Van depremi, sessizce sinsice geldi, kötü vurdu. Depremin doğal afet olduğunu hepimiz biliriz. Ama her nedense önlem almak yerine dua eder, tanrıya havale ederiz.En az ekonomik kayıpla, en az yıkımla, en az can kaybıyla, bir deprem nasıl atlatılır, bunun üzerinde çalışmayız.Teknik olarak yapılan sağlam bina, en az kayıpla atlatılabilecek deprem savunması demektir.Bu ülkede sağlam binayı kim yapar? Malzemeden çalmadan nasıl yapılır? Elbette konunun uzmanları, olabilecek bir depremde en az hasarla çıkılabilecek binaları yapar. Hani deriz ya? İşi ehline vermeli.Bu kadar inşaat mühendislerini, mimarları, jeoloji mühendislerini boşuna mı yetiştirdik?Sadece parası olanın müteahhitlik yaptığı bu ülkede olacak bir deprem felaketinde binlerce konutun yıkılması, binlerce insanın ölmesi normal değil mi?Emekli Demir-çelik işçisinin, ilk okul müstahdeminin, sağlık memurunun, karpuz- kavun satıcısının, eski inşaat işçisinin, emekli imamın vs. Müteahhitlik yaptığı bir ülkede, bizim yetiştirdiğimiz mühendisler, mimarlar ne iş yaparlar? Sadece bunların projelerini, planlarını çizerler.Müteahhit inşaat mühendisleri, müteahhit mimarlar fiili olarak işlerini yapmadıkça fazla şikayetçi olmaya da gerek yok.Toplumu eğitimsiz bilinçsiz gününü kurtaran her şeyi tanrıdan bekleyen adam haline getirirseniz, mühendisin de mimarın da önemi olmaz.Beklenmedik bilinmedik zamanda gelir Azrail depremle? Birde yaşanılan her depremden sonra deprem bilimcileri çıkarlar piyasaya. Kanal kanal dolaşırlar. Depremden sonra her şeyi biliyorlar.Bilim adamlarımızın felaketler yaşanmadan önce bildiklerini insanlarımızla paylaşmaları bilim adamı ahlakına yakışanıdır.Yaşadığımız felaketlerin, bizlerin aklımızı başımıza almamıza vesile olması dileğiyle?Bütün okuyucularımın kurban bayramlarını içtenlikle kutlar, yaşayacakları bütün afetlerden (ekonomik, psikolojik ve doğal afetlerden ) sağ selamet gelecek yıllara çıkmalarını dilerim.




