Belki hatırlarsınız ?Ağzı olan konuşuyor? diye bir reklâm vardı. O reklâmdaki gibi ağzı olan herkes yerel ve ulusal konularda konuşuyor. Bu konuşmalar ise çoğu zaman kulaktan dolma sloganvari cümlelerin nakaratından başka bir şey değil. Örneğin ?darbeye hayır? veya ?kayıt da yok şart da yok egemenlik milletin? gibi sloganlar. ?Darbeye evet? diyecek kimse çıkar mı bilmem, bunca tecrübelerden sonra muvazzafı, emeklisi askerler bile darbe istemez diye düşünüyorum. Kim bilir ?darbeye hayır? sloganı belki de 2001 krizinden daha kötü durumda olan esnafın, mercimekte bile %80 olan fiyat artışının ve diğer problemlerin konuşulmaması için uydurulmuş suni bir söylemdir. Bazı sivil toplum kuruluşları da bilerek bilmeyerek bu suni gündem oyununa gelmekteler. Sanki toplum ?türban? olayında olduğu gibi ?darbeye hayır? nakaratıyla meşgul ediliyor.Aslında sivil toplum kuruluşları ülke sorunlarını sırtlanmak istiyorlarsa buna siyasi partilerden başlamalıdırlar. Hani hakikaten ?millet egemenliğinde kayıt da yok şartta yok? diyorlar ya bunun gerçek anlamda tecelli etmesine katkıda bulunabilirler. Nasıl mı? Mesela, Siyasi Partilerde ?Parti içi demokrasisinin? tam anlamıyla gerçekleşmesine yardımcı olabilirler. Tüm partilerimizi ele alacak olursak göreceğimiz şey ?Liderokrasi? değil midir? Milletvekili listelerinde en son kararı kim veriyor? Şöyle düşünelim tüm partilerimizde Milletvekili Aday listeleri hangi kıstaslara göre kim tarafından oluşturuluyor? Oy veren vatandaşlar adaylar veya listeler konusunda bir söz sahibi mi? Vatandaşlarımızın özgür iradeleri sadece, başkaları tarafından hazırlanmış vekil listelerinden birine mühür vurmak şeklinde tezahür ediyor. O kadar! Yani önceden hazırlanmış vekil listelerinden istediklerini onaylamak konusunda özgürdürler. En azından ?Partiye kayıtlı üyeler veya delegeler vasıtasıyla? hâkim nezaretinde ön seçimler yapılmalıdır. Yani aday adayları arasından partiye kayıtlı üyeler milletvekili adaylarını belirlemelidirler. Şimdi sıralamalar nasıl yapılıyor? Lider veya merkez tarafından aday listeleri hazırlanıyor. Bakıyorsunuz en çalışkan milletvekilinin adı listede yer almamış! Sıralamayı genel merkez veya lider yaptığı için haklı olarak ?vekillerimizin yüzü? milletten çok lidere doğru dönük oluyor. Bir sonraki dönemde seçilebilmek için de, lideri eleştiremiyor, bir fikir beyanında bulunamıyor. Aslında ?parti içi demokrasi? tam işlemeyince parti politikalarında veya lider söylemlerinde hata kaçınılmaz hale geliyor. Sivil toplum kuruluşları bu ülkeye hizmet temek istiyorlarsa ?Siyasi Partiler ve Seçim? yasasının değiştirilmesi için uğraşmalıdırlar. Siyasi partilerde parti içi demokrasi tam olarak gerçekleştirilmelidir. Bizde genelde listeye konulmayan milletvekilleri lider hegemonyasından ve parti içinde demokrasi olmadığından bahsederler. Siyasi partiler içinde ?parti içi demokrasi? tesis edilmeden ülkede demokrasi gelişebilir mi?Sivil Toplum Kuruluşlarına seslenmek istiyorum. Eğer amacınız üzüm yemekse lütfen ?Parti içi demokrasiyi? öncelikle dile getiriniz! Sonra da ? kürsü harici dokunulmazlığın? kaldırılması için çabalayınız! Yok, amacınız bağcıyı dövmekse ?Sahibinin sesi? gibi ?nakaratlarınıza? devam ediniz. Unutmayın Türk milleti uyumuyor, her şeyin farkında, olan bitenleri ibretle izliyor. Kuddusi OKKIR Öldü!İnsan Hakları Savunucusu Sivil Toplum Örgütleri, AB(D) temsilcileri ve onların Türkiye?deki işbirlikçileri biliyor musunuz bir mağdur, bir mazlum, bir insan, bir Türk vatandaşı öldü! Onun haklarını savundunuz mu, savunacak mısınız? Hepimiz ?KUDDUSİ?yiz? yürüyüşü yapacak mısınız? Sahi merhumun suçu neydi ki? Kuddusi OKKIR adı sembol olmalı, unutulmamalı, unutturulmamalıdır! Belki onun başına gelenler, Allah korusun sizlerinde başına gelebilir! Merhuma Allah rahmet eylesin.
