Merhaba çok kıymetli okuyucularımız,
Geçtiğimiz günlerde Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet’in Osmaniye’nin büyükşehir olacağı yönündeki paylaşımından yola çıkarak hazırladığımız haber, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Yüzlerce beğeni ve yorum alarak geniş kitlelere ulaştı.
Öncelikle, yapılan yorumlar ister olumlu ister olumsuz olsun, hepsine büyük saygı duyduğumuzu belirtmek isterim. Demokrasi, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebilmesiyle güzeldir. Bu süreçte yorum yapan, görüş belirten tüm hemşehrilerimize teşekkür ederim.
Ancak bir noktayı netleştirmek gerekir: Osmaniye’nin büyükşehir olması, bireysel bir karar ya da yerel bir iradenin sonucu değildir. Bu tamamen Ankara merkezli bir çalışmadır. Ne biz gazeteciler, ne de yerel yöneticiler bu süreci tek başına yönlendirebilir. Kimsenin bizlere, “Siz mi Osmaniye’yi büyükşehir yapıyorsunuz?” diye sitem etmeye hakkı yok. Biz kim oluyoruz ki böylesi büyük bir kararı alalım? Bu süreç, doğrudan doğruya Ankara’da yürütülen kapsamlı bir hükümet projesidir.
Sosyal medyada yapılan bazı paylaşımları dikkatle inceledim. Özellikle Dörtyol ve Erzin’den ciddi tepki mesajları var. Ayrıca AK Parti eski milletvekili Şamil Tayyar’ın da bu konuda eleştiride bulunduğunu gördüm. Elbette herkesin fikrine saygı duymak gerekir. Ancak Osmaniye’ye bağlanması düşünülen bu ilçeler, meseleyi duygusal değil, mantıksal çerçevede değerlendirmelidir.
Ben, “Mutlaka bu ilçeler Osmaniye’ye bağlanmalıdır” demiyorum. Fakat Dörtyol, Erzin, İslahiye ve Nurdağı gibi ilçeler Osmaniye’ye bağlandığında ortaya çıkacak tabloyu iyi analiz etmek gerekir. Bu ilçelerin Osmaniye’ye bağlanmasıyla ilimizin nüfusu 1 milyonu geçecek. Bunun sonucunda milletvekili sayımız da artacak; tahminlere göre en az 7 milletvekili çıkarabileceğiz.
Bir başka açıdan bakarsak, bu dört ilçe yıllardır bağlı bulundukları büyükşehirlerden bekledikleri hizmeti tam anlamıyla alamamaktan şikâyetçi. Osmaniye’ye bağlandıkları takdirde birçok kamu hizmetine ve yatırımlara daha hızlı ve etkin bir şekilde ulaşabileceklerini düşünüyorum. Bu nedenle tüm taraflar sağduyulu ve yapıcı bir tutum sergilemelidir.
Gelelim işin siyasi boyutuna…
Varsayalım ki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli bir açıklama yaptı ve “Osmaniye’yi büyükşehir yapıyoruz, konu kapanmıştır” dedi. Allah aşkına, bu durumda kim ne diyebilir? Ak Parti ve MHP’den bir yetkili çıkıp buna itiraz edebilir mi? Elbette hayır. Çünkü bu proje, bizzat hükümetin yürüttüğü, üzerinde uzun süredir çalıştığı bir projedir. O nedenle konu hakkında ezbere konuşmak, bilgiye dayanmayan yorumlar yapmak kimseye fayda sağlamaz.
Sonuç olarak; Osmaniye’nin büyükşehir olması ya da olmaması konusu yerel polemiklerle değil, merkezi yönetimin stratejik planlamasıyla şekillenecek bir meseledir. Biz gazetecilere düşen görev, gelişmeleri takip etmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve fikirlerimizi şeffaf bir şekilde paylaşmaktır. Son kararı ise Ankara verecektir.
