İşsizliğin, çaresizliğin ve ümitsizliğin zirveye çıktığı bir dönemde yerel seçimlere gidiyoruz. Kuşkusuz, seçmen kendi yararına olanı tercih etmek isteyecektir. Küçük ama önemli ihtiyaçlarına yenik düşen bir seçmen, ne kadar doğru tercih yapabilir? Belediye başkanı adayları, güya gerçekçi projelerle halkın karşısına çıkıyorlar. Halbu ki, o projeler halkın umurunda değil. İnsanlarımız öncelikle iş ve aş istiyorlar. Yurttaşlarımızı seçim dönemlerinde hatırlayan politikacılarımız, o kadar güzel ve hayali vaatlerde bulunuyorlar ki? Gerçekleşmesi mümkün değil. Neredeyse gökteki yıldızları dahi seçmenlerin yaşadıkları sokaklara indirecekler(!) Şehirlerin imarı belediyelerce yapılır. Çıkmaz sokaklar, belediyelerce açılır, şehrin alt yapısı da.Yaşadığınız şehirdeki mevcut belediye başkanları beş yıl önce sizlere neler vaat etmişlerdi,neleri yaptılar? Belediyeler bir takım işleri ve alımları yasa gereği ihale yoluyla alırlar. Bütün belediyeler, ihale işlerinde evraklarını eksiksiz düzenlerler. Belediye başkanları ihaleleri ne yapıp yapıyor, kendi yakınlarına ve yandaşlarına veriyorlar.Halkın bu işlerden uzak olup anlamadığını düşünen belediye başkanları yeniden aday olduklarında (olabilirlerse)bunun cevabını sandıkta demokratik olarak alırlar. Genellikle küçük şehirlerde, beldelerde belediye başkanları, belediyeleri kanun, kural tanımadan derebeyi gibi yönetmek istiyorlar.?Ben ne dersem o olur? anlayışıyla belediye başkanlığı yapılmaz. Bu ülkenin kanunları vardır.Çalıştırdıkları işçilerin haklarını dahi vermek zorlarına gidiyor.Kasaba belediyelerinin işçilerine borçlu olanı hemen hemen yok gibi. Çevrenizde bulunan belediyelere bir bakınız? Belediye başkanları, kendi yakınlarını öncelikle belediyede veya belediye başkanlığının nüfuzu ile başka yerlerde istihdamını sağlamışlardır. Belediye başkanlarının kaç tane yakını belediyede çalışıyor ? Bir siyasetçi tarafından seçimle gelinen bir makam, para kazanılacak bir ticaret hane olarak düşünülmemelidir. Kendi yandaş ve partililerine çıkar sağlayacak bir kurum olarak hiç düşünülmemelidir. Seçmen, beş yılda bir eline geçirdiği bu gücü cesurca kullanmasını bilmelidir. Yapıcı değil yıkıcı, verici değil alıcı, halkını değil kendini düşünen siyasetçilere fırsat verilmemelidir.
