Orta yaş üzeri çoğumuzun bildiği Erkan Yolaç`ın bir yarışma programı vardı.
Evet-Hayır yarışması.
Yarışmanın temelinde, belirli süre içerisinde ( 2 dakika) sorulan sorulara bu iki kelimeyi kullanmadan anlamlı şekilde cevap vermek vardı.
Şimdi Türkiye bir referanduma gidiyor ve oy verme çağındaki herkes bu iki kelimeden biriyle cevap verecek ya da oylamaya katılmayacak.
Yarışma mantığında gidersek her iki cevabı verende kaybedecek.
Zaten yapılan propaganda konuşmalarına bakınca iki tarafta sonucun kötü olacağını vurguluyor.
Sorun şu, vatandaş olarak neye evet neye HAYIR dediğimizi ne kadar biliyoruz?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bir sistem değişikliği için oylama yapacak.
Bizim oylayacağımız sistemin adı Cumhurbaşkanlığı sistemi.
18 maddeden oluşan bir anayasa değişikliği oylanacak.
Yönetim mevcut beşeri ve fiziki kaynakları en etkin şekilde kullanarak istenilen amaca ulaşma faaliyeti olarak tanımlanır.
Bu durumda mevcut kaynakların etkin kullanılmasını engelleyen şey Başbakanlık makamı olmaktadır.
Ve anayasa değişikliği ile başbakanlık makamı ortadan kaldırılmakta, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanına verilmektedir.
Kağıt üzerinde Yasama-Yürütme ve Yargı bağımsızlığı sağlanmış görünmektedir.
İlgili diğer maddeler yukarıdaki iki unsur çerçevesindeki değişiklikler için hazırlanmıştır.
Kurumsallaşmış bir yapı kişilerden bağımsız olarak faaliyetlerini sürdürebilir.
Bu nedenle sistem tartışmaları kişiler üzerinden yapılırsa hata yapılmış olur.
Bazı değişiklikler bir anda yapılmaz, yapılmamalıdır ve yapıldığında da geri dönüşün hemen gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır.
Bu nedenle köklü değişim kararları uzun uzun değerlendirilmeli, faydası zararı her kesimin anlayacağı şekilde ortaya konmalıdır.
Demokrasinin temeli insan hak ve özgürlükleridir.
Bu hak ve özgürlüklerin kullanılma düzeyi demokrasinin de düzeyini gösterir.
Demokratik hak ve özgürlüklerin kullanım durumunu belirleyen üç unsur yasama-yürütme ve yargıdır.
Yasama- Yürütme ve Yargı üçlüsünün birbirinden farklı işleyişi, yetki ve sorumluluk alanları vardır.
Mevcut sistemde Meclis yasama organı, Hükümet yürütme organı, bağımsız mahkemeler ise yargıyı temsil etmektedir.
Sistem değişikliği ile yürütmenin başı Başbakan ortadan kaldırılıp Cumhurbaşkanı mevcut yetkilerinin yanında başbakanlık yetkisini de kullanmaya başlayacaktır.
Yasama faaliyetini yürütecek meclis büyük ihtimalle Cumhurbaşkanının partisince çoğunluk olarak teşekkül edecektir.
Yasama organı üyeleri Cumhurbaşkanı ve mecliste çoğunluğu buluna siyasi yapı tarafından belirlenecektir.
Bu durum ise Yasama-Yürütme ve Yargının tek elden idaresi anlamına gelecek ve TEK ADAM yönetimi ortaya çıkacaktır.
Sistem parçalardan oluşan bir bütündür. Sistemin sağlıklı bir şekilde yürümesi, güç dengeleri ve kontrol mekanizması oluşturacak şekilde tasarlanması ile mümkündür.
En iyi sistem insan unsurunun müdahalesi ile en az bozulacak sistemdir.
Aksi taktirde uygulaması tamamen insan eline bırakılan her sistem bozulmaya mahkumdur.
Bu nedenle oylamada şahıslar değil Türk milleti ve devletinin varlığı esas alınmalıdır.
Değişiklik teklifini okudum ve hukukçu insanlarla da değerlendirmelerimizi yaptık.
Şunu ifade edeyim ki kurumları yerli yerine oturmuş ve bu sistemi anlayarak özümsemiş bir toplumsal yapı içinde kategorik olarak başkanlık sistemine karşı değilim.
Ne diyelim niyet HAYIR, akıbet HAYIR.
Tanrı yar ve yardımcımız olsun, Türk milletini korusun.