Merhaba kıymetli okurlar, Türkiye?de bir işyeri açarken mutlaka belli bir prosedürden geçeriz. Herkes işyerinin anahtarını alıp, dükkanını açıp, faaliyetlere başlayamaz. Mutlaka kanun nezdinde gereken belgeleri hazırlar, gerekli izni alır, ondan sonra işyerinin açılışını yapar. Ülkemizde en kolay şey gazete çıkarmaktır. Lise ve dengi okul mezunuysanız veya o ölçülerde birini bulup, birde Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe verirseniz gazete çıkarmanız mümkündür. Vergi, sigorta soran yok. Maalesef işin o yönü boşta. Gazete yayınlamak bu kadar basit. Gazeteci olmak, fikir üretmek, yazı yazmak, kamuoyu oluşturmak, adınızdan bahsettirmek, insanların güvenini kazanmak ve büyük bir gazeteci olmak hiçte o kadar kolay değil. 50 lira harcayarak gazete sahibi olmakla, gazeteci olmanın arasında dağlar kadar fark olduğunu unutmayın . Okuyucuların sizi ciddiye alması için, uzun yıllar çalışıp halkın güvenini kazanmanız ve bir takım başarılarınızın olması gerekiyor. Belli badirelerden geçmeniz, yeri geldiği zaman halkın yanında dim dik durmanız gerekiyor. 50 lira para harcayıp, bir gazete basarak veya gazete sahibi olarak sizi herkesin ciddiye alacağını sakın düşünmeyin. Gazete çıkarmak çok kolay. Ancak çıkardığınız gazetenin kabul görmesi çok kolay değil. Siyah beyaz bir dalga gazete ile bir yazı yazınca yer yerinden oynar diye düşünmeyin. Kilonuzu, gücünüzü ve haddinizi iyi bilin. Fare olmadan çuval dibi delmeye kalkmayın. Ateş olsanız düştüğünüz yeri bile yakamayacağınızı iyi bilin. 1,5 yıl önce bir yerel seçim yaşadık. Başak Gazetesi ne tahmin yazdıysa aynısı çıktı. Çünkü Başak Gazetesi dünyada seçim tahmininde ne kullanılıyorsa onu yaparak konuştu. Anket yaptı ve neticelerini yazdı. Yalan dolanla uğraşıp, birisinden yolunu bulmak için yanlış işler peşinde koşmadı. Yazdığı ne ise, aynen çıktı. Başak Gazetesi sorumluluğunu bilen ve herkesin itibar ettiği güvenilir bir gazetedir. Ağustos ayı içinde 23 yayın yılımıza giriyoruz. 23 yıllık cumhuriyet çınarıyla kendinizi aynı kefeye koymaya kalkmayın. Osmaniye artık eski Osmaniye değil. Buradan tüm yetkililere, siyasilere seslenmek istiyoruz. Bundan böyle gazeteci olarak görmediğimiz insanları toplantılarına çağıranlar bizi çağırmasın. Osmaniye?de gazeteci sayısı 10?u geçmez. Toplantılara bakıyoruz 30 kişi basın masasını işgal ediveriyor. Başka illerde basın masasına herkes oturamaz. Burada gazeteciler cemiyeti iki tane olunca, çekişmeden yararlanan insanlar, gelip bizim masamızı işgal edebiliyor. Bundan dolayı yetkililer ve siyasiler gerçek basınla, basın olmayanı ayırt edip akreditasyon uygulamadıkları takdirde biz hiçbir toplantıya katılmayacağız. Buradan açık açık deklare ediyoruz. Temiz basın için elele vermenin zamanı geldi artık. Biz bu mesleğe düzen getirmek istiyoruz, acaba yanılıyor muyuz?




