Sağa sola uzayan kimi uzun kimi kısa, kimisi dar kimisi geniş sokaklar.
Gençliğimizde bir çoğumuzun el ele mutlulukla ya da tek başına hüzünle adımladığı sokaklar.
Edebi bir giriş oldu ama ben sokakların teröre teslim edilmesinden bahsedeceğim.
Hemen hergün televizyonlarda ülkemizin bir çok yerinde sokaklarda gerçekleşen terör olaylarının haberlerini dinliyor, izliyoruz.
Sonra da soruyoruz
"Ne olacak bu memleketin hali?"
Haberleri izlerken Muş`un Varto ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini gördüm.
Muş valisi açıklama yapmış;
"Terör örgütü PKK mensuplarının ilçede bulunduğunu, kent güvenliğinin sağlanması açısından ikinci bir emre kadar, 08.30 itibarıyla Varto?da sokağa çıkma yasağı ilan edildiği"
Bu sadece bir örnek, büyükşehirlerde kalleşlerin silahı keleşlerle dolaşanlar, yol kesip kimlik kontrolü yapmalar, medyaya yansıtılmayan onlarca olay, daha neler neler....
Özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu`nun pek çok yerinde sokaklar kazılarak hendekler açılmış.
Bunun anlamı şudur;
Burası benin kontrolümde, sıkıyorsa gelin, ben çatışmaya hazırım.
Son bir yıl içersinde buna benzer sokak çatışmaları bir çok yerde gerçekleşti ve bir çok insan bu çatışmalarda hayatını kaybetti.
Bu çatışmalar bölgedeki farklı gruplar arasında gibi görünüyor olsa da aslında Türkiye Cumhuriyetine karşı yapılması planlan büyük kalkışmanın, isyanın bir ön hazırlığı olduğu daha net anlaşılıyor.
Bundan sonra ne olabilir?
Görünün o ki, istenen devlet güçlerinin silah gücünü kullanarak buralara müdahale etmesi.
Fakat unutmamak gerekir ki çözüm süreci adı altında yürütülen süreçte, bölücü güçlerin hem sayı olarak hem de mühimmat olarak güçlendikleri, şehirlerde yığınaklar yaptıkları bir gerçek.
Bu nedenle son dönemde asker ve polisimize yapılan saldırıların nihai hedefi müdahaleye zorlamak.
Askeri bir müdahalenin bir kaç günde bitmeyeceği aşikar.
Bu durumda planın ikinci ayağı devreye sokularak uluslararası müdahale zemini oluşturulmaya çalışılacaktır.
Bunun için elbette şartlar vardır ve bazıları şunlardır (http://usam.aydin.edu.tr).
-Bağımsız ulus-devletin iç güvenliği ile ilgili kuvvet kullanma hakkı vardır ama halkına karşı savaşıyor durumuna düşerse egemenliğini tehlikeye atar.
- Kullanılan vasıtalar orantılı olmalı, aşırıya kaçılmamalıdır.
- Askeri kuvvet son seçenek olarak kullanılmalıdır.
Görüldüğü üzere uluslararası plan (BOP vb.) yerel taşeronlarca yavaş yavaş uygulanmaktadır.
Sokaklarımız karanlığa gömülmeden aklımızı başımıza alalım.
Malum Türk Milleti dostundan çok düşmanı olma konusunda hep önde olmuştur.
Ne diyelim, Tanrı yar ve yardımcımız olsun.




