HATAY - Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Rektörü Prof. Dr. Şerafettin Canda, Hıristiyanların hac yeri olarak kullandıkları St. Pierre Kilisesi ile Habibi Neccar Dağı çevresinde kurulu olan taş ocaklarının tarihi değerlere zarar verdiğini ve bu konuda bir an önce tedbir alınması gerektiğini söyledi. MKÜ Rektörlük binasında bir basın toplantısı düzenleyen Rektör Canda, Habib-i Neccar Dağı eteklerinde bulunan St. Pierre Kilisesi, Habib-i Neccar ziyareti, Antiokheia şehir surları ve Demirkapı anıtı gibi kent turizmi için önemli olan tarihsel değerlerin bir bütün olarak korunması gerektiğini belirterek, "Bu tarihsel değerlerin sahip olduğu doğal yapının bozulmaması ve geri dönüşü olmayan yıkımların gerçekleşmemesi için biz üniversite olarak görevimizi yerine getirerek, konuyu gündem de tutmaya çalışıyoruz" dedi. Yaşanan bu sorunun Hatay`da turizmi doğrudan etkilediğini ifade eden Canda, "Turizm, halkımızın iş ve geçimi için çok önemli bir gelir kaynağıdır. Turizm ve tarihi değerlerin korunması, bu faaliyetten geçimini sağlayan esnaf ve sanatkarlarımızın yanı sıra Hatay ilinde son zamanlarda sayısı artan üst düzey turistik otellerin yaşaması ve doluluk oranının arttırılması için önemlidir. Bu bağlamda her iki semavi dinin (Hristiyanlık ve Müslümanlık) üyeleri için taşıdığı tarihi ve kültürel önemi, arkeolojik ve doğal zenginlikleriyle bu dağın korunması ve çevre düzenlemesinin yapılması bölge turizmine büyük katkı sağlayacaktır. Son zamanlarda St. Pierre Kilisesi`nin bulunduğu alanda dağdan kayaların düşmesi can kaybına yol açmış ve yapı 2007 yılında bir süre ziyarete kapatılmıştır. Bu olay St. Pierre Kilisesi`nin çevresi ile birlikte yıkım ve yok olma tehdidi altında olduğunu göstermektedir. Bu yıkımın nedenlerinin ayrıntılı olarak araştırılması, saptanması ve nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemlerin ivedi olarak alınması gerekmektedir. St. Pierre Kilisesi ve Habib-i Neccar Dağı`nın bir kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu`nca arkeolojik ve doğal sit alanı olarak koruma altına alınmış, büyük bir kısmı ise bu kapsam dışında kalmıştır. Semavi dinler için kutsal, insanlık tarihi için bir kültür varlığı olarak değer taşıyan Habib-i Neccar Dağı`nın bütünüyle, içerdiği tarihi, kültürel, arkeolojik ve doğal değerler açısından arkeolojik ve doğal sit kapsamı altına alınması gerekmektedir. Habib-i Neccar Dağı`nın morfolojik yapısı, antik değerleri, bitkisel ve hayvansal varlığı üzerinde geriye dönülmez yıkıma yol açan etkenlerin, girişimlerin, yapılaşmanın, maden aramaların ve taş ocaklarının dinamitler vasıtasıyla yarattığı yer sarsıntılarının yol açtığı dolaylı ve doğrudan tahribatın önü alınmalıdır" şeklinde konuştu. Canda, daha önce bir hata sonucu yok edilen Amik Gölü ve Roma Köprüsü`nde olduğu gibi Hatay`ın ve Türkiye`nin en önemli antik değerleri arasında ilk sırada olan St. Pierre Kilisesi ve çevresini de içeren Habibi Neccar Dağı`nın göz göre göre yok edilmesine "dur" demenin, duyarlı her Hataylının birincil görevi olduğunu sözlerine ekledi.