Osmaniye?de neler olup bitiyor?

Osmaniye?de neler olup bitiyor?

Ali TIRAŞ Yazıyor(alitirash@yahoo.com) Kent dışındaysanız ya da yurt dışında, Osmaniye?de olup bitenleri izleyeceğiniz tek gazete www.basakgazetesi.com adresidir. Bu gazete sitesini günde ortalama 6 bin kişi tıklıyor. Bazı günler bu sayı 10 bin kişiye ulaşıyor. Sahi bu kadar kişi tıklıyor mu? Önce ben de inanamadım. Bu gazete sitesinin her şeyi Bahri Çolpan?a ?Kanıtla? dedim, Bahri, izlenme ölçme raporunu açtı, tek tek gösterdi tıklanan kentleri, ülkeleri, bir önceki gün bizi 6 bin 300 kişi izlemişti. İnanmak için, ?Bir deneme yapalım? dedim, kendi yazımı yükledik, ilk 7-8 dakika içinde benim yazımı 50 kişi tıkladı. ?Ali TIRAŞ Yazıyor? başlığı da bu şekilde doğdu. Bir anlık bir olay değil tabii bu. Yıllarca Silifke-Osmaniye arası mekik dokudum. Güney- Güneydoğu bölgesine yayın yapan bir günlük gazetede ?Çukurova Günlüğü? yazmak kolay değildi. Önce gazete yöneticilerinin güvenini sağlamam gerekiyordu. O günlerdeki gazete yöneticilerim, başta dış ilişkiler müdürüm, şimdi tv?lerde dizi oyuncusu olan gazeteci yazar Rıza Akın, haber ve yazı işleri müdürlerim Çetin Yiğenoğlu,Oğuz Baytok, gazetenin mutfağı sayılan yazı işlerinde bir haberi okuyucuya ulaştırmanın en kolay tekniğini öğrendiğim, TRT?nin İsmail Cem dönemi haber müdürü Özer Öztep ağabey, iyi bir hukukçu olduğu kadar da gazeteci olan hemşehrim Volkan Yiğit Yarman ve benim ilk Çerkez Genel Yayın Yönetmenim Alaettin Kutlu?nun disiplinli yönetimiyle yola çıktığımda, fiziki olarak gözlem gücümü ifade etmeyi öğrenmek ve yansıtmaktan başka tek dostum yoktu. Bu yüzden bu bölgede görmediğim kent kalmadı. Elimde bölgenin coğrafyasını, antropolojik yapısını gösterecek, yansıtacak kaynak da yoktu. Türkiye, bu literatürde çok zayıftı. Aklım, fotoğraf makinem, görme, işitme duygularımdan ibaret aletlerim tek araç gerecimdi. Şanslıydım da, doğuya, batıya giden otobüslerin hepsi Osmaniye?den geçiyordu, Çukurova ile Doğu?nun giriş kapısında yaşıyordum? Yol paramı denkleştirip yola çıktığımda dünyalar benim oluyordu. Günlük gözlemlerimi izlenimlerimi yazıp göndermenin koşuşturması içinde bir ömür geçirdim? 1990?lı yıllarda, o zamanlar Bölge İstatistik Müdürü Abidin Güneyli?nin anketlerine göre Çukurova bölgesinin en çok okunan gazeteci-yazarı seçilmiştim. Ama Özal döneminden bu yana basında yaşanan tüm ekonomik siyasi krizlerin akibetine uğradım, bu zor günlerimde bana gazeteleriyle destek verenDünya gazetesi sahibi Nezih Demirkent?i, İlhan Selçuk ağabeyi şükran ve saygıyla anıyorum? İnternet ortamında, bu gazete sitesinde, arada bir, size Osmaniye?de neler olup bittiğini yazıyorum. Bunu bir görev ve sorumluluk içinde yapıyorum. Olup bitenleri yerel düzeyde anlatıyorum. Ne siyasi ne de kişisel bir amaç gütmüyorum. Ama bu kentte yaşananların bir ekonomik ve politik güce dönüşmesini de destekliyorum. Yerel boyutta yaşananların tanığı bir gazeteci olarak, kültürel anlamda ortaya çıkan çelişkileri yoğun biçimde gözlemliyorum. Osmaniye her geçen gün yaşanabilir bir kent olmaktan çıkıyor: Osmaniye?ye hakim olmuş ama kendilerini değişim kültürüne uyarlayamamış küçük gruplar, kentin her şeyine sahip çıkmaya çalışıyor. Sahip çıkmaya çalışırken de, kendi kısır özelliklerini koruyan bir savunma psikolojisi sergiliyorlar. Örneğin, bu kentin temel ekonomik potansiyeli sayılan teşviklerden yerli girişimciler yararlanamıyorlar, Osmaniye?de kalıcı izler bırakmak şevkiyle çalışan Vali Celalettin Cerrah?ın Osmaniye Yer Fıstığı Projeleri, yeterince değerlendirilemedi; bu süreci algılamakta aciz kalan yerfıstığı tüccarı, hala çerçi zihniyeti içinde tezgahındaki çerezlik yer fıstığı kadar düşünüyor, kabuğu kavlamış bir yer fıstığından da küçük bir beyine sahip. Her şey devletten bekleniyor, oysa devlet, Osmaniye?ye kendi yağında kavrul, benden sana yatırım bu kadar, ben sana kalkınman için teşvik verdim, uyudun, ekonomik yapını yerel gücünle geliştiremedin, ekonomik rekabet yaratamadın, dünyadaki gelişim sürecini izleyemedin, bilgi toplumunu bile oluşturmadın; kurum ve kuruluşlarınla, sivil örgütlerinle gelişim sürecini, çevresel değerlerini bilişim sektörüne taşıyamadın, entegre gelişimi sağlayamadın, yaşadığın kentten bile sorumlu değilsin, sana destek yok, diyor. Devletin ve günümüz koşullarının sunduğu katılımlardan, sorumluluktan dayanışmadan uzak bir kent Osmaniye. Daha önce de bu köşeden belirttiğim gibi bu kentin sanayi ve ticaret odası yöneticileri, üyelerini ve kenti ileriye doğru taşıyacak güçten ve yenilikten uzak, değiş tokuş alışverişi zihniyetiyle gününü gün etmekle meşgul, geleneksel kabuğunu hala kıramadı. Kentte, siyasi partiler de aynı, parlamentoda vekilleri olan partilerle muhalefet, ilçe ve il kongrelerinin yaklaştığı şu günlerde, aynı gelenekçi yapı içinde, sürüp giden kişisel çatışmalarla adaylıklara soyunuyorlar. Sanayileşmeye çalışan bu kentte, kentin yeni oluşumunu tanımlayabilecek,yeniden yapılanmaya açık gerçek politikacılara, enerjisini, bilgisini bu kentin yaşamına aktarabilecek dinamik insanlara ihtiyaç var. Evet, benim yaşadığım bu kentte bir gazeteci olarak tanık olduğum ?olup bitenler? bunlar. Bunların içini doldurmak da, bu kenti daha yaşanabilir kent yapma uğraşı içinde olanlara düşüyor. Doğal olarak, bir geçiş döneminin yarattığı boşluktan kaynaklanan bunalımları, hep birlikte yaşıyoruz. Zorlukları da elbette birlikte aşacağız. Herkese iyilik ve kolaylık diliyorum.



Güncel 25.10.2016 05:15:11 0

İlginizi Çekebilir

1

Sinemanın usta ismi Türkan Şoray "İyilik Korosu" ile sahneye çıktı

2

Basketbol: FIBA Şampiyonlar Ligi

3

Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ, Antalya'da temaslarda bulundu

4

Antalyaspor, Kocaelispor maçının hazırlıklarını sürdürdü

5

Antalya'nın tescilli portakalları tanıtıldı

6

Mersin'de bir çiftçinin çamurlu ayakkabısını çıkararak markete girmesi kameraya yansıdı

7

Isparta'da 17 yaşındaki genç yazar 4. kitabını fuarda tanıtıyor

8

Antalya'yı merak eden Nevşehirli öğrenci, Milli Eğitim Müdürünün misafiri oldu

9

Antalyalı firma "şifalı bitkileri" 40 ülkeye ihraç ediyor

10

Osmaniye'de ilkokul öğrencileri limon kolonyası yaptı