Geçen haftalarda Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile ilgili yazılar yazmıştım. O kuruluşlarla ilgili son yazımın konusu ise Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği idi. Hatırlamak için tekrar edeyim hani 1949 da kurulmuş, sadece 12 yerde şubesi olan dernek. Dernek Genel Başkanı Sayın Birten Gökyay bir elektronik posta ile çalışmalarının devam ettiğini, şube sayılarının 20 olduğunu belirtti.1949 yılından bugüne nerdeyse 2009 yılına geldik, yani 60 yıl !... Özellikle kadınlarımıza yönelik faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili internetten bilgi edinmeye çalıştım.Hattâ ikinci ayın ikisinde saat ikide Anıt Kabirde (222A) şifresi ile TÜRBANA karşı ŞOV pardon GÖSTERİ yapan kuruluşlardan bazılarının bilgilerine de ulaştım. Neden TÜRBANA karşı ŞOV dedim?Bakınız ülkemizde yıllardır adım adım,İstanbul`daki pavyonlarda,barlarda,meyhanelerde?bile tek tek dolaşarak kendilerini ifade eden zihniyet(!) bu gün en güçlü konumda.Kendilerini sadece o dediğim mekanlardaki insanlara mı anlattılar? Gençlere hitap eden çalışmalar yaptılar.Nerdeyse İlk Öğretimden Üniversiteye kadar eğitim hayatının her safhasına nüfuz ettiler.Yetmedi Dünyanın çeşitli ülkelerinde okullar açtılar. Bu gün bazıları bas bas bağırıyor F tipi yapılanmadan bahsediyor,bütün bunlar planlı bir şekilde oluşturulurken sizler nerelerdeydiniz, Ay da falan mı yaşıyordunuz? Yoksa bir elinizde "Sosyete Umresinden(!)" dönüşte hava alanından Gümrüksüz aldığınız viskileri içmekle mi meşguldünüz? Ya da amaçlarında Süslü İfadelerle Atatürk devrimlerinden, Cumhuriyetin kazanımlarından bahseden derneğinizin Kürklü ve Modern Şapkalı üyeleriyle yapacağınız "Konken Partilerinin" organizasyonlarını mı yapıyordunuz? Aslında hakkınızı yemeyelim,bazı öğrencilerden öğrendiğime göre, 40 ya da 50Tl miktarında en fazla 75Tl burs verdiğiniz üç beş öğrenci oluyormuş.O da,vicdanınızı rahatlatmak, Anıt Kabir`e giderseniz Ata`ya karşı yüzünüz olsun diyedir, herhalde! Türkiye bugün,laiklik,türban gibi konuları konuşuyorsa, bunda gençlerimiz ağabeyler, ablalar evler,dershaneler, yurtlar, okullar? vasıtasıyla ILIMLI(!)cı Zihniyete Sahip Kılınırken sadece seyredenler vebal altındadır.Ülkemizde halâ bölücülük en büyük tehlike ise en büyük sorumluluk amaçlarını gerçekleştirmeyerek uluslaşmaya yeterli katkıda bulunmayan STK` larında temsil edilen Sivil İradeye aittir. Sizce çok mu hissi,kızgın bir yazı yazdım?Aşağıdaki bilgileri okuyunca siz ne yaparsınız bilmem?Belki de derhal harekete geçer kendinizi ve dernek yöneticilerini sorgularsınız! 1-Türk Kadınlar Birliği 1924 yılında Kurulmuş. 2-Türk Eğitim Derneği 1928 yılında Kurulmuş. 3-Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği 1949 yılında Kurulmuş. 4-Türk Anneler Derneği 1953 yılında Kurulmuş. 5-Kadının Sosyal Hayatını İnceleme Derneği 1953 yılında Kurulmuş. 6-Türk Kadınlar Konseyi 1959 yılında Kurulmuş. 7-Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu 1976 yılında Kurulmuş 8-Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 1989 yılında Kurulmuş. 9-Cumhuriyet Kadınları Derneği 1997 yılında Kurulmuş. İnsaf yahu insaf, mevcut dernekler arasından adını verdiğimiz yalnız dokuz Sivil Toplum Kuruluşu sistemli çalışmış olsalardı,örneğin sadece üç beş yerde değil de Tüm Türkiye`de teşkilatlansalardı,amaçlarını gerçekleştirmek için sıkı bir faaliyet gösterselerdi, bugün Üniversitelerde veya Kamusal alanda Türban konusunu tartışıyor olur muyduk?Çıkmışlar Anıt Kabir de, Türban için yapılan Anayasa değişikliklerini protesto gösterisinde bulunuyorlar. Günaydın "atı alan Üsküdar`ı çoktan geçti" sizler nerelerdeydiniz yıllarca, yan gelip yatıyor muydunuz? Her şey için geç mi kalındı? Hayır, hemen şimdi önce özeleştiri yapıp, çalışmaya başlanırsa, hem problemler çözülür,hem Uluslaşma tamamlanır,hem de Türkiye Aydınlığa çıkar. En medeni sayılan İsviçre`den bile önce, Atatürk Döneminde seçme seçilme dahil her türlü hakları verilmiş olan sevgili kadınlarımız, Türkiye Cumhuriyeti`ne karşı görev ve sorumluluklarınızı yeterince yerine getirdiğinize inanıyor musunuz? Cevabınız "evet" ise,sizler ve ülke niçin bu durumda? Değilse!...