ADANA - Adana`nın Ceyhan ilçesindeki Tatarlı Höyük`te bu yıl yapılan kazı çalışmalarının tamamlandığı bildirildi. Kazıda ortaya çıkarılan Geç Tunç Çağı`na ait buluntulardan höyüğün, Kraliçe Puduhepa`nın memleketi Lawazantiya olduğu tahmin ediliyor.Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. K.Serdar Girginer başkanlığında 15 Eylül`de başlayan Tatarlı Höyük`teki bu yıl yapılan kazı çalışmaları çok sayıda uzmanın katılımıyla 26 Ekim 2007`de tamamlandı.Münih Üniversitesi`nden Prof. Dr. Ahmet Ünal, yaptığı açıklamada, Tatarlı Höyük`teki ilk kazmayı vurmadan önce bazı hipotezlerden hareket ettiklerini belirterek, bazı antik Kizzuwatna kentlerinin burada lokalize edilebileceğini düşündüklerini ve bu düşüncelerle kazıya başladıklarını söyledi.Tatarlı Höyük`te, Anadolu ve Kilikya`daki önemli şahsiyetlerden biri olan büyük kraliçe Puduhepa`nın memleketi Lawazantiya`yı bulmayı ümit ettiklerini vurgulayan Ünal, "Lawazantiya uzun bir tarih, din ve kültür geleneğine sahip bir kenttir. Burası ortaya çıkarıldığında mutlaka çivi yazılı belge verecektir ve bu belgeler Kizzuwatna`nın ilk otokton yazılı kaynaklarını oluşturacaktır. Ne var ki kesin sonuç elbette, kazılar ilerledikçe ortaya çıkacaktır. Tatarlı Höyük, Lawazantiya ile eşit olmasa bile coğrafi konumu, ona tüm Çukurova höyükleri arasında eşsiz bir pay vermektedir. Su kaynaklarının hem bolluğu, hem de yapısı bakımından Anadolu`da bir benzeri yoktur. Boyutları en az aşağı kentle birlikte 300x400 metredir. Bahsettiğimiz gibi alışılmışın dışında çok geniş bir alana yayılmış aşağı kenti vardır. Yapılacak kazılar bu aşağı kentte kimlerin oturduklarını, buranın bir surla çevrili olup olmadığını gösterecek" dedi.Lawazantiya`nın coğrafi konumunun ve öneminin bir diğer özelliğinin de Çukurova`nın çok doğusunda, yani Antitoros ve Amanos Dağlarına çok yakın, yaklaşık 15-20 kilometre mesafede bulunması olduğunu anlatan Ünal, "Bunun önemi çok büyüktür, çünkü bu dağ silsilelerinin hemen öbür tarafında, tarafımızdan o zamanların "Avrupa"sı olarak adlandırdığımız yüksek uygarlıklar ülkesi Mezopotamya ve Suriye başlamaktadır. Gerçekten devrin en önemli kentleri Alalah, Tilmen-Hassu, Gedikli, Zincirli, Ursu, Zalpa,Halpa-Halep ve Kargamiş hep bahsedilen alanlarda yer almaktadır. "Avrupa" dünyasının içinde yer alan bu kentler, gerek boyutları, gerekse içlerinde barındırdıkları resmi, özel, dini ve politik yapılar bakımından hakikaten Kizzuwatna ve Orta Anadolu`daki kent merkezlerine göre daha gelişmişlerdir. Dolayısıyla bu uygar dünyaya en yakın coğrafi konumda bulunan Tatarlı`nın da bu yapılaşmalardan birçoklarına sahip olmadığını kimse söyleyemez. Nitekim höyüğün en üstünde yer alan büyük taş yapı, daha şimdidenTilmen ve Alalah`taki devasa saray ve tapınakları anımsatmaktadır" diye konuştu.Geç Assur Kralı 2. Salmanassar`dan beri (M.Ö. 859) sürekli Kilikya`ya yayılmak isteyen Geç Asur krallarının Amanos ve Gavur Dağlarını aşıp ister doğudan Bahçe-Düziçi-Osmaniye üzerinden, isterlerse Beylan-İskenderun-Dörtyol-Toprakkale üzerinden Çukurova`ya ilk ayak bastıklarında, Tatarlı`yı ele geçirmek anlatan Ünal, şöyle devam etti: "Azitawata`nın Karatepe`deki yazıtlarından da öğrendiğimiz üzere, bu kral Asur emperyalizmine karşı bu tampon bölgede müstahkem kaleler kurmuştur. Tatarlı`nın bu kalelerden birisini barındırdığından hiç kuşku yoktur. Şundan gayet eminiz ki, Tatarlı kazıları bölgede ilklerden birisi olacak. Mersin-Yümüktepe ve Tarsus-Gözlükule çok batıda kalmakta, "Avrupa" uygarlığından biraz uzak düşmektedir. Uzun zamandan beri ısrarla belirttiğimiz Sirkeli`de Muwatalli kabartması dışında Hitit malzemesi veya M.Ö. 2. binyıl yerleşim izleri yoktur. Orada Lawazantiya aramak boşuna uğraştır."Kazı Başkanı Çukurova Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç.Dr. K. Serdar Girginer ise Tatarlı Höyük`teki kazı çalışmalarının Çukurova Üniversitesi`nin ilk bilimsel kazısı olduğunu belirterek, "Özellikle Çukurova yerleşmelerinin boyutlarıyla göze çarpan Tarsus Gözlükule, Yüreğir Misis Höyük, Adana Seyhan Tepebağ Höyük ve Ceyhan Tatarlı Höyük`ün Hitit ve çevre kültür bölgelerinin yazılı metinlerinden bilinen henüz isimleri tespit edilememiş 50`den fazla Kizzuwatna kentlerinden en önemlilerine ait olduğunu söyledi.Tatarlı Höyük`te bu yıl yapılan çalışmalarda, saray ya da tapınak olabilecek büyük bir yapının açılmaya başlandığını kaydeden Girginer, ele geçen küçük buluntuların ve seramiklere göre şimdilik M.Ö. 2. binyılda ilk yapımı başlamış olan yapının, daha sonra Demir Devri`nde de kullanılmış olduğunu gördüklerini belirtti.Höyükte ve çevresinde yaptıkları araştırmalarda Neolitik çağ ile Bizans dönemi arasında kesintisiz iskanı olan höyüğün, bu bölgede en önemli yerleşmelerden birisi olduğunu söyleyen Girginer, "Zaten aşağı kentinin varlığı ve höyük tepesinde yar alan akropolüyle de bu düşüncemiz desteklenir niteliktedir. Önümüzdeki yıllarda Tatarlı Höyük çalışmaları hem Çukurova`nın, hem de tüm Doğu Akdeniz bölgesinin iskan tarihine açıklık getirecek, yeni sonuçlar tüm bilinenleri tekrar gözden geçirmemizi zorunlu kılacak.Tatarlı Höyüğün, Büyük Hitit Kralı 3.Hattusili`nin eşi Hurri kökenli Büyük Kraliçe Puduhepa`nın memleketi Lawazantiya olduğunu düşünüyoruz. Bu yerleşmenin Lawazantiya kenti ile özdeş olup olmadığını önümüzdeki yıllarda yapacağımız kazılar çözüme ulaştıracak" dedi.Girginer, 2008 yılı kazı sezonunun en az 4 ay sürmesinin planlandığını, bu programın gerçekleşebilmesinin de sponsorların desteği ile mümkün olacağını sözlerine ekledi.