Prof. Dr. Mustafa Fedai Çavuş


İnançlar ve Davranışlar


?İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar?

Hazreti Ömer?e ait olan bu söz zaman geçse de her daim geçerliliğini koruyacak olan bir gerçekliği ifade ediyor.  

İnanç denildiğinde aklımıza ilk gelen dini inançlar. Fakat inanç sadece dinden ibaret değil, içerisinde bilgi, kanaat ve iman olan psikolojik bir olgu. İnançların oluşmasında birçok faktör etkili olmaktadır. İnsanların gözlem ve tecrübeleri, sahip oldukları zeka seviyesi, duyguları ve içinde doğup büyüdüğü sosyal çevre bunların en önemlileridir.

İnançlar, bireylerin kendi dünyalarının bir yönü ile ilgili algınların ve tanımların meydana getirdiği sürekli duygular ağıdır. İnançlar, çoğu hallerde bireysel ilkelerin kaynağı haline gelmektedirler. Bireyler, bilgi, kanaat ve inançlarını açığa vurmak istedikleri zaman bunu tutum ve davranışları ile belli etmeye çalışırlar.

İnsanların inanç ve tutumları, dolayısı ile davranışları değişkenlik gösterebilir. Bunun temelinde de özellikle insanların geçmiş yaşantıları ve gelecekle ilgili beklentileri önemli bir yer teşkil etmektedir. Olumlu tecrübeler inançlarımızı kuvvetlendirip destekleyici davranışlarımızı ortaya çıkarırken, yaşadığımız olumsuz tecrübeler davranışlarımıza da olumsuz şekilde yansımaktadır.

Son yapılan seçimleri inandıklarımız ve davranışlarımız açısından değerlendirdiğimizde nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor?

Bir tarafta delilleriyle birlikte ortaya dökülen yolsuzluk, hırsızlık ve ahlaksızlık. Diğer tarafta bunların hepsi montaj, paralel devlet, dış güçler denilerek yapılan savunma.

Seçim sonuçlarına bakıldığında herkes kendine göre kazandı. İktidar ben oyumu artırdığıma göre vatandaş bunlara inanmadı ve bana oy verdi derken, muhalefet ise çoğunluk seni desteklemediğine göre yolsuzluk ve hırsızlık yaptığın onaylandı diyerek savunma yapabilmektedir.

Birey olarak oy verme davranışımızı etkileyen farklı unsurlara göre davranırız. Bazılarımız için vatan- millet, din-devlet, bazıları için sadece din, bir diğerine göre etnisite, bunları çoğaltmak mümkün. Âmâ genel itibari ile sahip olduğumuz ve öncelik verdiğimiz inanç ve değerler temelinde davranış gösteririz. Bu seçimde inandığımız gibi mi oy verdik yoksa kısa süreli menfaatlerimizi düşünerek mi?

Hüseyin Nihal ATSIZ ahlakla ilgili olarak diyor ki; ?Milletlerin temeli ahlâktır. Gerek Türk milleti olsun, gerek başka milletler olsun, ahlâkça yüksek oldukları zaman büyümüşler, ahlâk sağlamlığı bozulduğu zaman da çürüyüp dağılmışlardır. Gençlik, kendini saran maddî ve manevî çevrede ahlâk disiplini, ahlâk örnekleri görürse, ahlâksızlığın daima ezileceğinden emin olursa o zaman kendisi de sağlam ahlâklı olarak yetişir. Fakat gençlik, kendisine sözle ahlâkî telkin yapıldığı halde rüşvet, iltimas, dalkavukluk, haksızlığın hâkim olduğunu görürse, işte o zaman onda ahlâk buhranı başlar. Bir ülkede aydınlar ve siyasi liderler hayvanlaşıp da ihtirasları uğruna milleti mahva sürüklerken tek kurtuluş ilacı demokrasiyi kenara itmektir?

Öyleyse sormak istiyorum, yolsuzluk, hırsızlık ve ahlaksızlık günümüzde ahlaki bir problem olarak algılanmıyor mu? İnançlar ve değerlerimiz bireysel menfaatlerimizin arkasında ya da sadece dilimizde kalan kelimelerden mi ibaret? 

  • Salı 12.2 ° / 5.2 ° Güneşli
  • Çarşamba 13.2 ° / 5.4 ° Güneşli
  • Perşembe 13.3 ° / 4.8 ° Güneşli