Türkiye’nin nüfus yoğunluğu bakımından 36. büyük vilayeti olan Osmaniye, konum itibarıyla oldukça önemli bir noktada yer alıyor. Dört büyük şehrin arasında sıkışmasına rağmen hem büyükşehir olabilmek hem de varlığını hissettirmek için ciddi bir çaba içerisinde. Ancak tüm bu gayretlerin yanında, Osmaniye’nin en büyük eksiklerinden biri maalesef ki şehrin girişleri.
Bir şehrin girişi, o kentin aynasıdır. Gelen misafirin ilk izlenimi, o şehrin kimliği açısından son derece önemlidir. Ne yazık ki Osmaniye’nin doğudan ve batıdan girişleri bu güzel kente yakışmıyor. Doğudan girişte kömürcüler ve oduncular sitesi, batıdan girişte ise sanayi siteleri kentin görselliğini olumsuz yönde etkiliyor. Osmaniye’ye dışarıdan gelen vatandaşlarımızın, “Burası mı Osmaniye?” şeklindeki şaşkın yorumları da bunun en açık göstergesi.
Oysa Osmaniye, tarihiyle, doğasıyla ve insanıyla çok daha güzel bir tabloyu hak ediyor. Bu nedenle şehrin girişlerine mutlaka bir düzenleme yapılmalı. Estetik dokunuşlarla, peyzaj çalışmalarıyla ve modern bir şehir vizyonuna uygun düzenlemelerle Osmaniye, gelen misafirlerine ilk adımda bile “Ben güzelim” diyebilmeli.
Buradan çağrım, sadece belediyeye ya da kurumlara değil. Herkesin bu konuda üzerine düşeni yapması gerekiyor. Çünkü Osmaniye hepimizin. Bu görüntüler Osmaniye’ye asla yakışmıyor. Artık söz değil, icraat zamanı.
