Dr. Fahrettin Şanal


Hısımlar ve Akrabalar!

Hısımlar ve Akrabalar!


“Ele karışmak” diye bir söz vardır. Ne demektir o? Hiç tanımadağınız birileriyle hısım, akraba olmaya ele karışmak deniyor. Nasıl olacak bu? Oğlunuz veya kızınız vasıtasıyla. Vakti zamanı gelince oğlunuzu, kızınızı evlendireceksiniz. Eğer evleneceği kişi tanımadığınız bir ailenin çocuğu ise sonuçta ele karışmış oluyorsunuz. Yani, yeni hısımlarınız olmuş oluyor. Böylece hısımlar ve akrabalar ile birlikte geçinip gidiyorsunuz.

Hısım ne demektir? Gerçi herkes bilir ama ben yine de Türk Dil Kurumunun (TDK) Güncel sözlüğüne baktım. Sözlükte, hısım kelimesinin anlamı “Evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler.” diye verilmiş. Akraba kelimesi ise “Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler.” diye belirtilmiş. Hele, herkes konuşurken , mesela övünerek derler ki “Geçen hafta köyde düğünümüz vardı. Bütün hısımlar, akrabalar bir araya geldik.” Hısımlar ve akrabalar!

Hısımlar ve akrabalar olarak her bayramda, son pandemi yılları hariç, Osmaniye’nin Toprakkale ilçesi Kışla Mahallesinde toplanırdık. Ben de “hısım akraba” kelimelerini cümle içinde kullanacağım diye birden bizim sülalenin yaptığı bir faaliyeti dile getirdim. Bu gelenek devam ediyor mu? Tabi ki, evet.

Hısımlığı perçinleyen şahit olduğum düğün, nişan, nikah geleneklerinden mi bahsedeyim, yoksa biraz muziplik yapıp başka konulara mı gireyim. Azıcık muziplik yapayım mı? Muziplik olup ta eskilerin sözlerinden alıntı yapcağım, o kadar.

Mesela bir nine vardı. “At ver dost ol, kız ver düşman ol.” Acaba eskiden böyle mi, oluyordu ki? Halbuki rahmetlik bütün hısımlarıyla gençlerin tabiriyle “kanka” idi. Hele görücü usulüyle evlenenler için başka bir söz söylerlerdi. “İyi olursa Allahtan, kötü olursa kuldan!” Bunu genellikle evliliğe sebep olanlar için söylerlerdi. Evlilik iyi gidiyorsa, sıkıntı yok ama iyi gitmiyorsa “Evliliğe sebep olan, kebap olsun.” sözü her zaman söylenirdi.

Daha ne sözler var. Ama bu sözleri uzatmayayım. Onun yerine, eskiler çocuklarını evlendirirken neler yaparlardı onlardan bahsedeyim. Tabi ki, önce gelin adayı bulunur. Bu görücülük işini fahri olarak yapan dost, arkadaş, hısım, akraba mutlaka vardır. Olmasa bile oğlunu evlendirecek anneler, titiz bir araştırma içine girerlerdi. Önce oğullarını evlendirmek istediklerini etrafa duyururlardı. “Falan mahallede, filancanın kızı var.” sözü annelere muştu gibi gelirdi. İlk adım, tanımasalar bile o kızın ailesine ulaşmaya çalışırlar. Aslında, öncelik muhtemel gelin adayını oğlanın annesinin görmesidir. Anne hemen yanına birkaç kadın alarak kızı görmeye gider. Tabi ki, her iki tarafı da tanıyan, aracı kişi var ise ona büyük görevler düşer.

Ne tür görevler?Mesela, kız tarafı ve erkek tarafı arasında oluşabilecek anlaşmazlıkları çözer. Çok eskiden bir örnek vereyim. Lise birinci sınıftaydım. Yıl 1970.Yayla komşumuzun oğlunun düğününden bahsediliyordu. Sonra duyduk ki “Başlık” parası konusunda anlaşamamışlar. Kızın babası başlık parası konusunda ısrar ediyordu. Neyse ki, diğer komşular ve aracı kişinin yardımıyla başlık parasının miktarı konusunda iki aile anlaştılar. Şimdi diyeceksiniz başlık parası eskide kaldı. Artık aracı olanlara fazla görev düşmez. Siz öyle zannedin. Takılacak ziynet eşyasından, ev eşyasına kadar öyle problemler ortaya çıkar ki, çözmek mümkün olmaz!

Ben de neler sayıklıyorum. Eskide kaldım herhalde. Artık eskisi gibi görücü usulü evlilik mi kaldı ki? Şimdilerde, genel olarak gençler evlenecekleri kişleri kendileri buluyorlar. Anlaşıyorlar. Dolayısıyla da evlenecek gençler ve aileler arasında herhangi bir sıkıntı olmuyor. Neden? Çünkü bu durumda aileler için tek yol kalıyor. Evlenecek gençleri imkanları ölçüsünde desteklemek. Önemli olan gençlerin mutluluğu. 

Bu sefer de, sanki zamanımızdaki yuva kurma aşamalırını eskiye göre çok mu kolay gösterdim. Tabi ki değil.Zamanımızda da evlenme üzerine, çok çeşitli hikayeler duymuşsunuzdur. Hatta bazıları tam şehir efsaneleri gibidir. Şehir efsanelerine boş verip gerçeklere bakmalıyız. Eskiler çocukları evlendirmek,  “Tatlı telaşedir” diye boşa mı demiş? Evladınızı evlendirmek gerçekten tatlı telaşe imiş. İyi de hangi evladınızı kızınızı mı, yoksa oğlunuzu mu?

Haydi bakalım kızınızı evlendirdiğinizde mi, ele karışıyorsunuz yoksa oğlunuzu mu? Bu da soru mu şimdi? Tabi her ikisinde de. Biraz daha muziplik yapayım. Kızınızın düğününde mi, yoksa oğlunuzun düğününde mi daha mutlu oluyorsunuz? Sırf muziplik olsun diye böyle saçma sorular da sorulur mu?

Bu defa soru sormayayım. Bu “Kız evden gider, oğlan elden gider.” sözüne ne dersiniz?

Bu benim muziplik olsun diye yazdığım, herkesin bildiği sorular bana benim öğrenciliğimde bizlere sorulan soruları hatırlattı.Bir örnek. “Önce Türk müsün, yoksa Müslüman mısın?”. Halbuki lisedeki Din Bilgisi öğretmenimiz bize “böyle genel anarşiye sebep olacak” düşüncelerden uzak durmamızı söylerdi. Yani evlatları bribirinden ayıramayız. Kız veya erkek evladımızın düğünlerinde mutluluk ölçeğimiz aynıdır. Genel zihinsel anarşiye düşmemek lazımdır. Kızımız veya oğlumuzun medeni halinden dolayı karıştığımız “el” bu saaten sonra akrabamızdır. Başka deyişle hısımlar, bizlerden yaşça büyük iseler ağabeyimiz, ablamız, küçük iseler kardeşlerimizdir.

Dileğim, Allah herkesi iyilerle karşılaştırsın. Haydi yazımızı güzel bir sözle bitirelim. “Harman yel ile düğün el ile olur. ”

NOT: Bugünkü yazı konumuza ilham veren olayı (düğünü) Allahın izniyle yaşadık. (Pediatri Uzmanı) Uzman Çocuk doktoru oğlum Kâmil Uğur Şanal’ı, Tıbbi Genetik Doktoru gelin kızımızla ile evlendirdik. Darısı diğer gençlere.

Düğünümüze katılan ve gönülleri bizimle olan, ama mazeretleri nedeniyle katılamayan dostlara çok teşekkür ederim. Sağolsunlar, var olsunlar. 

  • Cumartesi 13.4 ° / 7.6 ° Güneşli
  • Pazar 12.4 ° / 6.4 ° Güneşli
  • Pazartesi 12.2 ° / 6.4 ° Güneşli