına ne dersiniz? Affedersiniz. Önceki cümlede ?yandaş? kelimesi sehven yazılmıştır! Neyse ne yazdığına bakalım. Aslında aklımızda kaldığı kadarıyla aktarmaya çalışalım. ?MHP Milletvekili sıralamasını 1.Mustafa Kalaycı 2.Sait Gönen 3.Süleyman Şenol 4.Hüseyin Oprukçu şeklinde yaparak bir mühendislik başarısı göstermiştir.?
Hayret yahu! Yazıya nereden başladık, nereden çıktık? Hâlbuki bir yazar ?tarafsız? gözlemlerini ve izlenimlerini yazmalıdır, değil mi? Bir köşe yazarı her siyasi partiye eşit mesafede bulunmalıdır! Bu ülke ne hale geldi? ?Tarafsız? kelimesi bile anlamını yitirmiş! O halde 7 Haziranda yozlaşmaya, değerlerin istismarına, bozulmaya kısaca tahribata ve kötü gidişata dur diyelim. Dur dedikten sonra, dileğimiz ?Toplumsal onarım ve huzurlu gelecek? çağı başlasın. Bari torunlarımız huzur bulsunlar.
