Günler ne kadar çabuk geçiyor, değil mi? 2009 yılı da bitti. Ne olduğunu, neler yaşandığını hatırlıyor musunuz? Elbette kendi özel hayatınızda yaşadıklarınızın muhasebesini yapıyorsunuzdur. Ona göre de Yeni Yıl Kararları alıyorsunuzdur. Bize Batı Kültüründen geçen bu yeni yıl kararları alma anlayışı tabii ki bazen tamamen karar olarak kalır. Mesela bu yıl ?sigarayı bırakacağım? veya sağlıklı hayat için ?beslenmeme dikkat edeceğim? gibi kararlar hakikaten güzel bir temenni olarak bir sonraki yıla devredilir.Kişisel hayatımızın muhasebesini kendimize bırakıp, ülkemizin 2009 yılında içinde bulunduğu durumu birlikte değerlendirelim. Bir sene ülke tarihinde çok kısa bir zaman dilimi olacağı için aslında bir dönemi sorgulamak daha anlamlı olur. Ne dersiniz, sorgulayalım mı? Hani ?beraber yürünen? yolun sonu mu görünüyor ki, 2002 de başlayan bir devri masaya yatıralım düşüncesi kafanızı karıştırmasın. Sadece gelecekle ilgili vereceğimiz kararlara ışık tutması için geçmişten ders çıkaralım mantığıyla bu hesabı görelim diye düşünüyorum. Hesaba bakalım! Yıl 2002 ülkemizin genel manzarasına ait bir örnek verelim. Öğretmen atamaları sorununu o günden bugüne ülkemizi yöneten Siyasi İradenin başı söylüyor. Yıl 2002 yer İstanbul Recep Tayyip Erdoğan;?-Birçok gencimiz özellikle öğretmen adaylarımız işsiz kaldı? Ülkede eğitim çökmüş köy okulları kapanmış merkezdeki okullar bile öğretmen diye can çekişiyorken sen sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun bıraksana genç öğretmenlerimiz gitsin çalışsın o kadar sene beklet sonra al, o adamda artık heves kalır mı öğretmenlik yapabilir mi? Ama inşallah biz iktidar olunca öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak ertesi gün görev aşkıyla okuluna gidecek hiç merak etmeyin??Sayın Başbakanımız o zaman birçok ilde buna benzer vaatlerde bulunuyor. Tıpkı ?yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar? konusunda verilen sözler gibi. Yedi yılsonunda Ülke Sorunlarına ÇÖZÜM BULMASI gereken sorumlu birisi olarak bir üniversite açılışında ettiği lafa bakalım! Yıl 2009 yer İzmir Recep Tayyip Erdoğan;?Gençler bakınız; Her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kural yok.?Hatta yerel seçimlerden öncede ?Ne yapalım? Amerika?da da İŞSİZLİK var!? demişti. Daha öncesinde de çocuğuna iş isteyen bir vatandaşa ?Senin çocuğunda işsiz kalsın. Otur yerine!? diye bağırmıştı.Buda bir şey mi diye gerilere gittiğinizde göreceksinizdir ki, bir zamanlar Cumhuriyetin Kazanımları olan kuruluşlar özelleştirme adı altında yabancılara satılmış. Çok somut bir örnek, ana muhalefet liderinin dediğine göre Tekel Fabrikaları 280 Milyon Dolara bir Firmaya satılıyor, o Firma bir ay sonra Fabrikaları bir Amerikan Firmasına 900 Milyon Dolara devrediyor! O Fabrikaların işçileri ne mi yapıyorlar şimdi? Ankara?nın ayazında hak arama mücadelesi veriyorlar!Moralinizi bozmak istemem ama Ekonomiden Teröre, Adi Suçlardan Dış Politikaya hangi konuda bugün 2002 den daha iyi durumdayız diyebiliriz? Her şeyi bir kenara bırakalım HUZUR var mı HUZUR? Sizleri daha fazla karamsarlığa sevk etmeyeyim. Çünkü 2010 yılından çok umutluyum. 2010 yılının ülkemizin kargaşa ortamından çıkışının MİLADI olacağını umuyorum. Görev bizlere düşüyor. Nasıl olsa demokrasinin gereği olarak seçimle gelen, seçimle gidiyor. O halde Alternatifsizlik propagandasına ve Mağduriyet Söylemlerine aldırış etmeden 2002 den daha iyi durum damıyız, onu sorgulayalım! Siyasi İradenin başının sık kullandığı terimlerle soralım ?Terör İllallah, Adi Suçlar Maazallah, Dış Politika Elhamdülillah, Yolsuzluk Maşallah, Yoksulluk İnşallah, Yarın Allah Kerim! Yahu siz yedi senede ülkeyi ne hale getirdiniz? Allah aşkına! Hangi meseleyi çözdünüz? ?Not: 3 Ocak 2010 Pazar günü saat 21.00 de Ktv (internette ktv.com.tr >) de canlı yayınlanan benim sunduğum EMPATİ Programının Konusu ? Öğretmen Atamaları ve Eğitim.?İlgilenenlere duyurulur!
