Neredeyse iki ay oldu. Yazamıyorum. Halbuki son yazılarım umut doluydu. Hele en son yazımın başlığını (Bahar ve Umut) düşünürsek yazmamamız için hiçbir sebep yok gibiydi. Ama yazamadım. Tahmin edin bakalım! Neden?
Sebep son ?Gezi Parkı? olayları olabilir mi? Hani herkesimden insanların katıldığı protesto gösterileri yazmamıza engel olmuştur, diyebilir miyiz? Ya da gençlerin ?orantısız zeka? yansımaları bizi durdurmuş olabilir mi?
Elbette hiç biri değil. Mesele sağlık meselesi! Zaman zaman özel saymadığım şahsıma ait konulara girmeyi yanlış bulmuyorum. Bilgi ve tecrübeleri paylaşmanın ne gibi sakıncası olabilir ki? Mesela bu köşeyi takip edenler Fenilketonüri hastası büyük oğlumu(32) bilirler.
Önceki yazılarımdan birinde geçen Mart-Nisan aylarında ağır bir Sarılık hastalığı geçirdiğinden bahsetmiştim. Doktorumuz Karaciğer komasından, Sirozdan, değişik Hepatit türlerinden bahsetmişti!
Doktorumuzun o sözleri özellikle beni ciğer gâh etmişti. Niçin biliyor musunuz? Normal zamanlarda laf söz ederken hep ?Allah Mesut?u benden sonraya bırakmasın? derdim. Elbette inancımız gereği kader neyse o olacaktır. Ama ben hep o dileğimi tekrarlardım.
Eşim doktorumuzun yukarıdaki korkutucu sözlerini duyunca ?Allah dileğini kabul etti. Herhalde Mesut?u kurtaramayacaklar.? Dedi. İşte o zaman bittiğimi hissettim. Hastanede ve evde uzun süreli tedavi sonunda kurtuldu.
Ama bu süre içerisinde geçmiş hayatımda duymadığım ıstırabı duydum. Şimdi tamamen iyileşti mi? Hayır. Son kontrolde doktorumuz karaciğerinden bir parça alınmasını istedi. Çünkü karaciğer tamamen iyileşmemiş. Başka riskler varmış!
Bu vak`adan bir ay sonra yani Mayıs ayı içerisinde bende bir takım şikayetler başladı. Önceden düzenli olarak yürüyüş ve havuza gidiyordum. Çocuğun hastalığından dolayı sporu ve yürüyüşü ihmal ettim. Herhalde ondan dolayı ağrı sızılar ve tuhaflıklar başladı diye düşündüm.
Fizik tedavi doktoru olan damadımız kanımıza baktı. D vitamini, Magnezyum ve Kalsiyum eksiklilerini tespit etti. İlaçlar yazdı. Ama esas şeker tetkiki için Endokrinoloji Doktorunun görmesini istedi.
İşte dananın kuyruğu o zaman koptu! Doktorlarla arası hiç iyi olamayan ben onların eline düştüm! Hem de 22 Mayısta Polonya?ya bir konferansa gitmek üzere iken, haydi İnsülün tedavisine dediler.
Fakat herkesin Şeker Hastalığı uzmanı olduğunu da hemen keşfettim. Neler, neler duyuyordum. Kimisi teselli olsun diye Şeker Hastaları uzun yaşarlar diyordu. Kimleri ise hemen İnsülün tedavisi olmaz diyordu.
Dostlardan öyle bir baskı gördüm ki başka bir doktora daha gittim. O da işinin uzmanı birisiydi. Onun teşhisi de birinci doktor ile aynıydı. Ama onun fazladan yaptığı açıklamalar bizi rahatlattı. ?Hocam yakın zamanda uzun süreli yoğun bir stres(!) yaşamışsın. Yeni ortaya çıkmış. Şekerin herhangi bir tahribatı görünmüyor. Mevcut tedavine devam et.? Dedi.
Biz biraz rahatladık. Suçlu(!) stresi bulmuştuk! Zaten doktorumuz da zaman içerisinde tedavi yöntemini değiştiririz demişti. Ne olursa olsun bir insanın hayat tarzını değiştirmesi kolay olmuyor. Yeni durumları kabullenmek zaman alıyor.
Yeni durumu kabullenmenin yanı sıra anlamsız ağrı sızıların iyileşmesi de zaman alıyor. Nihayet ağrı sızlardan kurtulur gibi oldum. İlk aklıma çoktandır yazamadığım geldi.
Siz siz olun sağlığınıza dikkat edin. Doktorlarla barışık olun. Hiç bir sağlık kontrolünü ertelemeyin. Kanuni?nin sözleriyle yazımızı bitirelim;
?Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi?