Ali TIRAŞ Yazıyor(alitirash@yahoo.com) 16 yıl önceydi. 12 Ocak 1995 tarihinde, Hürriyet gazetesinin manşeti şöyleydi: ?Yaşar Kemal: Baldırı Çıplak? Söz, başbakan Tansu Çiller?e aitti? Yaşar Kemal?in suçu, ?Bu ülke, yakılan ormanlarıyla, binbir çiçeği ve canlısıyla zengin kültürü ile bir bütündür. Kültür çeşitliliğini korumak yerine onları yok edemezsiniz, tek kültürlü bir dünya yaratamazsınız.? şeklinde bir yazısıydı. Romanları, ?Dünyanın 20. yüzyılı romanları? arasında yer alan dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal Osmaniyeliydi. Bir başkabakan, Osmaniye ile anılan bir yazarımıza ?Baldırı Çıplak? diyordu, yani, onu ayak takımından bir serseri olarak nitelendiriyordu. O zamanlar, Güney ve Güneydoğu bölgesinin tek bölgesel gazetesi olan Ekspres?te çalışıyor, ?Çukurova Günlüğü? yazıyordum, Silifke- Osmaniye hattında koşuşturuyordum. Köşemin başlığını da Yaşar Kemal?den esinlenmiştim, hani, o ?Akdeniz,Çukurova benim ülkemdir, ben Homeros?tan bu yana Anadoluyu temsil ediyorum.? diyordu ya. O gün, Hürriyet gazetesinde, ?Yaşar Kemal: Baldırı Çıplak? manşetini görür görmez, gazeteyi alıp, Yaşar Kemal?in köyü Hemite?ye koştum. Muhtarı bulup köy kahvesine gittik, kahvede manşeti gösterdim, ?Yaşar Kemal?in köylüleri olarak bu hakarete ne diyorsunuz?? dedik. Köylüler, ?Ölse de kurtulsak ondan? dediler. ?Bari Yaşar Kemal?in köyü diye köyümüz daha çok ünlenirdi.? Bu nasıl bir çelişkiydi. Yaşar Kemal ki, ne zaman köyüne gelse, büyüklü küçüklü hepsine adıyla hitap eder, sarılır öper, koklaşırdı onlarla. O gün sağanak bir yağmur yağıyordu, Hemite köprüsünde köy dolmuşu beklerken sırılsıklamdım, ne de olsa, bir baldırı çıplak, bir serseriydim. O gün kimse savunmadı Yaşar Kemal?i, kimse, ?Bizim yazarımıza sen başbakan da olsan nasıl hakaret edersin.? diyemedi. Köşemden tek başına ben savundum, Osmaniyeliler adına Yaşar Kemal?i. O zamanlar, Adana?ın ilçesiydik, gazetemiz günlük Ankara?ya, TBMM?e de ulaştırılan bir bölgesel gazeteydi. Ertesi gün ANAP Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici aradı. İlk Meclis toplantısında da, ?Sayın Başbakan siz Adanalıyı ?Baldırı çıplak? diye suçlayamazsınız.? diye tepkisini gösterdi. Mehmet Ali Bilici?yi, bu tavrıyla hala saygıyla anarım, karşılaştıkça da hatırlatırım? *** Yıl 2011. Şimdi Osmaniye bir il. Yaşar Kemal hala bir ?Baldırı Çıplak? , kentin hiçbir yerinde ne bir anıtına, ne bir heykeline, ne de adı verilen bir caddesine rastlayamazsınız. Hemite köyü girişinde, sadece 80?li yılların sonunda, Adana Seyhan Belediyesin?ce yapılan ?İnce Memed? heykeli var, o heykelin başına gelenler de çok ilginç, heykel kaidesinin önündeki yazıları köyün malum partili militanları söker, biz yeniden yazdırır koyarız. Ben ve köylüler birlikte kısa adı ?YAŞAD? olan ?Yaşar Kemal Çukurova Kültürünü Yaşatma Derneği? kurduk. İnce Memed anıtının çevresini, Ceyhan nehri ile bütünleştirerek turizme açmak istiyoruz, bu konuda Valilik?ten, Adana?dan ve Mersin İçel Sanat Kulübü?nden destek sözü de aldık ama, kimse sözünde durmadı, biz kendi olanaklarımızla, Hemite?nin girişini, İnce Memed?i ve çevresini yeniden kendi olanaklarımızla yapılaştırıyoruz. Buradan sık sık yazdığım gibi, Osmaniye?de önce bir kent silueti oluşturulmalı. Caddeler, sokaklar, geçmişi ile geleceği ile bir insani boyuta bürünmeli. Yürüdükçe, bir alana, bir parka, bir anıta, bir camiye, karşısında nefes alabileceğimiz mekanlara rastlamalıyız. Sadece Yaşar Kemal değil, bu kentin adı geçtiğinde, bu kent sanat ve kültür literatüründe adı geçenleri ile anılmalı. Çocukluğu, ilk gençlik yılları Osmaniye?de geçen, konusu Osmaniye?de geçen bir şiiriyle edebiyatımızda ünlenen şair Atilla İlhan, bir alana inildiğinde anıtıyla ve ilk ünlendiği ?Gavurdağlarından Rivayet? şiirleriyle niçin insanları selamla mısın? Çardak köyüne ?En güzel turuncu köy? diyen, köyü her ziyaretinde ?Türkçenin en güzel konuşulduğu yer? dediği Osmaniye?de ressam Abidin Dino, niçin anılmasın. Nazım Hikmet?in ?Sen mutluluğun resmini çize bilir misin Abidin?dediği ressamımız, Belediye?nin logosunda yer alan ?Mutlu Şehir? e yakışmaz mı? Evet, Osmaniye acilen bu baldırı çıplaklıktan kurtulmalı. Osmaniye, sizleri kent ruhuyla da buluşturmalı artık. Ne dersiniz. Yeterince sanatçımız, şehircimiz, mimarımız, üniversitemiz de var. Hemen başlayalım mı?
