7 haziran seçimleri yapıldı ve meclis hiçbir partinin çoğunluk sağlayarak tek başına hükümet kurma şansının olmadığı bir şekilde oluştu.
Seçim sonuçlarının belli olmasının ardında herkes nasıl bir hükümet kurulacak veya tekrar seçim mi olacak tartışmasına başladı.
Mevcut iktidarın en önemli vurgularında birisi istikrar sürsün olurken, muhalefet ise yanlışların hesabını sorma ve ekonomik vaatler ile seçim yarışına girdi.
Hükümetin istikrardan anladığı kendisinin tek başına çoğunluk hükümetine devam etmesiydi.
Peki ama tek başına iktidar olmak istikrar anlamına mı gelir?
2002 Kasımından beri tek başına iktidarda bulunulan dönemde istikrarlı olarak devam eden şeyler;
Yolsuzluk, devlet yapısının tahrip edilmesi, işsizlik artışı, bozulan uluslararası ilişkiler....
İstikrarlı süreçte ekonomi ortalama yüzde 4.5 büyüyebilmiş, istikrarsız dedikleri dönemlerde de büyüme ortalaması aynı.
İstikrarsız dönemlerde en azından sabit devlet yatırımları ile katma değer sağlanmışken istikrarlı dönemde bu yatırımların neredeyse tamamı satılmış.
İşsizlik istikrarsız denilen dönemlerde yüzde 10`un altındayken istikrarlı dönemde bu rakamın altına nadiren inmiş.
İnsanlar 2002 yılında kazandığı 100 liranın 5 lirasını borç için kullanırken bugün bu rakam 55 liraya çıkmış.
Koalisyon olursa istikrar bozulurmuş.
Bozulmayan ne kaldı ki koalisyon döneminde bozulsun.
80 öncesinde insanlar birbirine kurşun sıkıyordu, şimdi nefretini başka şekilde kusuyor. İnsanlarımız birbirinden uzak kutuplara ayrışmış durumda.
İstikrarı sağlayan şeyin tek başına iktidarda olmak olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
İstikrarı sağlayan şey kanunları, kuralları doğru şekilde oluşturmak ve bu çerçevede hareket etmektir.
Yönetim faaliyeti içerisinde elbette farklı politikalar, stratejiler ve uygulamalar olacaktır.
Önemli olan bunların, devletin ve milletin omurgasına zarar vermeden hayata geçirilmesidir.
Gelişmiş ülkeleri bu hale getiren iktidara geçenin keyfine göre değil kurallara ve yerleşik değerlere göre hareket etmesidir.
ABD`de Demokratlar ya da Cumhuriyetçiler seçimi kazansın farketmez. Çünkü amaçları sistemi değiştirmek değil, farklı uygulamalarla vaatlerini yerine getirmektir.
Bugün AB ülkelerinin 27 tanesinin 24`ü koalisyonlarla idare edilmektedir.
Bu koalisyonların için baktığınızda da çok farklı görüşleri bulabilirisiniz.
Almanya, İtalya, Fransa yıllardır koalisyonlarla yönetilmektedir ve dünya genelindeki ekonomik sıkıntılara rağmen herhangi bir sorunla bizim kadar karşılaşmamıştırlar.
Koalisyon uzlaşma kültürüdür, farklı düşüncelerin bir araya gelerek daha iyi nasıl yapılır sorusuna cevap vermesidir.
Koalisyon tek parti devletine gidişin önündeki en güçlü argümandır.
Önemli olan kendi siyasi ikbalimizi mi, yoksa Türk Milletinin ve devletinin varlığı mı sorusuna cevap vermemiz gerekiyor.
Bu sorunun cevabı önce milletim ve devletim ise koalisyon oluşturmak kolaydır.
Devlet ve milleti öncelik haline getirince daha iyiyi bulmak ve uygulamak için koalisyon oluşturmanın önü açılacaktır.
Koalisyon dengedir.
Koalisyon aşırılıkların törpülenmesidir.
Koalisyon uzlaşmadır.
Koalisyon birlikte hareket etme iradesidir.
Koalisyon istikrarsızlık değildir.
NOT: Hayırlı Ramazanlar.




