Prof. Dr. Mustafa Fedai Çavuş


Dilsiz Şeytanlar Çağı


Peygamber efendimizin Yaradan`a kavuşmasından sonra dört halife ve arkasından başlayan Emevi dönemi. Muaviye`nin ardından devletin başına Yezit geçmiş ama ümmetin içindeki çatışmalar durulmamıştır. Emevi soyundan gelenler ile Haşimi soyundan gelenler arasında İslam dinine aykırı, Müslümana yakışmayacak eylemler cereyan etmektedir. Bu olaylar karşısında, yapılan zulmün yanlış olduğunu düşünen ama karşı koyma cesareti gösteremeyenler toplanıp konu hakkında Mekke`deki alimlere danışmak üzere birini görevlendirirler. Bu şahıs gidip yapılan zulmü ve yanlışlıkları aktarır. Fakat ortamın müsait olmaması nedeniyle sessiz kaldıklarını ifade eder. Bu durumda İslama göre bizim halimiz nice olur, nasıl davranalım, susmazsak kılıcın ucu bize dokunacak diye sorar. Alimin cevabı şu şekilde olur. " Kılıcın ucu size dokunur dokunmaz bilmem, bu durumda nasıl davranacağınıza kendiniz karar vereceksiniz. Peygamberimiz zamanında sizin gibilere münafık denirdi. Yani korkak ve yarım inançlı. Sizler ağızlarını Emevi ahırına bağlamış, gönülleri havada, bedenleri cami, havra, kilise gezen beynamazlarsınız. Susarak zalime yardım eden, köyüne köylüsüne, halkına zulmedenlersiniz. Zulme susmak dilsiz şeytanlıktır." Şöyle bir kendimize bakalım, dün bu şekilde davrananlardan ne farkımız var? Etrafımızda o kadar çok yanlış, o kadar çok zulüm ve zalim var. Çoğumuz, karşısında durmaya çekiniyor ve sessiz kalarak bana dokunmayan yılan bin yaşasın tavrını sürdürüyoruz. Hz. Ali devletin dini adalettir derken herhalde müslümana adaletsiz ol demiyordu. Nisa suresi 58. ayette buyurduğu gibi; ?Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.? Veya Maide suresi 8. ayet; ?Ey iman edenler! ALLAH İÇİN HAKKI AYAKTA TUTAN, ADALETLE ŞAHİTLİK EDEN KİMSELER OLUN. BİR TOPLULUĞA DUYDUĞUNUZ KİN, SİZİ ADİL DAVRANMAMAYA İTMESİN. ADALETLİ OLUN; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan bir davranıştır.? Maide, 8 Ve her Cuma günü, Cuma namazında hutbe sonunda okunan, ama bir türlü icabet edemediğimiz Nahl suresi 90. ayet; ?MUHAKKAK Kİ ALLAH, ADALETİ, İYİLİĞİ, AKRABAYA YARDIM ETMEYİ EMREDER, ÇİRKİN İŞLERİ, FENALIK VE AZGINLIĞI DA YASAKLAR. O, DÜŞÜNÜP TUTASINIZ DİYE SİZE ÖĞÜT VERİR.? Hz. Ömer Halife iken ?Benim yanlış yaptığımı görürseniz ne yaparsınız? diye sorunca, Sahabe efendilerimizden bir tanesi kılıcını çekmiş ve ?Seni bu kılıcımızla düzeltiriz ey Ömer? demiştir. Allah`ın kelamını, Peygamberimizin hadisini, Sahabelerin sözünü geçtik, bir Müslüman, bir insan olarak biz ne yapıyoruz? Her gün eşimizin, dostumuzun, akrabamızın, veya tanımadığınız bir insanın uğradığı haksızlığa ve ya zulme karşı ne kadar dik durduk? Hadis şerifte buyrulduğu üzere; "Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir" İmanın en zayıfının da ötesine geçtik sanırım. Vurdumduymaz ve nemelazımcı bir anlayışla, dünyevi zevklere dalıp, menfaat uğruna alçaldık, çukura düştük. Haksızlık karşısında susmayı bırakın, kendi çıkarı, menfaati, makam, mevki, para ve şahsi istikbali için bariz bir şekilde yapılan yanlışı ve haksızlığı görmeyen ve hatta meşrulaştıran, güç ve makam sahibi haksız karşısında omurgasızlaşan, yalaka ve şahsiyetsiz insan tipiyle karşı kaşıya kaldığımız bir toplumda yaşıyoruz maalesef. Kısaca zaman DİSİZ ŞEYTANLAR ZAMANI olmuş biz farkında değiliz. Allah yar ve yardımcımız olsun. Tanrı Türk`ü korusun ve yüceltsin. YENİ YIL KUTLU KUTLU OLSUN. YENİ YIL İYİLERİN YILI OLSUN.
  • Cuma 23.4 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 26.3 ° / 12.5 ° Güneşli
  • Pazar 26.5 ° / 13.3 ° false