Bugün bende bir coşku var. Sadece bugün mü? Bugünlerde desem daha iyi olur. Aslında, ayıptır söylemesi, her zaman umutlu, olumlu ve coşkuluyumdur. Sebebini de hiç bir zaman anlayamadım, anlayacağımı da zannetmiyorum. Mesela bugün aklıma nereden geldiyse Mülkiye Marşı olarak bilinen “Ey Vatan” marşı geldi. Bu marşı 1983 yılında Menemen’de kısa dönem(4 ay) askerlik yaparken öğrenmiştim. Askeri eğitim sırasında, yürüyüşlerde söylediğimiz marşların hepsi ruhumuza işliyordu.Pekâlâ, diğer marşlar değil de bu marş niçin bugün dilime düştü?
Durun yahu, önce bu marşın ilk dörtlüğünü paylaşayım.
“Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz,
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Gül ki sen, neş'enle gülsün ay, güneş, toprak, deniz.
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.”
Bilenler hatırlar, bilmeyenler öğrenmiş olurlar. Tabi ki isteyenler İnternetten sözlerin tamamını görebilir veya videosunu izleyebilirler.
Şimdi sıra geldi bu marşı niçin bugünlerde hatırladığımı açıklamaya. Bu hafta benim ve meslektaşlarım için gurur duyduğumuz anlar yaşadık. Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Eğitiminden 100 öğrencimizin mezuniyet töreni vardı. Şimdi diyebilirsiniz, ne var bunda? Bunda heyecanlanacak, marş çağrıştıracak ne var? Hele, benim için, bu fakültede şahit olduğum 42. mezuniyet töreni! Yani 42 yıldır katıldığım mezuniyet (diploma) törenleri benim için sıradanlaşmış olmalıydı.
Ama hiç bir zaman olmadı.Diploma törenleri bana her zaman heyecan vermiştir.
En büyük heyecanı da 2009 yılında Fakülte Birincisi olarak mezun olan kızıma diplomasını verirken duymuştum. Diploma törenleri herkesin bildiği gibi, evlatlarıyla gurur duyan heyecanlı anne babaların katılımıyla ayrı bir atmosferde yapılır. Şöyle düşünün mezuniyet cübbelerini giymiş yüz genç, Fakülte yöneticileri, bölüm hocaları ve veliler, hepsi bir salondalar. Diploma heyecanını tabi ki salondaki herkes yaşıyor.
Ama, beni heyecanlandıran ayrıntıya daha gelmedim. Haydi ayrıntıya gireyim. Gururla söyleyebilirim ki, 46 yıllık öğretmenlik hayatımda her zaman kurucu liderimiz Atatürk’ün “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller” yetiştirme sözünü hiç aklımdan çıkarmadım. Özellikle de, geleceğin İngilizce Öğretmenleri (meslektaşlarımız) olacak gençlere bu anlayışı yansıtmaya çalıştım. Bencillik yapmayayım. Eminim ki, bütün meslektaşlarımız da aynı yolda yürüyorlardır.
Çünkü aydın bir İngilizce öğretmeni sorgular, biat etmez. Aklını cesaretle kullanır.Hani, eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilen Immanuel Kant , aydınlanma tanımını “ insanın aklını kullanma cesaretini göstermesidir.” diye verir. Yani bir İngilizce öğretmeni, (normalde sadece İngilizce değil hiç bir öğretmen)hiç bir zaman aklını kiraya vermez. Ya? Eleştirel düşünür. Sorgular. Haksızlık karşısında susmaz. Çünkü bilir ki, inancımıza göre de “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”
Bunlar yeterli mi? Akıl, sorgulama ve haksızlık karşısında susmamak bir İngilizce öğretmeni için yeterli mi? Ahlak ve ilim nerde kaldı? Yine kurucumuz Atatürk’ün sözünü hatırlayalım. Törende genç meslektaşlarım söylemişti. Neydi o söz? “Hayatta en hakiki mürşid ilimdir.”
Şimdi genç İngilizce öğretmenlerimizi tanımlayalım. Genç İngilizce öğretmenlerini, akıllarını kiraya vermeyen, akıllarını kendileri kullanma cesaretini gösteren,eleştirel düşünen, sorgulayan, haksızlık karşısında susmayan, ilim ve ahlak sahibi genç meslektaşlar olarak tanımlayabiliriz.
Hiç mütavazı olmaya gerek yok. Gerçekten bizim bölüm öğrencilerimiz yukarıda saydığımız özelliklere sahiptirler. Birinci,üçüncü ve dördüncü sınıflarda derslerine girdim. Üç yıllık, kendi gözlemime dayanarak, çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, bekle ülkem, geleceğin aydınlık yüzlü , donanımlı genç öğretmenleri geliyor.
Gelelim yazımızın başında verdiğimiz “Mülkiye/Ey Vatan” marşına. O marşı bana çağrıştıran sebep, törende yapılan konuşmalarda verilen mesajlardı. Mesajlardan bir örnek vereyim. “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.” sözünü her zaman kendimize düstur edineceğiz.” Buyurun genç öğretmenlerimizin vatanseverliklerini/milliyeçiliklerini nasıl tasvir ettklerini gördünüz. En basitinden kendilerinin slogan vatanseverliği/milliyeçiliği yapmayacaklarını Atatürk’ün sözlerine dayanarak açıklamışlar.
Bunun üzerine söz olur mu? Olmaz. Öyleyse sadece bizim İngilizce bölümü mezunları değil umudumuz olan bütün Türk Gençliği “Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.” marşını söyleyebilirler.
