23 Şubat tarihi yaklaştıkça beni bir telaşe alır. Halbuki telaşeye ne gerek var, değil mi? Saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar akıp geçiyor. Haydi siz de asırlar geçiyor deyin de olsun bitsin, bu iş. Bitsin diyeceğim de bitmiyor işte! Emmim Ahmet Şanal’ın ölümünün seneyi devriyesi yine geldi. Geldi dediysem de daha bir ay var. Var ama ilk satırda dedim ya, beni bir telaşe alır diye, onun için anmaya başlayayım, istedim.
23 Şubat 2021 tarihi Pandemi döneminde Corona belasının amcamızı hayattan/sevdiklerinden kopardığı tarihtir. Şimdi o meşhur atasözümüzü bana söylemeyin. Hangi atasözüydü o? Hatırladım. “Kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü olur!” Bu atasözünün (TDK) Türk Dil Kurumuna göre anlamı “bir kimse öldüğünde veya bir şey yok olduğunda değer kazanır" imiş. Çok ilginçtir bu sözü hiç unutmam! Neden? Ben lisedeyken, 1970’li yıllarda, bu sözü rahmetlik amcam ile münazara konusu yapıp tartışmıştık.
Kafamda anma yazımı tasarlarken bizim iki ekâbir ile karşılaştım. Onlar, “Hayırdır, yine kafanda neler kuruyorsun?” dediler. Ben de yukarıda bahsettiğim atasözünden hareketle bir yazı yazmak istediğimi söyledim. Onları size hatırlatmadım! Onlar bizim ekabirler, yani Çıntırık Dede ve Çökelik Ömer.
Onlar bana bu yazı konusunu bize bırak dediler. Hemen ilk sözü Çıntırık Dede aldı; “Amcan ölmeden önce de hem sırma saçlı hem de badem gözlüydü. Sağlığında benim şahit olduğum bir anekdotu anlatayım. Kararı okuyucu versin. Yalnız bu emmini eleştiren bir anekdot gibi görünse de mesajı olumludur. Yazına alacaksan anlatayım,” dedi. Ben de tamam dedim.
Çıntırık Dede anlatıyor;
Amcan 1990’lı yıllarda Milletvekili idi. Bir yaz günü Osmaniye/Zorkun Yaylasında en az on kişilik bir grup halinde, kahvehanede oturuyorduk. Grup içerisinde akademik ünvanlı birkaç hoca, milli eğitimden öğretmenler, doktorlar var idi. Amcanın dönem arkadaşlarından birisi amcanı ima ederek konuşmaya başladı. “Arkadaşlar benim gibi profesörler dururken veya bizim gibi akademisyenler dururken, siz bir ortaokul öğretmenini milletvekili seçerseniz, tabi ki ülke iyiye gitmez!” dedi.
Gruptaki öğretmenler bozuldu. Diğer akademisyenler de bu sözü hoş karşılamadı. Onun derdi liseden aynı dönemde okuduğu Ahmet Şanal Milletvekili de ben neden olamadım idi! Gerçi diğer akademisyenlerden birisi o Prof’a ağzının payını verdi. Bu ne demektir? Çapsız, hasbelkader Prof. olmuş bilim adamı kılıklı bir kişi karşısında bütün grubun tepkisi, amcanın değerinin bilindiğine işaretti. Çıntırık Dede “Benim hikâye bu kadar.” dedi. O hocaya kızgınlığı yüzünden okunuyordu. Çıntırık Dede o anı sanki tekrar yaşıyordu. Bana ilginç bir anekdot gibi geldi.
Tam da Çıntırık Dede soluklanırken, araya Çökelik Ömer girdi. Çökelik Ömer anlatıyor; Bu da bir şey mi, diye başladı. Ben de aynı yıllarda benzeri bir olaya şahit oldum. Oğlumun çalıştığı şehre gitmiştim. Oğlum, “baba buranın üst düzey bir bürokratı Osmaniyeli istersen bir ziyaret et, tanış” dedi. Biraz daha somutlaştıralım. Şehirdeki bürokrat, hem de üst düzey! Tahminde bulunalım. Vali, Hâkim, Savcı, Rektör… Siz herhangi bir makamda oturan kişi olarak düşünün. (Çökelik Ömer şehirdeki çok okumuş unvan sahibinin adını verdi ama benim ifşa etmem uygun olmaz. Tıpkı Çıntırık Dedenin anlattığı anekdotta bahsettiği kişileri adlandırmadığım gibi!).
O kişi “Biz gittik Fakülteler okuduk, Ahmet gitti iki yıllık bir okul okudu, öğretmen oldu. Adam Milletvekili, daha sonra da Bakan oldu” dedi. (Çökelik Ömer’in o bürokrata verdiği cevaba bakar mısınız?) Ben de “Beyefendi siz cümlenizde adam milletvekili ve Bakan oldu dediniz ya! Sizin dediğiniz kelimeden hareketle Ahmet Şanal sadece sıradan bir adam değil, adam gibi adam!” dedim. Bir daha da o kişiyle görüşmedim.
Her iki anekdotu da dinledikten sonra bana düşen Çıntırık Dede’ye ve Çökelik Ömer’e teşekkür etmektir. Sizler de okudunuz. Sonuç ne? Rahmetlik sağlığında da sırma saçlı ve badem gözlü müymüş? Yani adam gibi adam mıymış?
Benim bu konu da objektif olmam mümkün değil. Tabi ki de hem ekonomik olarak hem de sosyal statü olarak vasat seviyeden, üst düzeye çıkma başarısı gösteren emmim benim gözümde bir kahramandır. Onun açtığı ufukla, bütün sülale sınıf atlamıştır. Dolayısıyla sülalemizdeki bütün gençlerin de idolü olmuştur. Öldüğü güne kadar da sadece akrabayı taallukata değil herkese yardım ve destekte bulunmuş olan Ahmet Şanal Emmime Allah Rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Geride kalan sevenlerine ve siz okuyuculara, Allah uzun ömürler versin. Âmin.