İngiltereye, ilk olarak 1980 yazında gitmiştim. Kısa süreli hizmet içi eğitim kursuydu. Dışardan bakınca, kısa süreli bir kurstu ama, içerden çok şeyler öğrenmiştik. Belki de benim için öyleydi. Hayır, İngilizce öğrenme açısından demiyorum. Sadece dil öğretimi açısını da kast etmiyorum. Orada bahsedilen görüşler, ufkumu açmıştı. Yok ufku açma değil de, kafamda soru işareti oluşturmuştu.
Mesela oradaki öğretmenlerden birisi Orta Asyadaki Türk devletleri ile ilgili sorular soruyordu. Bu arada, henüz Komünizm çökmemiş, Sovyetler Birliği dağılmamıştı. Şimdiki bağımsızlığını kazanmış Türk devletleri o yıllarda Sovyetler Birliği çatısı altındaydı. Kendisinin o ülkelere gittiğini, halkın tepkilerini gözlemlediğini anlatıyordu.Doğu başka bir deyişle Asya kültürünü iyi bildiğini söylüyordu.
Ne alâka? İşte burada, alâkayı gördüm. O hocanın sözlerini, sohbetlerde, bazen de yazılarımda kullanırım. O İngiliz öğretmen “ Sizin Asya/Doğu kültüründe SORGULAMA yoktur. Otoriteye doğrudan biat vardır. Bizim Batı/Avrupa kültüründe ise SORGULAMA vardır.” demişti. Mesela, diye sormuştuk. O da örnek vermişti. “Evde Baba, Camide Hoca, Sınıfta Öğretmen, kısaca otorite ne derse doğru olarak kabul edersiniz. Asya kültüründe ‘neden, niçin’ soruları sorulmaz, karşı fikir söylenmez” gibi kesin ifadeler kullanmıştı.
Hiç unutmam, o zaman, bana göre daha tecrübeli meslektaş bir ağabey şöyle demişti. “Doğru yahu yıllarca bize, gece tırnak kesmek günah diye söylendi, biz neden diye sormadık. Araştırmadık. Nerede yazıyor, demedik” diye söylemişti. Ve devam etmişti, “hiç babamızın bize göre yanlış düşüncelerine itiraz edebildik mi? Sınıfta öğretmenimizi eleştirebildik mi?” Bu cümleler 1980 düşünce yapısını yansıtıyor.
Günümüzde herhalde bizim kültürümüze de sorgulama düşüncesi hakim olmuştur. Şu çağda biat da neymiş? Değil mi? Herkesin kendine göre aklı, fikri, bilgisi, görgüsü vardır. Bizim hocanın aklımda kalan sözleri daha bitmedi. “Dil öğretimi, kültür öğretimidir. Herkes bilir ki, bir dili öğrenmek istiyorsan, o dilin konuşulduğu toplumun kültürünü de öğrenmelisin. Yani dil öğretimi, aynı zamanda bir kültür emperyalizmi faaliyetidir!”
Nerede geçiyor bilmiyorum ama, tam da İngilizlere uyarlanmış bir söz vardır. Bir arkadaşım söylemişti, “Eğer iki balık birbiriyle dövüşüyorsa bilin ki yanlarından bir İngiliz geçmiştir!” Acaba?
Dört çocuklu bir İngiliz ailenin yanında kalıyordum. Baba emekli askerdi. Akşamları onlarla sohbet ederdik. Konu Haçlı Savaşlarına geldi.Bana “neden Hristiyanlarla Müslümanlar tarih boyunca savaştılar?” diye sordu. “Halbuki, iki tarafta aslında aynı şey için savaşıyorlardı. Her iki tarafta ‘Allah adına/için’ İngilizcesi ‘in the name of God’ diyerek savaştılar.” Bu soruya ne denir? Tartıştık ama birbirimizi ikna edememiştik!
Yani demem o ki, bu ilk kurstan aklımda kalanlar “kültür emperyalizmi, otorite, sorgulama, biat, savaşlar, din, kültür” gibi konular. Bunlara Londrada gittiğimiz tiyatro, kültür gezilerini de ilave edebiliriz.
İngiltereye ikinci olarak 1989 yılı, Kasım ayında gittim. 1991 yılı Ocak ayında döndüm. Önce, yine bir aile yanında, daha sonra ise Üniversite Kampüsündeki bir yurtta kaldım. Orada öğrendiğimiz akademik bilgiden ziyade izlenimlerimi anlatmayı daha uygun buluyorum. En kötüsünden başlayayım mı? Bir gün dersteyim. Hoca dedi ki, “bir Türk kadın karakola düşmüş, kendisini ifade edemiyormuş, ona tercümanlık yaparmısın?” Tabi ki kabul ettim. İlk defa karakolu içerden, orada gördüm. Kadını nezarete atmışlar. Konu hırsızlık! Önce kadını tanıtayım. İyi bir fakülte mezunu, ünvanlı birisi, bakanlık kısa bir kurs için göndermiş. Hali vakti yerinde. Eşi de ünvanlı okumuş birisiymiş. Çok mahçup, Birgün sonra da Türkiyeye dönecekmiş. Çok korkmuş. Eşi ve grup arkadaşlarının duymasından da korkuyor. Neyse!
“Ne yaptın?” dedim. O da “birkaç potpori, takma tırnak vesaire gibi toplamda 20 poundluk bir şeyleri kendince kimse görmeden çantasına attığını, ama yakalandığını” söyledi.
Bu arada çaldığı “potpori” güzel kokulu kurumuş çiçek demeti gibi bir şeyler imiş. Onu da öğrenmiş oldum. Konuyu öğrendikten sonra polise kadının pişmanlığını anlattım. Polis iki yol önerdi. Birincisi, resen para cezası verelim. Yarın da ülkeyi terk etsin. İkincisi ise mahkemeye sevk edelim.Tabi kadın hemen birinci teklifi kabul ederek anlaşma yoluna gitti. Amma velakin hani filmlerde görürsünüz ya kadının parmak izlerini aldılar. Fotoğraflarını çektiler.Tam bir şüpheli/suçlu muamelesi yaptılar.
Sonuç kadın büyük bir pişmanlık içindeydi. Cebinde nerdeyse 500 pound var iken, hırsızlık yapmış olmaktan utanıyordu. Ama 250 Pound ceza ödeyip kurtulmasına da seviniyordu!
Diğer kötü bir izlenimi mi, anlatayım mı? Karamsarlık olsun diye değil. Ders çıkarılacağına inandığım, bir izlenim. Benim devam ettiğim program Yabancı Dil Öğretimi programı idi. Bir de ayrıca Dil Bilim bölümü vardı. Hiç tanışmadım, ama bir Türk kızının Dil Bilim bölümünde akademik çalışma yaptığını duymuştum. Bakın burası önemli! Dil Bilim camiasından çok meşhur bir hoca Dil Bilim öğrencilerine ders verecekmiş. Ne diyelim seminer gibi bir şey. Ben de meşhur Dil Bilimci misafir hocayı dinlemeye gittim. Şöyle düşünelim. Bölümün öğrencileri hocayla akademik çalışma yapacaklar, bizler de dinleyiciyiz.
Yunanlı, Afrikalı,İtalyan vesaire öğrenciler önlerinde defterleri, not alıyorlar, soru soruyorlar ancak orada süslü bir kız öğrenci var, tabirimi mazur görün “biblo” gibi oturuyor. Ne not alıyor, ne soru soruyor, ne de faaliyetlere katılıyor.
Toplantı sonunda dağılırken kendimi o kızın çıkışına göre ayarladım. “Kıza affedersiniz, siz Türk müsünüz?” Diye sordum. O da “Evet nereden anladınız?” diye sordu. Benim cevaba bakın, olacak şey mi? “Önünüzde kağıt kalem, defter yoktu, soru da sormadınız. Orada biblo gibi oturuyordunuz.Ordan anladım.” dedim.
Bu kötü son iki olayı genellemek yanlış olur. Yurt dışında çok iyi çalışan, başarılı genç insanlarımıza da haksızlık yapmayayım.Yazımı yazının anahtar kelimeleriyle bitirelim. Anahtar kelimeler; “sorgulama, biat, doğu(Asya) ve batı (Avrupa) kültürleri, potpori, biblo”.
NOT: 6 Şubat 2023 depreminde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim. Allah geride kalanlara sabır versin. Allah vatanımızı ve milletimizi böyle afetlerden korusun.




